Buğra Gökce:Devlet yirmi küsur yıldır İzmir’e şaşı bakıyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Buğra Gökce, Armağan Çağlayan'ın 196sekiz adlı...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Buğra Gökce, Armağan Çağlayan'ın 196sekiz adlı Youtube kanalında ilgiyle izlenen 'Gör Beni' programına konuk oldu. Gökce, Çağlayan'ın soruları ekseninde özel hayatı ve siyasete dair önemli açıklamalarda bulundu.
Hayat beni siyasetin içine itti' diyen Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Hep siyasetin kıyısında bir iş yaptım, 27 senedir belediyecilik yapıyorum. 15 yıldır da aktif yöneticilik yapıyorum. Bir belediyede ne görev varsa yaptım. Kamu görevlisi olarak başladığınız iş biraz yöneticilik kıvamına gelince siyasete yakın ve onunla iç içe hale geliyor. Böyle olunca da daha fazla ilgi duymaya, daha fazla içinde olmaya ve bazen daha fazla değiştirmeye ihtiyaç duyuyorsunuz. Yaptığınız iş sizi biraz içine çekiyor.'
Çağlayan'ın 'Siyaseti seviyor musunuz?' sorusuna Gökce, 'Bunu bir ihtiyaç olarak düşünüyorum. Siyaset hayatı değiştirmenin bir aracı ama bizim ülkemizde ne yazık ki kötü kodlanmış bir vaziyette. İyiyi içine çekmiyor çok fazla. Değişim hamlesi beni bu anlamda biraz içine çekti. Çünkü bir şey değişmediği sürece oyunu değiştiremiyoruz, hep biz kaybediyoruz. 20 küsür yıldır kaybettiğimiz gibi. Oyunu değiştirecek aktörlerin sahaya inmekten başka çaresi olmadığını düşündüm. Karınca kararınca bir faydam olabileceğini ve en azından bunu denemem gerekir diye düşündüm.15 yıl İzmir'e hizmet ettim. İstanbul'a 2022 yılında genel sekreter yardımcısı olarak geldim. 18 ay civarında vazife yaptım. 1 Aralık 2023 tarihinde istifa ederek tekrar İzmir'e birinci dereceden hizmet edebilmek için bir maceraya atıldım. Üç büyük şehrin dört büyük belediyesinde vazife yaptım ama en çok İzmir'e…' yanıtını verdi.
HER YAPININ KARNESİ OLACAK
Kentleri depreme hazırlama konusunda önemli mesajlar veren Gökce, 'Yapılarımızın tümünün bir karnesi, kapısında, girişinde olmalı. İzmir'de bunu yapacağız. Alıcısı da satıcısı da o kare kodu okuttuğunda binanın ne zaman yapıldığını, nasıl yapıldığını, yapım süresini, müteahhidini, eğer bir test yapıldıysa bunu görmeli. Bu şeffaflık birçok şeyi değiştirebilir. İzmir'de de bunu hedefliyoruz. Ülkemizin deprem ülkesi olduğunu düşünürsek can güvenliğinden daha önemli bir sorun yok' ifadelerini kullandı.
Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, 'Artık tamamıyla İzmir'e geri mi döndünüz?' sorusunu ise, 'Evet. Zaten İstanbul'a ithal gelmiştim, İzmir'e tekrar yerleştim. Ailem de orada zaten. Babam İzmir'e vefat etti. Babam hastayken sürekli İzmir'e gidip geliyordum. 18 ayda sanırım 40 kere İzmir'e gidip gelmişim' şeklinde cevapladı. Gökce, Çağlayan'ın özel hayatına ilişkin sorularına da, 'Evli değilim. Hiç evlenmedim. Ben işiyle evli birisiyim. Bu artık yaşam biçimi haline dönüştü. Bu işlerin hakkı da böyle veriliyor. Rahmetli babam hep, 'Oğlum ne iş yaparsan en iyisini yapmalısın' derdi. Yaptığım işin en iyisini yapmaya yönelik bir çabam var. Çalışma arkadaşlarım bilir. Akşam bir yerden dönerken fotoğraf çekerim, şuranın taşı kırılmış, burada çukur var, burası zarar görmüş diye. Arkadaşlar sanıyor ki ben gece işleri denetlemeye çıktım. Halbuki yemek yemiş ve eve dönüyorum. Mesleki dezenformasyon bende biraz fazla var. Ben iş yapamayınca hasta oluyorum. Üç gün evde kalırsam kolum bacağım ağrır. Çalışırken hiçbir şey yok. Boş zamanlarımda kitap okurum, okumayı çok severim. Kendinizi hayatta ileri taşıdığınız işlerden biri bu. Siyasi tarih, dünya tarihi okumayı çok seviyorum. Tarihin tekerrür ettiği lafı çok yanlış değil. Onları okumak çok açıcı oluyor. Müzik dinlemeyi de çok severim. Yürüyüş yapmayı çok seviyorum. O yürüyüş hem gün muhasebesi yaptırıyor size hem de çok rahatlatan bir şey' dedi.
Merkezi idarenin İzmir'e yıllardır şaşı baktığını ve yeterince yatırım yapmadığını ifade eden Gökce, 'Ankara devletin merkezi, İstanbul sermayenin ve uluslararası ticaretin merkezi. İzmir bunlar arasında bir parça gölgede kalmanın dezavantajlarını yaşıyor. Bunu ticareten de yaşıyor sermaye birikimi olarak da. Kültürel alanda da, sporda da. Halbuki bunların hepsine dair müthiş bir iklim var İzmir'de. İnsan malzemesi var. Bunu daha ileri taşımak anlamında İzmir'in tüm dinamiklerine görev düşüyor. Ama bir miktar da devlete düşüyor. Devlet de yirmi küsür yıldır İzmir'e şaşı bakıyor' eleştirisinde bulundu.
Gökce, 'Türkiye'de belediyecilik anlamında kıskandığınız belediyeci oldu mu?' sorusunu ise şöyle cevapladı: '1970'li yılların toplumcu belediyeciliği kıskanılacak bir belediyecilik. Vedat Dalokay, Ahmet İsvan, İhsan Alyanak, Terzi Fikri… Örneğin Halk Ekmek'i Ahmet İsvan kurmuş. Bu dönemin kendine özgü, toplumcu ve halktan yana hassasiyetleri var. Ben 1974 doğumlu olduğum için o dönemi bilmiyorum. Sadece okuyarak ne olduğunu anlayamaya çalışıyorum.'
ADAYLIK BENİM KARARIM
Aday adaylığı sürecine nasıl karar verdiğini anlatan Gökce, 'Yakın çevremden ve İzmir'den bu sesi duydum. Bu sesi 2019'da da duymuştum. Bu sefer çok daha yüksek duydum ama o seslerle bu kararı vermem. O sesler beni pozitif etkiledi ve o karara yöneltti ama bu benim kararım. Şu anda kendimi daha hazır hissediyorum ve zamanı geldiğini düşünüyorum. Şimdi değilse ne zaman? Gelecekten ülkeyi değiştirmeyi bekliyorum. Bu ülke çok daha iyi yönetilebilir ve yönetilmeli. Liyakatli kadroların, alanında uzman isimlerin ülkemize daha iyi hizmet etme şansı olabilir. Bunun için zaten bu kadar riski, sorunu satın alıyorsunuz. İnanın beklediğim şey ülkeyi değiştirebilecek ışığı yakmak. Şu an her konuda terazinin dengesi bozulmuş vaziyette. Yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanmamalı. Her şey bir insanın iki dudağı arasında olmamalı. Bu noktada bir misyon üstlenebilir miyim diye heyecan duyuyorum. Büyükşehir belediyeleri çok önemli ve kuvvetli. Doğru bir belediye başkanlığı o kenti ileri taşımak dışında başka anlamlar da taşıyor. Büyükşehir belediye başkanları, ülkesi için de farklı açılımlar getirebilir' diye konuştu.
Belediyecilik vizyonundan da bahseden Büyükşehir Aday Adayı Buğra Gökce, '3B diye tarif ettiğim bir belediyecilik vizyonum var. Bağışıklığı yüksek bir İzmir yaratmak zorundayız. Bu bağışıklığın içerisine iklim krizine hazırlığı da, depreme kentsel dönüşüme hazırlığı da, ekonomik krizlere ya da pandemiye hazırlığı da koymalıyız. Çünkü bunları geçtiğimiz yıllarda hiç olmadığı kadar ağır biçimde yaşadık. Belli ki önümüzdeki yıllarda bunları yeniden yaşayacağız. Kurumun, kentin belediyesinin bu hale hazırlıklı olması önemli. Bu kriz sosyal krizleri de beraberinde getiriyor. Son 1,5-2 yıldır ağır bir barınma krizi yaşıyoruz ve ben bunu çok dile getiriyorum. Belediye sosyal konut, kiralık sosyal konut ve halk tipi konut üretimine aracılık etmeli. İkinci başlığımız barışık. Doğasıyla, çevreyle, komşusuyla, bulunduğu coğrafyayla, İzmir'in sorunlarını çözmek için muhtarıyla, örgütüyle, siyasi partilerle, Ankara ile barışık. Çünkü İzmir bu negatif ayrımcılığın çilesini çok çekti. O barışıklığı da kurmak anlamında bir şeye ihtiyaç var. Üçüncü başlığımız da bakımlı. Kurumlarımızın çöpünden çukuruna kadar her şeye hızlı yetişmesini istiyoruz. Bu iletişim çağında bunu yapabiliriz. Bunlara dair adaylık kısmet olursa detaylı projeler anlatacağım. Bu 3B'yi de 4'ncü B olarak Buğra yapar diyorum' açıklamasını yaptı.
HABER MERKEZİ