Deprem müzeleri toplumsal hafıza oluşturur
Japonya'da örneklerine rastlanan deprem müzelerinin oluşturulmasını öneren Dr. Rüştü Uçan, enkazlardan çıkarılan eşyaların sergileneceği müzelerin depremlerin unutulmaması için simge haline getirilebileceğini söyledi.
Türkiye'yi yasa boğan, 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerden ders çıkarılması gerektiğini belirten Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümü ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) akademisyenleri, toplumsal hafızanın önemine işaret ediyor. Geçtiğimiz haftalarda deprem bölgesine giderek incelemelerde bulunan akademisyenler, depremde yerle bir olan şehirlerde Japonya'da örneklerine rastlanan deprem müzelerinin oluşturulmasını önerdi. İSG Uzmanı Dr. Rüştü Uçan, enkazlardan çıkarılan eşyaların sergileneceği müzelerin depremlerin unutulmaması için simge haline getirilebileceğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, Japonya'da bulunan deprem müzelerinin ülkemizde de hayata geçirilerek özellikle deprem konusunda bilinçlenmenin sağlanması ve toplumsal hafızanın oluşması bakımından katkıda bulunabileceğini söyledi.
Felaketin izleri
Japonya'nın Kobe kentinde bulunan Kobe Depremi Anıt Müzesi'nin 2002'de açıldığını ve 1995 Kobe Depremini anlattığını kaydeden Dr. Rüştü Uçan, 'Kobe Depremi Anıt Müzesi, 15 Ocak 1995'te saat 05.46'da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki Büyük Hanshin Awaji Depremi'nde meydana gelen olaylara ve hayatını kaybedenlere adanmıştır. Awaji Adası'nın hemen kuzeyindeki merkez üssüne en yakın şehir olan Kobe'de olmak üzere 6 binden fazla insan felakette hayatını kaybetti. Büyük Hanshin Awaji Depremi, 1923'teki Büyük Kanto Depreminden sonra Japonya'nın başına gelen en kötü deprem afetiydi. 400 binden fazla bina hasar gördü ve bir dizi demiryolu köprüsü ve yükseltilmiş otoyol çöktü'diye konuştu.
Şimdi toplanmalı
Bu müzenin benzerinin Kahramanmaraş depremlerinden zarar gören 11 ilde de yapılması gerektiğini ifade eden Dr. Rüştü Uçan, 'Kobe depreminde olduğu gibi bizde de deprem müzeleri bu şehirlerde kurulmalı. Bu özellikle deprem konusunda bilinçlendirme ve farkındalık oluşturulması ve toplumsal hafızanın canlı tutulması için gereklidir. Şu anda enkazdan çıkarılacak fotoğraflar, bebek ve çocuk eşyaları, ev eşyaları gibi birçok obje toplanarak müze için sonradan değerlendirilmeli. Şu anda toplanmazsa bu materyaller kayıp olacak. Bu konunun uzmanları çok acil sahadan numuneleri toplamalıdırlar. Geçen hafta yaptığımız TÜBİTAK 1002-c kapsamında yaptığımız çalışma esnasında bu vasıflarda birçok albümü yerlerde gördüm. Bu günlerde bunlar toplanmazsa ileride bunlara ulaşmak mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde köylerden de böyle yıkılmış bir yapı ve hatıraları kapsayan bir hatırlatma yapısı örnek olarak bırakılabilir' dedi.
Yarım kalan hayatlar
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Nükleer Teknoloji ve Radyasyon Güvenliği programından Öğretim Görevlisi Dilek Aker ise gözlemlerini aktardı. Enkazların altında sadece eşyaların değil, yarım kalmış hayatlardan izlerin de bulunduğunu ifade eden Aker, 'Hatay merkezde neredeyse hiç sağlam ev kalmamıştı. Hepsi ya yan taraflardan büyük kırıklarla patlamış ya da tamamen çökmüştü. Televizyonlarda da gördüğümüz yıkık ve viran bir şehir vardı. Şehir terk edilmiş, her yerde enkazlar var ve şehrin tepesinde toz bulutları hkimdi. Cansız bedenleri veya ziynet eşyaları çıkarmak için çalışan makineler vardı her yerde. Ama bazen o enkazların içinden birşeyler çıkıyordu, uçuşuyordu düşüyordu önümüze. Fotoğraf albümleri, diplomalar, günü gelmemiş düğün davetiyeleri, tıp öğrencisinin kitap sayfaları, üniversiteyi kazanan gencin kazandı belgesi, bebek biberonu, oyuncak ayılar… İşte o zaman tekrar bakıyorduk o enkaz yığınlarına, sadece beton yığını, demirler, eşyalar, koltuklar değildi, yarım kalmış anıların enkazı da vardı' dedi.
Depremin yıkımı ve sesleri
Kobe Depremi Anıt Müzesi'nde ziyaretçilere depremin yarattığı yıkımın seslerini ve görüntülerini canlandıran 1:17 Tiyatro'da 7 dakikalık bir video gösterildiğini kaydeden Dr. Rüştü Uçan, 'Videodan sonra ziyaretçiler, rekonstrüksiyonların binalara ve fiziksel yapılara verilen hasarı daha da gösterdiği bir koridordan geçerler. 15 dakikalık bir başka video 'Bu Şehirle Yaşamak', depremden sonra yaşananların öyküsünü ve Kobe halkına barınak, elektrik, su ve yiyecek tedariki sağlamak için yapılan yardım çalışmalarını anlatır' dedi.
HABER MERKEZİ