Diyanet İşleri yine Atatürk'ü anmadı

Diyanet İşleri Başkanlığı, bugünkü hutbesinde “Gençlerimiz, Milli Ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir.” başlığı altında gençlik konusunu ele...

TAKİP ET

Diyanet İşleri Başkanlığı, bugünkü hutbesinde 'Gençlerimiz, Milli Ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir.' başlığı altında gençlik konusunu ele aldı. Ancak, hutbede 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın görmezden gelinerek Atatürk'ün anılmaması dikkat çekti.

Bu durum, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucusu olduğu bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 19 Mayıs günü hutbesinde her yıl olduğu gibi bu yıl da Atatürk'ten bahsetmemesine yönelik sosyal medya yorumlarına neden oldu.

İlginizi ÇekebilirDiyanet'ten Cuma Hutbesi'nde dizilere eleştiri1 sene önce

Cumhuriyet Gazetesi'ne demeç veren Emekli müftü Gani Aşık, Diyanet'in ulusal bayram ve Atatürk'e yer verilmemesine tepki göstererek, bunun laik devletin şeri devlete dönüştürülmesi hedefinin bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Aşık, Diyanet'in Atatürk'ü yok saymasının ve gençliği sadece imanlı gençlik olarak değerlendirmesinin eleştirilecek bir tutum olduğunu belirtti. Ahlakın imandan bağımsız olduğunu vurgulayan Aşık, gençliğin ahlaklı olmasının imanlı olmasından daha az önemli olmadığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'yi olumsuz etkileyen kişilerin bile imanlı olduklarını savunduğunu belirterek, Diyanet'in kronikleşen Atatürk düşmanlığı konusunda da Atatürk'e düşman olanın Türk milletinin ve Türk yurdunun dostu olamayacağı gerçeğini dile getirdi.

Hutbenin tamamı şöyle:

Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin bizlere verdiği en büyük nimetlerden birisi gençliktir. Gençlik, fiziksel, ruhsal ve duygusal değişim yaşadığımız, karakter ve kişiliğimizin geliştiği bir çağdır. İnsan, geleceğini büyük oranda gençlik döneminde şekillendirir. Edep ve ahlak, sevgi ve saygı, sabır ve yardımlaşma gibi erdemler bu dönemde belirginleşir.

Saygıdeğer Genç Kardeşim!

Sen, İslam'ın kıymetli bir neferisin. Devletimizin ve milletimizin umudusun. Milli ve manevi değerlerimizin emanetçisi sensin. Tarihin akışını değiştiren ecdadımızın emaneti senin omuzlarındadır. Kur'an ve sünnetin rehberliğinde istikametin bellidir senin. Sen, hakikat arayışı ve tevhit mücadelesinde Hz. İbrhim gibi olmaya namzetsin. Nefsani istek ve arzular karşısında 'Ben Allah'a sığınırım'[1] diyen Hz. Yûsuf gibi olmak yakışır sana. İffet ve onur abidesi Hz. Meryem gibi olma azmi sendedir. 'Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.'[2] ayetinde övülen Ashb-ı Kehf gibi sarsılmayan bir duruş vardır senin özünde. Gençliğin yegne rehberi, güzel ahlakın timsali, lemlere rahmet Peygamberimiz (s.a.s)'in izindesin sen. Sana, O'nun kutlu mektebinde yetişen gençler gibi ilim ve irfanın, hikmet ve adaletin peşinde olmak yaraşır.

Kıymetli Anne Babalar!

Gençlerimiz bizlerden fikirlerini içtenlikle dinlememizi istiyor. Kendilerine güvenmemizi, saygı duymamızı ve hedeflerine ulaşma noktasında desteğimizi bekliyor. Öyleyse gençlerimize zaman ayıralım. Onları samimiyetle dinleyelim. Sevgi ve muhabbetimizi onlardan esirgemeyelim. Onlar için güvenli bir sığınak olalım. Hz. Ali Efendimizin de ifade ettiği gibi, onları içinde bulunacakları çağın şartlarına göre yetiştirelim. Onların heyecan ve enerjilerini İslam'ın şefkat ve rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturalım.

Değerli Anne Babalar!

Rabbimizin kabul ettiği dualardan birisi de anne babanın çocukları için yaptığı duadır. Hz. İbrhim, رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ 'Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle.'[3] yakarışıyla Rabbinden tertemiz bir nesil istemiştir. Bizler de Hz. İbrhim gibi gençlerimizin alnı secdeli, dili dualı, güzel ahlaklı olmaları için Cenb-ı Hakk'a niyazda bulunalım.

Aziz Müminler!

Gençlerimizin dünyayı anlama, insanın varoluş gayesini idrak etme, millet olarak bizi bir arada tutan değerlerimizi benimseme noktasında rehberliğimize ihtiyacı vardır. Geleceğimizin teminatı, yarınlara dair umudumuz olan gençlerimize dinimizi, tarihimizi, medeniyetimizi, hsılı bizi biz yapan değerlerimizi öğretmek ortak sorumluluğumuzdur. Allah'a imanı, aileye sadakati, milletimize hizmeti, insanlığa faydalı olmayı kendine düstur edinen bir gençlik yetiştirmek ortak vazifemizdir. Unutmayalım ki, yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası, ilmin değerini bilen, okuyan, araştıran, tefekkür eden gençlerimiz eliyle olacaktır. Hak ve adaletten ayrılmayan, zulme rıza göstermeyen, mazlum ve mağdurun hakkını koruyan gençlerimiz dünyayı barış yurdu kılacaktır.

Bu vesileyle, geçmişten günümüze milli ve manevi değerlerimizi gençliğimize aktarmada önderlik yapmış şanlı ecdadımızı, dinimiz, devletimiz, milletimiz ve mukaddesatımız uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükran, rahmet ve minnetle yd ediyorum.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in şu müjdesiyle bitiriyorum: 'Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Yüce Allah'ın arşın gölgesinde gölgelendireceği yedi sınıf insandan birisi de neşeyi ve huzuru Rabbine itaat ve ibadette bulan gençtir.'

Bakmadan Geçme