Doktorlar ölümle burun buruna
İstanbul'da özel bir hastanede görevli Dr. Fikret Hacıosman'ın 2 Ekim 2018 günü silahlı saldırı sonucu yaşamını...
İstanbul'da özel bir hastanede görevli Dr. Fikret Hacıosman'ın 2 Ekim 2018 günü silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesinin beşinci yılında Türkiye'nin dört bir yanından sağlık emekçileri basın açıklamaları düzenledi. Öte yandan Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Merkez Konseyi Üyelerinin katıldığı açıklamada sağlıkta şiddet ve ekonomik buhran da yer aldı.
'Sağlıkta şiddet son bulana dek…'
Yapılan açıklamada sağlıkta şiddet ön plandaydı. Ekim 2018'de hayatını kaybeden Dr. Hacıosman'ın yaşadığı saldırı için '2003'ten beri ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile had safhaya ulaşan piyasacı; halk sağlığını ve hekimleri/sağlık emekçilerini yok sayan, değersizleştiren sağlık politikalarının şiddeti daha çok artıracağını söyledik ve sağlıkta şiddet nedeniyle 1988'de kaybettiğimiz Dr. Edip Uğurcan Kürklü dışındaki tüm meslektaşlarımızı ne yazık ki yaratılan tüketici sağlık politikalarının hızla bizleri de tükettiği son 20 sene içerisinde kaybettik' diyen TTB ve tabip odaları ile sağlık emekçileri sendikası üyeleri, son 20 yıllık süreci gözler önüne serdi.
'Çıkarılan yasa yetersiz'
Sağlıkta şiddetin önü alınmasında çıkarılan yasaların yetersiz olduğunun da altını çizen TTB ve tabip odaları, 'Dr. Fikret Hacıosman'ın ölümünün ardından da sağlıkta şiddete karşı etkili önlemler için yüzlerce defa çağrı yaptık. Ancak çağrılarımıza kulak verilmemesi sonucunda her gün ama her gün Türkiye'nin farklı şehirlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda adım atmak zorunda kalan Sağlık Bakanlığı'na; önerilerimizin yalnızca bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız yasayla da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen düşmanlaştırıcı politikalarla sağlık sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik. Geçtiğimiz sene, Dr. Ekrem Karakaya'nın ölümünden birkaç ay önce önerdiğimiz, sağlık kurumlarına silahla girilmemesini de içeren yasal düzenlemeler de görmezden gelindi. Sonuçlarını maalesef acıyla yaşadık, yaşıyoruz' dedi.
'Şiddet dili de sağlıkta şiddeti körükledi'
Muayenelerin 3-5 dakikaya sığdırılması ve ekonomik kaygıların da artmasının önünde toplumun sağlığının bozulduğuna işaret eden sağlık emekçileri, 'Bir kez daha vurgulamak isteriz ki; 3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalıklar, bulunamayan ilaçlar, yapılamayan ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmişliği ve son zamanlarda iyice derinleşen ekonomik zorluklar, toplumun sağlığını bozdu. Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sağlığın fiziksel, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de zarar görerek sağlık alanlarında şiddete de zemin oluşturdu. Aynı zamanda ülkeyi yönetenlere kadar uzanan nefret ve şiddet dili de sağlıkta şiddeti körükledi' dedi.
'Sadece tweet mi atacaksınız'
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya da seslerini duyurmaya çalışan sağlık çalışanları, 'Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Hekimlerin, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar için tek yapabileceğiniz bu mu? Her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Neredeyse hepimiz, çalışma yükümüzün yanında bu sağlık sisteminde ruhsal anlamda zorluklarla da karşılaşıyoruz. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sağlık emekçisi her gün şiddet görüyor. Tüm hekimler/sağlık emekçileri geçim derdi ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin yüzde 84'ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız' dedi.
'Sesimizin duyulması engellenmek isteniyor'
TTB ve tabip odaları, yaşanan sağlıkta şiddete karşın örgütlü mücadelenin önünün kesildiğine ve seslerinin kısıldığına işaret ederek ' Birileri bizim sesimizi duymadığı gibi, duyulmasını engellemek için elinden geleni yapıyor ama dün olduğu gibi yarın da daha da güçlü bir şekilde 'Emek Bizim, Söz Bizim' demeye devam edeceğiz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Şimdi, bir kişi daha eksilmeye sabrımız yok. Bir gün daha kaygıyla çalışmak istemiyoruz. Bir kere daha yaşatmak isterken ölmek istemiyoruz. Bu nedenle başlattığımız eylem sürecinde topluma çağrımızdır: Sağlıkta yaşadığınız sorunların sorumlusu ne hekimler ne de sağlık çalışanlarıdır. Randevu bulamamanızın, 5 dakikada muayeneye mecbur bırakılmanızın, eczanelerde kalem kalem ödeme yapmanızın, hastanelere ulaşamamanızın ve diğer bütün sorunlarınızın sorumlusu bu sağlık sistemidir. Gelin bu sistemi hep birlikte değiştirelim' dedi.
HABER MERKEZİ