EBSO, sığınmacılar için çare istedi

Ege Bölgesi Sanayi Odası Haziran ayı Meclis Toplantısı'nda Meclis Başkanı da Yönetim Kurulu Başkanı da sığınmacı sorununa dikkat çekti. Özellikle yerleştikleri bölgelerde yarattıkları sorunlar hatırlatılarak, hükümetten çözüm istediler.

Ege Bölgesi Sanayi Odası Mecçlis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, Atatürk'ün sığınmacı politikasını hatırlatarak, 'Bayramdan önce Gaziantep'te sığınmacıların şehirde hayatı nasıl yaşanamaz hale getirdiğini görünce Atatürk'ün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladık. 41 STK yaptıkları ortak açıklamada bıçağın kemiğe dayandığını söylediler. Bunca sıkıntıya rağmen sığınmacılar gelmeye devamediyor. Biz de susmaya devam ediyoruz' dedi.

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Avrupa Parlamentosu'nun yeni yapılan seçimleri üzerinden sığınmacı konusuna değindi. Yorgancılar, 'Yine bu kürsüden defaatle söylemeye çalıştığım bir konunun gerçekleşmesine tanık olduk. Avrupa Parlamento seçimleri tamamlandı. 5 yılda bir yapılan ve ortalama %51 katılım ile AB ülkelerinde gerçekleştirilen seçim sonuçlarında sağ eğilim güçlenirken, yeşillerin %25, liberallerin %23 oranında keskin bir oranda zayıfladığını görmekteyiz. Sonuçlara sebebiyet veren en önemli hususun yaşanan göç dalgası olduğunu biliyoruz. Öne çıkan partilerin söylemlerinin başında sığınmacıları ülkelerine geri göndermek geliyor. Sağın yükselmesi ile oldukça maliyetli görülen ve toparlanamayan ekonomilerde yeşil dönüşümde beklenen hızda bir ilerleme kaydedilemeyeceği gibi desteklerde de yavaşlama söz konusu olabilir. Ülkelerin genel seçimlerinde de benzer eğilimin çıkması halinde, ticaretten göç politikasına kadar bizleri de olumsuz etkileyecek keskin durumlar oluşabilir' diye konuştu.

Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü; 'Ülkemizdekinin onda biri sığınmacı olduğu halde panikleyen Avrupa'nın bu tedirginliği göz ardı edilmemelidir. İnsani yardım bir yana, sadece Suriyeli olup geçici koruma kapsamında kayıtlı 3 milyon 113 bin sığınmacı var. Buna kayıtlı olmayan ve diğer ülke vatandaşlarını eklediğimizde muhtelif rakamlara ulaşılmaktadır. Bu noktada; ülkemizde, gençlerimizin, vatandaşlarımızın hak gaspına uğratılmaması en büyük talebimiz. Bu konunun telafisinin asla maddi karşılığı olmayacağı unutulmamalıdır. Öyle olsa, Avrupa bu denli korkmazdı. Önümüzde bir Pakistan gerçeği var ki, yakın geleceğimize ışık tutmalıdır. O nedenle, ülkemizin ekonomik, sosyal, toplumsal geleceği açısından 'Geri Kabul Anlaşması'nın iptali konusu yeniden değerlendirilmelidir. Basına yansıyan ucuz işgücü avantajından daha önemlisi ve bizim de önceliğimiz; ülkemizdir, ülkemizin yarınları gençlerimizdir, halkımızın kendi topraklarında güvenle yaşamasıdır.'

HÜSNİYE SEVAL ACUN