Egeli sanayiciler hükümete dosya verdi

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Temmuz ayı meclis toplantısında konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan...

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Temmuz ayı meclis toplantısında konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Ürün, sığınmacı politikası, gıda krizi ve su sorunu konularına dikkat çekti. Ürün EBSO olarak acil çözüm bekledikleri konuları bir dosya halinde hükümete sunduklarını açıkladı.

Konuşmasına sığınmacı, göçmen konusuyla başlayan Ürün, 'Statüleri resmen tanınmamış sığınmacı sayısı resmi verilerle 3 milyon 251 bin kişi. Resmi olmayan verilere ilişkin ise birçok rakam telaffuz ediliyor. Dünyada en fazla sığınmacıya kucak açan ülkeyiz. Bu insani yardım meselesini çoktan aştı. Türkiye ile AB arasında 'Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni' ve 'Geri Kabul Anlaşması' eş zamanlı olarak 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara'da imzalanmıştı. Bugün geldiğimiz noktada bırakın vizesiz geçişi, vize dahi alamıyoruz. Dünyanın en fazla sığınmacı barındıran 2. ülkesiyiz. Kaçak yollarla ülkeye girmek isteyen ve yakalanan düzensiz göçmenlerin uyrukları topraklarımız için ayrı, içinde yaşayan bizler için ayrı risk teşkil ediyor. 11 yılda öne çıkan uyrukların Afgan, Suriyeli, Iraklı ve Filistinli olması da bu riski teyit ediyor.  Bunlar yakalananlar. Hayatını ülkemizde idame ettiren bu ülke vatandaşları, toplumda ciddi rahatsızlığa sebep oluyor. Son olarak, basına yansıyan Kayseri örneği gibi yansımayan pek çok adli vaka gelecek adına önemli işaretler veriyor' dedi.

Ürün, 'Son 10 yılda çok ciddi artışlar verilere de yansıyor.  Sığınmacı olan geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin yıllar itibari ile sayısı 3 milyonu aşmış durumda. Bu rakamlar resmi olanları kapsıyor. Bu insanlar için çok ciddi bir kaynak ayrılmıştır. Evet AB'den destek alındı. Ancak, öyle bir noktaya gelindi ki, sağlıktan eğitime, mali desteklere kadar tanınan haklarla Türk vatandaşları arasında haksız rekabet yaratıldı.  Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin illere göre dağılımında, İstanbul, Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay öne çıkıyor. İzmir'de sayı 120 bin civarı. Bu yük artık, taşınamaz boyutta. Uzmanlar sığınmacıların geri gönderilmesinin mümkün olduğunu söylüyor.  Uğur Dündar'ın köşe yazısında Prof. Dr. Bahadır Erdem Hoca'nın önerilerinden bazılarını paylaşıyorum ki, bu işin mümkün olabildiğine ilişkin sesimizi yükseltelim ve bu cennet vatanın istila edilmesine müsaade etmeyelim'' diye konuştu.

Ürün çözüm önerilerini şöyle sıraladı;  ''Suriyeli geçici sığınmacılara Ekim 2011 tarihinde verilen geçici sığınmacı hakkı kaldırılarak,  kaçak olarak bulunan yabancı konumuna gelmeleri, Beşar Esat ile görüşülerek ilan ettiği gibi insanlık dışı, kötü muamele yapılmayacağına dair güvenceler alındıktan sonra belirli bir plan ve program dahilinde Suriye'ye geri gönderilmeleri, ekonomik boyutu için ABD ve AB ile anlaşmalar yapılmalı. Parasal maliyetine de Türkiye, rahatlıkla katlanabilir. Bu nedenlerle, Sayın Cumhurbaşkanının Beşar Esat ile görüşme talebini çok doğru ve zaruri görüyorum. Geçtiğimiz hafta TOBB ev sahipliğinde yapılan istişare toplantısı vesilesi ile İçişleri Bakanı Sn. Ali Yerlikaya ve Emniyet Genel Müdürü'ne üyelerimizin konuları bir dosya olarak takdim edildi.  Odamız tarafından TÜM ÜYEYE ve MESKOM üyelerine duyuru çıkılmaktadır.  12 üyemizden gelen konular derlenerek bir dosya haline getirildi.  Dosyanın ilk maddesi şöyle idi: Toplumsal huzur, güven ve demografik yapının bozulmaması açısından mültecilerin, sığınmacıların ve düzensiz göçmenlerin, acilen ülkelerine geri gönderilmesi, toplumun genelinde hakim olan endişelerin giderilmesidir.'

'TARIMDA SULAMA SİSTEMİ DEĞİŞTİRİLMELİ''
Su sıkıntısına değinen Ürün, 'Sektörlerin suya duyarlılığına ilişkin 2 önemli çalışma karşımıza çıkıyor. İlki İstanbul Sanayi Odası'na ait. Sanayi için yapılan çalışmada tarım ve tarıma dayalı üretim, tekstil, kağıt ve karton sanayi öne çıkıyor.  Tarım Bakanlığı'nın çalışmasında suyun % 77 oranında tarımsal sulamada kullanıldığı raporlanıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde oran % 50-60. Sanayinin su tüketiminde payı % 11. Çözümün aranacağı yer tarımsa, neden hala klasik sulama yöntemi kullanılıyor. Klasik sulama sistemlerinde 1 hektar sulama alanına saniyede ortalama 4 litre su verilirken, modern sulama yöntemlerinden yağmurlama ve damlama sulamalarda sadece 1.2 litre su veriliyor. Üçte iki oranında tasarruf mümkün. Bakanlığın 2023-2033 Eylem Planı'ndaki adımların yerine getirilmesi önemli ama daha somut ve büyük çaplı projelere de ihtiyaç olduğu açık.  Bizden çok daha az riske sahip AB uyguladığı Su Çerçeve Direktifi ile tarımda su kullanımını azaltmak amacıyla program sürdürüyor. Tarımdan vazgeçemeyeceğimiz gibi, tarımı, hayvancılığı sürdürülebilir kılmak zorundayız. Ancak, kaynaklarımızı daha etkin kullanmamız gerektiği çok net. Yaşlanan dünya nüfusu ve artan teknoloji biz de dahil gençleri köy hayatından kopardı. Artan nüfusla birlikte, Türkiye'nin gıda ihtiyacını bireysel çiftçilikle çözmemiz mümkün görünmüyor. Burada devreye şirketler girmelidir. Yeni nesil tarımı şirketlerin gücü ile daha sürdürülebilir kılabiliriz'' dedi.

'GIDA GİBİ ENERJİ ENFLASYONUNDA DA LİDERİZ'
Ürün, enflasyonla ilgili de şunları söyledi; 'Tüm zorluklara, maliyetlere rağmen, tarımsal üretimde Avrupa'da birinci, dünyada 9.'yuz. Birçok üründe dünya birincisiyiz. 1.237 ithalat kalemi içinde en fazla ithalat sıralamasında buğday ve mahlutları 13. sırada. 3.5 milyar dolar buğday ve mahlutları ithalatı gerçekleştirmişiz. Pamuk 37. sırada. 1.7 milyar dolar ithalat rakamı. Sonuçta bugün küresel gıda fiyatları haziran ayında yıllık bazda %2.1 düşerken Türkiye'de %68.2 arttı. Bu fark, bir yerlerde yanlış yaptığımızı ortaya koyuyor. Biz çözümden uzaklaşırken, gıda fiyatları artmaya devam edecek. Gıda enflasyonundaki gibi enerji enflasyonunda da lideriz. Yanlışı bulmak zor değil. Türkiye'de en az yağışı alan Konya Ovası'nda en fazla su isteyen mısır, yonca ve şeker pancarı ekiyorsanız suçu iklim değişikliğine atamazsınız. Dünyanın en verimli pamuk arazisi Söke Ovası'nda, kuraklık ve aşırı sıcaklar pamukları yakarken, çiftçiye kısıtlı su verilirken sürdürülebilirliği nasıl sağlayabiliriz?'
Ürün, 'Teknoloji ve bilimden yararlanarak geliştirilen yöntemlerle sürdürülebilirliği sağlamak mümkün. Marul üzerinden yapılan bir karşılaştırmada ekrandaki tablo çok net olarak hangi tarımsal yönteminin seçilmesi gerektiğini göstermektedir.  Bitki fabrikaları, 365 gün, topraksız, güneş görmeyen, iklim kontrollü alanlarda; LED aydınlatma ve bitki besleme teknolojisi ile ürün yetiştirilen tesislerdir.  Bu teknoloji ile sağlanan verimi, bireysel çiftlik alanlarında sağlamak mümkün değildir. Rakamlar da göstermekte ki, gıda krizine karşı yeni nesli tarım ile mücadele etmek mümkün.
•    Geleneksel çiftçiliğe göre 315 kat daha fazla verimli üretim
•    Üretimde %95 daha az su tüketimi
•    Yetersiz kalan, bozulan arazı karşısında, şehirdeki atıl alanlarda, topraktan bağımsız ve yatay bir şekilde üretim imkanı
•    Üretimde sıfır pestisit kullanımı
•    Taze, sağlıklı ve kayıpsız sevkiyat ile şehir için üretim mümkün ve giderek de yayınlaşıyor'' dedi.

ANKET SONUÇLARI: SİPARİŞLER AZALDI
EBSO'nun değerlendirme anketlerinin sonuçlarını paylaşan Ürün, '2024 yılı ilk yarısında, iç pazarda siparişlerinizle ilgili hangisi gerçekleşti sorumuza firmaların % 34'ü iç pazarda siparişlerinin değişmediğini, %52'si azaldığını bildirdi. Sadece % 14'ü artış bildirdi.  2023 yılı ilk yarısında, dış pazarda siparişlerinizle ilgili hangisi gerçekleşti sorumuza firmaların % 37'sinin dış pazarda siparişleri değişmezken, %46'sında azalma, %18'inde artış gerçekleşmiştir. yanıtlarını verdi' diye konuştu.

HÜKÜMETTEN BEKLENTİLER
Ürün, hükümetten beklentilerini şöyle sıraladı: 'Üyelerimizin hükümetten 3 beklentisi:
-Fiyat İstikrarı/Enflasyonun düşürülmesi
-Kurların serbest bırakılması/İhracatın önünün açılması
-Sığınmacı sorununun makul şekilde çözümüdür.
Biz de bu konuların takipçisi olmaya devam edeceğiz.'

HABER MERKEZİ

 

Bakmadan Geçme