El verin onlar ATEŞ olur!
'Devletin unuttuğu mahalle' olarak tanımlanıyor, gençlerin uyuşturucu etkisiyle güldüğü iddia ediliyor. Sadece erkeklerin değil, kadınların da...
'Devletin unuttuğu mahalle' olarak tanımlanıyor, gençlerin uyuşturucu etkisiyle güldüğü iddia ediliyor. Sadece erkeklerin değil, kadınların da uyuşturucuya bulaştığı belirtiliyor. Kullanım yaşının düştüğüne de dikkat çekiliyor.
kucukmenderes.com.tr'den Ahsen Demircioğlu'nun haberine göre, İzmir'in merkezi sayılan, Konak ilçesinin de tam ortasında olan Tepecik'te yaşayan Romanlar, dışlanmaktan, iş bulamamaktan dert yanıyor, 'Romanız diye erteleniyoruz' diyor.
Mahallenin en önemli sorununun 15-16 yaşındaki çocukların evlilikleri ve uyuşturucu olduğuna dikkat çekiyorlar, anne ve babalar ise seslerinin duyulmasını istiyor.
Aynı mahallede yaşamlarını sürdüren bazı gençler ise dert yanılan duruma düşmemek için kendisine sunulan imkanları değerlendiriyor. Sanatsal aktivitelere katılıyor. 10 ayda öğrendiklerini sergiliyor. Kendilerine imkan tanındığında neleri başaracaklarını ortaya koyuyor, yaptıklarıyla ayakta alkışlanıyor.
Yaşları 10 ile 15 arasında değişen çocuklar, Konak Belediyesi'nin Tepecik'teki Roman Kültür Merkezi Drama Atölyesi'nde tiyatro eğitimi aldılar. Canla başla çalışıp, gecelerini gündüze kattılar. Turgut Özakman'ın 'Ah Şu Gençler' isimli oyununa hazırlandılar.
AYAKTA ALKIŞLANDILAR
Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi'nde sahne aldılar. Oyunu sergilediler. Herkesi duygulandırdılar, ayakta alkışlandılar.
Konak Belediyesi Tepecik Roman Merkezi'nde drama eğitmeni olarak görevli Bade Balkanlı, Eskişehir şehir tiyatroları, Ankara Devlet tiyatrolarında uzun yıllar sözleşmeli oyunculuk yapmış bir oyuncu. İzmir'e geri döndükten sonra kendisini sahnede tutmak yerine eğitimci olmaya karar vermiş.
O VİDEOYU GÖRÜNCE
Balkanlı, 'Hayatına dokunulması zor çocuklarla çalışmak istedim. Özel tercihim bu şekildeydi. Şehir içinde özel dersler alabilen, okullarında şan dersi ve tiyatro dersi alabilen çocuklara değil, bu eğitimlere daha zor ulaşan çocukların hayatına dokunmak istedim ve bu sebeple kültür merkezimize görevlendirildim' diye ifade ediyor.
Göreve başladığı dönemlerde çevresinin kısa sürede işi bırakacağını iddia ettiğini dile getiren Balkanlı, 'Benden önceki öğretmenlerimiz burayı bir günde, bir haftada veya hiç gelmeyerek Tepecik'in tehlikeli olduğunu düşünmüşler, kendi tercihleridir. Çocuklarımız bir videoyla halk eğitime bir mesaj gönderiyorlar. 'Biz drama öğretmeni istiyoruz' diye, o videoyu gördüğümde ben gidiyorum dedim ve buraya geldim yaklaşık 10-11 aydır burada görev yapıyorum' diyor.
DRAMA VE HAYAT DERSİ
Eğitime başladıkları dönemde çocukların yaşam biçimlerindeki düzensizliğe dikkat çeken Bade Balkanlı şunları dile getirdi:
'İlk önce çocukların düzenleri çok farklıydı. Uyku saatleri, okul zamanı da olsa öğlen 10- 12 uyanıyorlardı. Gece üçte dörtte yatıyorlardı, çünkü aileleri bu şekilde yaşıyor. Yaşam tarzları biraz farklıydı, ilk dikkatimizi çeken bu oldu. 1-2 hafta sonra düzenli olarak sabah 10- 11'de aileleri uyurken burada olmaya başladılar. Drama dersi adı altında birbirimizi tanıdık. Yeri geldi psikolojik olarak, yeri geldi cinsel yönelimlerle ilgili sosyal medyada gördüğü şeyleri sordular, yeri geldi bu mahallenin dışında nasıl bir hayat olduğunu sordular. Dramayla hayat dersi birlikte yürüdü.'
EV GİBİ GÖRDÜLER
Bade Balkanlı, drama dersleriyle birlikte tiyatro serüvenleri başlayan çocukların gelişim sürecini şu şekilde anlatıyor:
'Artikülasyonlarıyla birlikte diksiyonları düzelmeye başladı. Ve buraya bir ev gibi gelmeye başladılar. Ben de bir evden çıkıp bir eve geldim. Çok fazla çocuğu olan bir anne gibi hissettim. Eğitimlerimizin sonuna doğru yaklaştığımızda bir tiyatronun ortaya çıktığını fark ettik. Daha önce de çalıştırmıştım. Turgut Özakman'ın 'Ah Şu Gençler'. Tam yaşlarına uygun ve ergenlik sorunlarıyla ilgili bir oyun. Diğer çocukların da nerede olursa olsun aynı sorunları yaşadığını fark ettiler ve çok oyunu benimsediler.'
Eğitim süreci içinde öğrencilerin farklı bir bakış açısı kazanarak farklı bir dünyanın olduğunu keşfettiklerini, mahallenin dışına çıkarak bir öğrencisinin öğrencilerinden sağlık meslek lisesi kazandığını bir öğrencisinin de Karataş Lisesi'ni kazandığını dile getiren Balkanlı, her öğrencisiyle gurur duyduğunun da altını çiziyor.
'HEPSİNİ KURTARAMASAM DA…'
Dikiş kursuna giden anneler ile birlik olup belediyeden edindikleri kumaşlarla çocuklar için kostümler diktiklerini ifade eden Balkanlı, çocukların hayallerini anlattı.
Seneye Romeo ve Juliet'ten esinlenerek 'Ramo ve Jale' oyununu planladıklarını belirten Balkanlı, 'Okuldan çıktıkları zaman buraya gelsinler, burada rahatlasınlar, mutlu olsunlar ama aynı zaman da sanat da olsun. Dışarda olmak yerine buraya gelsinler. Biz burada sadece tiyatro eğitimi için de toplanmıyoruz. Sadece onların isteğiyle enstrüman da çalıyoruz, şarkılar da söylüyoruz, bahçeyi de hep birlikte temizliyoruz. Görevim devam ettiği sürece çocuklarımın büyüdüğünü, meslek sahibi olduklarını görmek istiyorum. İleride bir gün çıkıp bir tanesinin bile olsa 'evet bu oyunculuk mesleğini roman mahallesinde edindim. Halk eğitimin yönlendirdiği bir hocayla tiyatroyla tanıştım, ama şu an ben bunu meslek olarak yapıyorum' demesini istiyorum. Denizyıldızı misali, hepsini kurtaramasam da bir tanesine bile dokunmak bana yetecek' dedi.
'GÖRÜNMEYEN TEL ÖRGÜLER'
Çocukların toplumsal hayata daha fazla uyum sağlamalarının önemine değinen Balkanlı, 'Belediyemiz çok güzel bir yer tahsis etti. Daha onlara uygun armut koltuklarımız olsa mesela. Özel tiyatrolara bütçelerimiz yetmiyor. Keşke daha fazla tiyatro izletebilsem. Provaya Selehattin Akçiçek sahnesine gittiğimizde kızlarımdan bir tanesi Varyant'tan aşağı bakarak 'hocam deniz gözüküyor' dedi. Doğma büyüme Tepecikli bu çocuk. Yutkunmaktan cevap veremedim ona. Keşke fırsatım olsa da onları daha çok gezdirebilsem. Sadece dramayla da ilgili değil, başka yerlere de götürebilsem. Bu mahallenin dışına çıktıklarında ne yapacaklarını bilmiyorlar. Sanki görünmeyen tel örgüler var gibi. Buradaki hırçınlıklarının sebebi bir yerde kapalı kaldıkları için, dışarı çıktıklarında kabul görmeyeceklerini düşündükleri için. Ötekiler dediğimiz insanlar öteki değil biziz. Ve bu mahalledeki insanlar kilometrelerce uzaktan gelmiş göçmenler değil İzmir var olduğundan beri burada yaşayan insanlar. Biz birbirimize yabancı değiliz. Sadece Hıdırellez'de bu mahalleye gelip eğlenip ertesi gün burayı unutmasınlar. Ya da sokakta roman bir vatandaş gördüklerinde onun kötü olduğunu düşünmesinler Biz, olmayı artık öğrenmemiz gerekiyor.
KİM Mİ BU ÇOCUKLAR?
Sudenaz SEPETÖREN:
11 yaşında. 6.sınıfa gidiyor. Bir arkadaşı vesilesiyle Tepecik Roman Kültür Merkezi'ne başladığını söyleyen Sudenaz, 'İkizim de başlamıştı buraya. İkizim okumayı bilmiyor diye o gitti. Ben de ilk başladığımda epey ilerledim. Sonra burayı bırakmak istedim. Ama bırakmadım. Yapamıyordum. Pes ettim. 1-2 hafta da gelmedim. Sonra geri dönmeyi çok istedim. İki rolde oynadım. Anneydim. Ailem buraya gelmemi destekliyor. Büyünce de hemşire olmak istiyorum' dedi.
Enes DEMİRÇAL:
13 yaşında 7.sınıfa gidiyor. 9 aydır da tiyatroya devam ediyor. Enes heyecanlı ve bir o kadar da atak tavrıyla 'Ben buraya 3 arkadaşımla kitap okuma niyetiyle geldim. Bade hocayla karşılaştık. O da bizi sınıfına davet etti, bize kitaplar okuyordu. Sonradan bir arkadaşım buraya yazılmıştı arkasından ben de yazıldım' diye anlatıyor. Büyüyünce polis olmak istediğini ifade eden Enes, ailesinin kendisini desteklediğini söylerken sahnede yaşadığı heyecanı şöyle ifade etti:
'Sahnede sanki kimse yokmuş gibi hissettim, çok dua ettim heyecandan. Tiyatro benim için iyi olmak, arkadaşlarıma saygılı olmak, ekip çalışması yapabilmek anlamına geliyor'.
Murat ÖZYAŞAR
BÜYÜYÜNCE TİYATROCU OLACAĞIM
Murat ÖZYAŞAR :
12 yaşında. 7. sınıfa gidiyor. 9 aydır tiyatroya devam ediyor. Murat, 'Benim tiyatroya ilgim anasınıfında başladı. Sonra büyüdük büyüdük tabii, arkadaşım Bayram var. Kuzenlerim var. Onla rda buradaydı beni çağırdılar. Hemen kaçırma bu fırsatı gel dediler. Ben de geldim. Büyüyünce mimar olmak istiyorum. Ailem ilk önce şaşırdı. Burada eğitim vermezler diye düşündüler. Tepecik algısı var ya çok çirkin şeyler var burada. Silahlar, kavgalar. Kötü şeyler var burada. Bizler de mahalleye iyilik saçmaya çalışıyoruz. Şefkatli olmaya çalışıyoruz. Sahnede çok duygulanıyorum ve çok umutlanıyorum. Herkes bizi alkışladığında çok mutlu oluyorum. Tiyatro benim için aşk anlamına geliyor. Büyüyünce ikinci mesleğim olarak oyuncu olmak istiyorum. Bade hocamıza da çok teşekkür ediyoruz.'
Erdoğan KARACA:
12 yaşında 6. sınıfa gidiyor. 9 aydır tiyatro eğitimi alıyor. Tiyatro eğitimine katılma serüvenini Erdoğan, 'Yoldan geçiyordum, arkadaşlarımın bahçede bir şeyler yaptıklarını gördüm. Sonra annem sordu, 'burada ne yapıyorsunuz' diye. Ben de öyle başladım. Ailem de beni bu konuda çok destekliyor. Ben sahnede çok utandım ama seyirciye belli etmedim. Merve Ateş, Sümeyye Aydoğan'ı çok beğeniyorum. Tiyatro benim için çok güzel bir duygu ünlü gibi hissediyorum. Büyünce de oyuncu olmak istiyorum' diye anlatıyor.
Esra KAYA
SAHNEYE AİTİM
Esra KAYA:
12 yaşında 7.sınıfa gidiyor. 9 aydır da tiyatro eğitimine devam ediyor. Bir arkadaşı aracılığıyla tiyatroya başladığını ifade eden Esra, 'Bir arkadaşım getirdi beni buraya, iyi ki de getirmiş. 'Bir kurs açıldı orada, çok eğleniyoruz, sen de gel' dedi. Bade hocayı sevmeye başladım'. Tiyatroya başlamadan önce tasarımcı olmak istediğini şimdi ise oyuncu olmayı hedeflediğini dile getiren Esra, 'Ailem beni çok destekledi. Sahneye çıkınca başka biri oluyorum. Sahnede hemen kendimi kuruyorum. Kendimi sahneye ait hissediyorum. Tiyatro benim için mutluluk ve sevgi anlamına geliyor' dedi.
Nuray YANAR:
11 yaşında 6. sınıfa gidiyor. 9 aydır da tiyatro eğitimine devam ediyor. Nuray, 'İlk defa tiyatro yapıyorum. Okuldan dönerken arkadaşım Kumsal ile beraber kayıt olmaya geldik. Ailem sevindi ve destekledi. Büyünce avukat olmak istiyorum. Sahnede çok iyi hissediyorum. Tiyatro benim için aşk ve ilham kaynağı. Sahnede çok heyecanlanıyorum devamını da getireceğim' ifadelerini kullandı.
Bayram VARLIKLI
'ONLARA ÖRNEK OLMAM GEREKİYOR'
Bayram VARLIKLI :
Lise 1.sınıfa gidiyor. Bayram, 'Senden iyi tiyatrocu olur, oyuncu olur' diye benimle başlarda dalga geçiyorlardı. Sonra da bu durum benim aklıma yatmaya başladı. 'Ben tiyatroyu denemek istiyorum' dedim. Hakikaten de dedikleri gibi oldu. 9 aydır da devam ediyorum' ifadelerini kullandı. Arkadaşlarının tavsiyesi aracılığıyla tiyatroya başladığını vurgulayan Bayram, 'Arkadaş ortamına alıştım. Çevreye alıştım. Sonra baktım ki amatör tiyatrocu olmuşum'. Ailesinin kendisini her konuda desteklediğini vurgulayan Bayram, 'Ailem daima bu konuda ve her ne yaptıysam arkamda durdu. Biz seni daima destekliyoruz dediler. Okul seçimimde olsun ya da tiyatro gösterimde olsun' dedi.
Henüz yolunda başında olduğunu ancak ileride konservatuarı kazanmak istediğini dile getiren Bayram, 'Sahneye ilk çıktığımda çok heyecanlandım ama aralarında en büyük benim. Abileri olduğum için hemen kendimi toparladım. 'Onlara örnek olmam gerek göster kendini bayram' dedim. Metin Akpınar, rahmetli Zeki Alasya, Ata Demirer gibi kendisiyle barışık isimleri örnek alıyorum. Çünkü ata Demirer'de olduğu gibi bende de biraz kalıp var. Ama o kendisiyle daima barışık. Tiyatro benim için eğlence ve aile olmak anlamına geliyor. Sonuçta oynarken istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz o an biz değiliz. O karaktere bürünüyoruz. Okulumla beraber tiyatroyu da devam ettireceğim' dedi.
Hülya KAZAR:
12 yaşında 7.sınıfa gidiyor. 9 aydır da tiyatro eğitimine devam ediyor. Bir arkadaşım önerdi. Ben de bu fırsatı kaçırmak istemedim. Bu konuda ailem yanımda oldu desteklediler beni. Büyünce güzellik uzmanı olmak istiyorum. Sahnede çok heyecanlanıyorum. Elim ayağım titriyordu. Tiyatroya devam istiyorum çünkü benim için neşe ve eğlence anlamına geliyor.
Kumsal YÜZER:
13 yaşında 6. sınıfa gidiyor. 9 aydır tiyatro eğitimine devam ediyor. 'Biz arkadaşımla kültür merkezine öylesine geliyorduk. Sonra bir baktık tiyatrodayız diye ifade eden Kumsal, 'Öncesinde drama hocası istediğimize dair bir video çektik. 2-3 gün sonra da Bade hocamız geldi' diye tiyatroya olan ilgi ve isteklerini belirtti. Büyünce drama öğretmeni olmak istediğini belirten Kumsal, 'Ailem beni görünce çok gurur duyuyor ve destekliyor. Sahnede çok heyecanlandım. Sonra tekrar tekrar oynamak istedim. Tiyatro benim için sevgiyi, gururu ve mutluluğu ifade ediyor' ifadelerini kullandı.
Beyza BİLGETEKİN
'TİYATRO SAYESİNDE ÖZGÜVENİM YÜKSELDİ'
Beyza BİLGETEKİN :
12 yaşında 7. sınıfa gidiyor. 9 aydır tiyatro eğitimine devam eden Beyza, 'Öncesinde arkadaşlarım buraya geliyordu, ben de gelmek istedim. Büyüyünce güzellik uzmanı olmak istiyorum' diyerek ailesinin tiyatro eğitimine verdiği için,' Ailem ilk başlarda ne yaptığımı anlaya çalıştı pek emin değillerdi beni buraya gelip ne yaptığımdan ama sonrasında oyunu sergilediğimizde çok gurur duydular ve gelmemi çok desteklediler' ifadelerini kullandı. Sahnedeyken yaşadığı duyguları dile getiren Beyza, 'Sahne çok heyecan vericiydi. Çok garip bir duygusu vardı. Tiyatro sayesinde özgüvenim daha da yükseldi. Önceden konuşmaya, sosyal çevreye pek uyum sağlayamıyordum. Ama tiyatro sayesinde özgüvenim arttı. Okul hayatımı da çok güzel etkiledi. Daha çok dışadönük ve sosyal bir kız oldum' dedi.
Secide BATIRLI:
12 yaşında, 7. sınıfa gidiyor ve 9 aydır tiyatro eğitimine devam ediyor. Konak Roman Kültür Merkezi'ne katılma serüvenini Secide, 'Arkadaşlarım gidiyordu 'çok güzel, çok eğlenceli' dediler onların yönlendirmesiyle başladım' şeklinde anlatıyor. Büyüdüğünde tıp okuyup doktor olmak istediğini dile getiren minik minik oyuncu. 'Annemler oyunu sergilemeden önce 'gitme, gitmene gerek yok' diyorlardı, 'hayır, gideceğim' diyordum. Oyunu gördükten sonra onlar da şaşırdı' diyerek ailesinin verdiği tepkiyi dile getirdi. Sahnede seyircileri görünce daha da heyecanlandığını söyleyen Secide, 'İnsanlar 'çok güzel oynadınız' deyince çok mutlu oluyorum. Tiyatro bana özgüven verdi. İnsanlarla konuşamıyordum onları yenmiş oldum' ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: Turgay KILIÇ