Güvensiz büyütülenlerin toplumsal bağları zayıflıyor!

Toplumda her geçen gün artan şüphe ve kuşku, bireylerin güven duygusunu zedeliyor ve toplumsal bağları zayıflatıyor....

Toplumda her geçen gün artan şüphe ve kuşku, bireylerin güven duygusunu zedeliyor ve toplumsal bağları zayıflatıyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, toplumda artan şüphecilik olgusunu değerlendirdi.

Toplumsal yaşam içinde gözlemlenen şüphe ve kuşku gibi olayların güvensizlik olgusuyla yakından ilişkili olduğuna vurgu yapan Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, 'Toplumda güvenin azalması şüpheci ve endişeli bireylerin artmasına neden olur. Herkes başkaları için potansiyel tehlike olarak algılanır. Bu durumun yaygınlaşmasında etkili olan bir diğer neden ise sosyal değerlerden uzaklaşmadır. Değerlerde yoksunluk, sapma davranışların çoğalması, şüphe ve kuşku gibi durumların artmasına neden oluyor. Bu durumun sebepleri arasında bilinen bir başka neden ise ebeveynler tarafından yetiştirilme tarzı. Çocukluk yıllarında hayatın tehlikelerle dolu olduğu öğretilerek yetiştirilen kişiler, insanlara güven duymayı unutur, şüpheci ve kuşkucu bireyler haline dönüşürler' dedi.

Bu durumun önemli psikolojik boyutunun  olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, 'Bazı kişilik yapıları buna zemin hazırlar. Paranoid kişilik bozukluğu olarak tanımlanan kişiler, ellerinde yeterli kanıt olmadan çevresindeki herkesten şüphelenirler ve ş güven duymazlar' diye konuştu.

Güven duygusunun belli dönemlerde insanlar arasında azalıp çoğaldığının gözlemlenebildiğini kaydeden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, şöyle devam etti: 'Çift yanlı  iletişim teknolojileri de etkili oluyor. Modern dönemde kitle iletişim araçlarının sosyal alanda kişilerin düşünce ve davranışları üzerinde belirleyici rol oynadıkları biliniyor. Medyada, özellikle haberlerde ve haber programlarında yüksek oranda şiddet, istismar, gasp ve dolandırıcılık içeriklerinin üretilmesi bireylerin korkularını körükleyerek şüphe ve endişe duygularının gün yüzüne çıkmasına neden oluyor. Hatta televizyon kanallarında daha fazla reyting alabilmek için yayınlanan cinayet ve kaza haberleri, dizilerdeki şiddet sahneleri bireylerin şüphe ve kuşku durumunu artırmakla kalmıyor, Türkiye'ye gelmek isteyen turistlerin endişe duymalarına, Türk üniversitelerini seçmek isteyen öğrenci ve velilerinin kararlarını gözden geçirmelerine neden oluyor. Başka bir sözle bu durum ülke imajını da olumsuz etkiliyor.'

Sosyal medyanın bilinçsizce kullanılmasının toplumda kuşku ve şüphenin yaygınlaşmasına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, 'Sosyal medyada fazla okunmak ve takipçilerini artırmak için asılsız bilgi paylaşımları bu durumun tetikleyicisi olabilir. Bu durum da yine sosyal medyanın güvenirliğini ortadan kaldırıyor' dedi.

Toplumda şüphe ve kuşkunun yaygınlaşmasıyla insanların birbirlerine ve kurumlara olan güveninin azaldığını belirten Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, 'İlişkilerde hakim olan şüphe ve kuşku bir süre sonra toplumun tüm benliğini sarınca, sosyal değerleri ve toplumun ruhsal yapısını zedeliyor. Toplumsal yaşam içinde bireyler yakın ilişki kurmakta sıkıntı çekerler karşılaştığı her durum ve bireyi sorgular pozisyonda olduğu için güven hissinden yoksun kalırlar. Bu durum yaşamsal varlık alanlarında daha belirgin ortaya çıkar. Güvensizliğin doğurduğu şüphe ve kuşku komşuluk, dostluk gibi sosyal ilişkileri zedeler, korku ve öfke uyandırır, toplumsal iş birliği, huzur ve refaha engel olur' diye konuştu.

Şüphe ve kuşku artışının etkilerini değerlendiren Prof. Dr. Süleymanlı, şöyle devam etti:'Sosyal sermayenin parçası olan güven, toplumsal ilişkilerin temelindeki önemli bir kaynak. Toplumsal güven düzeyinin yüksek olduğu toplumlarda ekonomik kalkınma gerçekleşiyor. Demokratik süreçler daha sorunsuz işliyor ve bireyler daha yüksek düzeyde mutluluk ve tatmin yaşıyor. Toplumun fertleri ve kurumları arasındaki güvensizlik ise bütüncül yapının bozulmasına neden oluyor. Toplumsal yaşam içinde güvenin sağlanmasında sosyal değerlerin çok önemli bir yeri var. Zira sosyal değerler, toplumda, fertler arasında uyum ve güven ortamının oluşmasını sağlayan, kutuplaşmaları önleyen, kaynaştırıcı faktörler. Dürüstlük, açıklık, tutarlılık, sadakat, yakınlık, bağlılık, tahmin edilebilirlik gibi pek çok değer toplumda güven tesis eden ilişkileri kurma konusunda etik bir temel teşkil ediyor. Bu anlamda değerler eğitimi çok önemli ve gerekli. Öte yandan adaletin tesis edilmesi, toplumda güven düzeyinin yükseltilmesi sürecinin vazgeçilmez öğelerinden biridir.'

DENİZHAN GÜZEL

Bakmadan Geçme