Her Enkaz Bir Suç Mahalli
06.02.2023 tarihinde yaşadığımız kıyamet, bitmiyor. Katlanarak büyüyen bir çığ gibi üzerimize yuvarlanıyor. Hepimizin vicdanı, huzuru bu...
06.02.2023 tarihinde yaşadığımız kıyamet, bitmiyor. Katlanarak büyüyen bir çığ gibi üzerimize yuvarlanıyor. Hepimizin vicdanı, huzuru; bu çığın altında ezilip, kalıyor. Kahramanmaraş Pazarcık merkezli depremin on altıncı günü. Bu zamana değin 927 bin bina incelendi ve yıkılan, acil yıkılacak olan ya da ağır hasarlı sınıfına giren bina sayısının 118 bin olduğu tespit edildi.
Her enkaz bir suç mahalli, her enkaz bir cinayet mahalli!
118 bin suç mahallimiz var.
118 bin cinayet mahallimiz var.
118 bin toplu mezarımız var.
Enkazlar, canımız kokuyor. Anne kucağı kokuyor. Evladın o cennet kokusu siniyor deniz kabuklu beton yığınlarına.
Alınan örneklerde kim bilir hangimizin canının son soluğu var? Hangi kolon, katili gencecik umutlarımızın? Son bir gayretle sarıldığı beton parçası, hangi delil torbasında?
Her biri gözyaşlarımızla beraber giriyor o delil torbalarına.
Ben toplum vicdanının sesi olmaya çalışan bir avukat olarak; hukuka aykırı şekilde inşaat izni veren kuruluşların, üç beş kuruş kr elde etmek isteyen hırsız müteahhitlerin, bu suç mahalline parmağı değen herkesin yargılanmasını istiyorum.
Hukukun ayak seslerinin bangır bangır duyulduğu bir yargılama istiyorum.
Bunun için enkazların bize fısıldadığı suçluları iyi duymamız ve bu fısıltıları çığlıklara, haykırışlara dönüştürmemiz gerekiyor.
Dokunduğumuz her şeyin hukuki öneme sahip olabileceğini, bir dosyada bizleri maddi gerçeğe kavuşturabileceğini unutmadan, özenle korumalıyız.
Bu süreçte soğukkanlılığımızı korumak epey zor biliyorum. Ama özellikle bu felaketin sorumlularının, tüm Türkiye'yi yasa boğan facianın katillerin cezalandırılabilmesi için bir sonraki adımımızı düşünmek zorundayız.
Herkesin; özellikle toplum vicdanının bir nebze de olsa huzur bulabilmesi adına, en büyük dileklerinden biri, sorumluların hak ettiği cezayı almaları.
Gerçek sorumluların; hukuk düzenimiz içerisinde hak ettikleri cezayı almaları, 7'den 70'e tüm vatandaşlarımızın dualarında, temennilerinde.
İşte tam da burada ceza hukukun yerleşmiş ilkelerini hatırlamamız gerekiyor. Suçluluğu sabit oluncaya kadar herkesin masum olduğu hukuk sistemimiz; somut ve kesin deliller bekliyor bizlerden. Adaletin o üstün kudretinin karşısına çıktığımızda, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyabilmemiz çok önemli.
Elbette ki meslektaşlarım, bu noktada bir kez daha mesleğin onur ve şerefine yakışır davranmayı başardılar. Benzeri görülmemiş bir koordinasyon hızıyla, içlerinde olmaktan gurur duyduğum bir gönüllü avukat listesi tertip edildi.
Her birimiz; bölgeye gidip, insanımızın bundan sonraki hukuk mücadelesinde yalnız bırakılmadığını bilmesi ve çaresiz hissetmemesi için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bildirdik. Bu çerçevede;
1-)Türkiye Barolar Birliği koordinasyonu ve barolar işbirliğiyle, depremden etkilenen illerde görev yapacak ilk grup meslektaşımız, deprem koordinasyon merkezinin talebi doğrultusunda 16 Şubat 2023 Perşembe günü Hatay'a ulaştı.
2-)Türkiye Barolar Birliği deprem koordinasyon merkezinde görevlendirilen meslektaşlarımız, etkin bir soruşturma sürecinin yürütülmesine katkı sunmak bakımından delillerin toplanması ve korunması, idari ve adli başvuruların yapılmasında, yurttaşlara yardımcı olunması ve hak arama özgürlüğünün tam ve eksiksiz olarak sağlanması amacıyla, yurttaşların yasal süreç hakkında bilgilendirilmesi, raporlama yapılması konularında çalışacak, eş zamanlı olarak, merkeze gelen ayni yardım malzemelerinin tasnif ve dağıtımında yaşanan eksikliklerin ve sorunların giderilmesinde görev almaya başladı.
Üstelik Türkiye Barolar Birliği; 'Enkaz Radarı' isimli bir uygulama geliştirdi. Bu uygulama aracılığıyla, göçük yaşanan her binanın kayıt altına alınması hedefleniyor.
Enkazın o kasvetli görüntüsü tüylerimizi ürpertse de, içinde belki de canlarımız, anılarımız, onca parçamızın olduğunu bilsek de; biraz daha sabretmeliyiz. Hayatımızdan bir parçayı alıp, öylece üzerimize çöküveren bu enkazlar, yeterli teknik inceleme yapılmaksızın kaldırılırsa; sorumluların kim olduğu, ne kadarından kimlerin sorumlu olduğunu tespit etmemiz imknsız hale gelecek.
Bu sebeple enkazın mümkün olan her yönünden alınan görüntüler, inşaat demirlerinin, kolonun, kirişin, etrafı deniz kabuklarıyla sarılmış betonların fotoğrafları; artık bizim için hayati öneme sahip.
Hatta mümkün mertebe bu malzemelerin dayanıklılığını test eden ve demir kalınlıklarının kalem, madeni para ile kıyaslandığı; nitelikli görüntüler almaya özen göstermeliyiz.
Elimizde un ufak olan o beton yığınlarının, incecik bileklerimizle yamultabildiğimiz o inşaat demirlerinin, deniz kokan kumlardan yapılma envai çeşit malzemenin hesabını tek tek sorabilmemiz için tüm bu bulguların delil niteliğini korumalıyız.
Kriminologlar, bulgu ve delili birbirinden ayrı tutarlar. Bulgu, olayla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, olay yerinden elde edilen her türlü maddi olguyken; deliller, olayla ilintilenmiş her şeydir.
Hukuk düzeninin delillere itibar edebilmesi için; delillerin, olayın olduğu an ne halde ele geçirildilerse, aynı varlıklarını korumuş olması gerekir. Ceza kanunumuzda da yalnızca hukuka uygun delillerin hükme esas alınabileceği düzenlenmiştir.
Bölgede delil toplamaya çalışan tüm yurttaşlar, barolar tarafından bilinçlendirilmeye çalışıyor. Delil toplamak için bile olsa, önce can güvenliğimiz. Bölgede hala çok sayıda hasarlı bina mevcut. Bilhassa buralardan örnek alırken dikkat etmek gerekiyor.
Hiçbir insanımın şimdi ne yapacağım diye düşünmesini istemiyorum. Nasıl bulup da hesap soracağım bu katillerden diye tereddüt dahi etmesini istemiyorum.
Biz varız.
Peki yıkılan bu binaların ve yitirilen canların sorumlusu kim ya da kimler?
è Binayı, mevzuata uygun yapmayan MÜTEAHHİT, yıkılan ve/veya hasar gören binadan sorumludur.
Bina ve yapı sahibinin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Yani, bir zarar doğmuşsa burada bina ve yapı sahibinin kusurlu olup olmadığı araştırılmaz.
Ancak aynı zamanda yapı sahibi olan müteahhitler, binanın yapım zamanındaki mevzuata uygun olarak binalarını inşa ettirmemişlerse ve/veya kaliteli malzeme kullanmamışlarsa, örneğin sıklıkla duyduğumuz şekilde betona deniz kumu karıştırmışlarsa, bu durumda munzam kusur vardır. Munzam kusur, kusursuz sorumluluk halinde ayrıca kusurun da bulunması durumunda söz konusu olur.
Bu hallerde, yapı sahibi olan müteahhitlerin, deprem gibi illiyet bağını kesen sebepleri ileri sürerek sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.
è Binanın mevzuata uygun yapılıp yapılmadığını denetlemekle görevli FENNİ MESUL, yıkılan ve/veya hasar gören binadan sorumludur.
Fenni mesul, yapıyı denetlemekle görevli inşaat mühendisi olup, sorumluluğunu üstlendiği bu yapıyı kamu adına denetler.
Fenni mesul, sorumluluğunu üstlendiği yapının kanuna, plana, yönetmeliklere, ilgili diğer mevzuat hükümlerine, fen, sanat, sağlık kurallarına, ruhsat eki projelerine, Türk Standartları Enstitüsü standartlarına, teknik şartnamelere uygun yapılıp yapılmadığını denetlemekle yükümlüdür.
Fenni mesul yapıyı denetlediği tarihte; yapının projesine uygun olup olmadığını, mevzuata uygun yapılıp yapılmadığını denetler ve yapının denetlendiğine ve bir aykırılığın bulunmadığına ilişkin imzasını atar.
Ancak, yıkılan binalardan alınan örneklerin incelenmesinde, fenni mesulün üstlendiği denetim görevini gereği gibi yapmadığı tespit edilirse, yıkılan ve/veya hasar gören binalardan sorumlu tutulacağını söyleyebiliriz.
Yani, yapıyı her yönüyle denetlemekle görevli olan inşaat mühendisi; deprem yönetmeliğine uygun olmadığı halde yapıya onay vermişse, bina çürük olmasına rağmen rapora imzasını atmışsa ya da binanın kolonunun kesildiğini fark etmesine rağmen bu duruma göz yummuşsa, yıkılan ve/veya hasar gören binalardan doğrudan sorumlu tutulmaktadır.
Fenni mesullerin sorumluluğu İmar Kanunu'ndan kaynaklanmaktadır. Fenni mesuliyetle ilgili kanundaki, 'yapının fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensupları yapıyı ruhsatı ve eklerine uygun olarak yaptırmaya, aksi halde durumu ilgili belediye ya da valiliğe bildirmeye mecburdur.' hükmüne ilişkin olarak, fenni mesullerin sorumlu tutulduğu, ancak bu sorumluluğun sadece kusur sorumluluğu olduğu, kusursuz sorumluluğun ise söz konusu olmadığını söyleyebiliriz.
è Binanın taşıyıcı elemanlarına zarar veren (binanın kolonunu kesen) HERKES, yıkılan ve/veya hasar gören binadan sorumludur.
Kolonu kesilmiş olan binalar yıkılmaya mahkûmdur. Zira binanın kolonunu kesmek binada ciddi deformasyona sebep olur.
Ülkemizde, özellikle altında dükkn bulunan binalarda, dükknın genişletilmesi veya daha kullanışlı hale getirilmesi amacıyla kolon kesme problemiyle sıklıkla karşılaşılmaktadır.
Kolon kesmenin cinayetten farkı yoktur! Ancak maalesef ki, kanunlarımızda salt kolon kesmenin ciddi bir cezası bulunmamaktadır.
Salt kolon kesme, bizzat ölüme ve/veya yaralanmaya sebep olmamış olsa bile, kolonların kesilmesinden sonra deprem ve doğal afetin meydana gelmesi halinde, ölümler gerçekleşmekte ve böylelikle kolonları kesen failler, bu hareketleri sebebiyle, birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermiş olmaktadır.
Kolonların kesilmesi ile olası bir afet durumunda binanın yıkılabileceği kolaylıkla öngörülebileceğinden, buradaki ölümün de netice bakımından öngörülen bir netice olduğunu söyleyebiliriz.
Dolayısıyla binanın kolonunu kesen, taşıyıcı elemanlarına zarar veren kişiler, 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme' suçundan sorumlu olur.
Hemen her zaman söylendiği gibi, 'Deprem değil, bina öldürür'. Bu bakımdan vatandaşlarımızın binalarıyla ilgili kolonlarının kesildiği veya duvarlarının çeşitli amaçlarla yıkıldığı şeklinde herhangi bir şüpheleri varsa, vakit kaybetmeksizin bu şüphelerinin üstüne giderek bunu yapanların idari ve cezai bakımdan cezalandırılmalarını sağlaması gerekir.
Binalar yıkılmadan, canlar yitirilmeden buna sebep olanlar/olacaklar cezasını çekmelidir!
Sonuç olarak hiçbir insanımız savunmasız kalmayacak. Hali olan/olmayanın yerine biz çıkıp, cephelerde savaş veriyormuşçasına savaşacağız. Öksüzümüzün, yetimimizin, kimsesiz kaldığını sanan insanımızın kimsesi olacağız.
Başımıza gelen her felakette olduğu gibi, sarıldığımız yegne şey hukuk olacak. Hiçbir depremzedemizin hakkını yedirmeyeceğiz.
Nihayetinde tüm sorumluların hak ettikleri cezaları bir bir aldıklarını hep birlikte göreceğiz!