İmamoğlu: Her zaman sizinle konuşmaya hazır Ekrem İmamoğlu var”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 3 Nisan günü mazbatasını almasının ardından Saraçhane'deki İBB Başkanlık binasında çalışma arkadaşlarıyla...

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 3 Nisan günü mazbatasını almasının ardından Saraçhane'deki İBB Başkanlık binasında çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelerek 2024-2029 döneminin ilk mesai gününe başladı. İmamoğlu'na ilk mesai gününe; eşi Dilek İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu, anne ve babası Havva-Hasan İmamoğlu, kardeşi Neslihan Yakupçebioğlu, CHP'nin üst düzey yöneticileri, CHP'li belediye başkanları ve meclis üyeleri de eşlik etti. İmamoğlu, konuşmasında cumhurbaşkanına, hükümete çağrılar yaparak İstanbul'da CHP'nin önde olduğu ilçelerde yaşanan itirazlara tepki gösterdi.

'İSTANBULLULARA TEŞEKKÜR EDİYORUM'

İmamoğlu 'Ülkemizde önemli bir seçimi geride bıraktık ve demokrasinin;  başta İstanbul olmak üzere memleketimizin her köşesinde hala dipdiri olduğunu bu seçimlerde yaşadık. İstanbul gibi eşsiz bir şehrin, paha biçilmez bir emanetin sorumluluğunu bir kez daha üstlenmek onurunu bana yaşatan herkese yürekten teşekkür ediyorum. Büyük bir demokratik olgunlukla seçim sürecini tamamladıkları için bana oy versin, vermesin bütün İstanbullu hemşerilerime özellikle ve içtenlikle yürekten teşekkür ediyorum. İstanbul'un güçlü ittifakının tüm bireylerine ve onun meşalesini yakan İstanbul Gönüllülerine içtenlikle teşekkür ediyorum' dedi.

HUKUK, BARIŞ, EŞİTLİK

İmamoğlu 'Halkımız çok önemli bir sınav verdi. Bir yandan ekonomik krize enflasyona ve hayat pahalılığına tepki gösterdi. Bir yandan da 'demokrasi, hukuk, adalet, barış, eşitlik ve özgürlük istiyoruz' dedi. Bu önemli bir sesti. 31 2024 seçimlerinde vatandaşın verdiği mesaj öncelikle iktidar tarafından iyi okunması gerekiyor. Seçmenin ortaya koyduğu tarihi bir mesaj ve tarihi bir irade olduğunu düşünüyorum. Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir kez uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur' diye konuştu.

'DERS ÇIKARTMADILAR'

31 Mart 2019 seçimlerinde yaşanan mazbata krizi ve seçim iptali kararını hatırlatan İmamoğlu,  'Makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul'u kendi mülkü gibi gören bir anlayışla mücadele ettik. Bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük, yaşadık. Millet iradesini hiçe sayan o anlayış, 23 Haziran 2019'da  esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadılar' dedi. 2019'dan bugüne 5 yıl boyunca engellendiklerini anlatan İmamoğlu 'Bizleri başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Gerçek dışı suçlamalarla ve iftiralarla bize halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise İstanbul'un sorunlarıyla mücadele ettik' diye konuştu.

'OYLAMANIN SONUCU ORTADA'

İmamoğlu, 31 Mart 2024 günü yapılan seçimde sadece 5 yıllık performanslarının değil hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören bir anlayışın meşruiyetinin de oylandığına dikkat çekti. İmamoğlu ' Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların, halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir. Geçtiğimiz pazar günü İstanbullular;  iktidarın bu şehrin  iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkum etmiştir' dedi.

'KANAL MI?, İSTANBUL MU?'

Bu seçimin aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandum olduğuna da vurgu yapan İmamoğlu 'Her meydanda halkımıza ben sordum; 'Kanal mı?  İstanbul mu?' Her meydanda halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Bu nedenle beton kanal projesinin tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız. İleride tarihçiler, şehirciler ve çevre bilimciler; İstanbul halkının kuvvetli iradesiyle bir çevre felaketinin eşiğinden nasıl dönüldüğünü inceleyecek. İnanın bu vakayı kitaplar yazacak' diye konuştu.

'KİBİRLİ ANLAYIŞ MAĞLUP OLMUŞTUR'

İmamoğlu şunları söyledi:

'Bir cumhurbaşkanı, 17  bakan ve müesses medyanın yüzde 95'i ve  her türlü devlet imkanıyla hatta bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait yayın kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı geçtiğimiz bu seçimle millet nezdinde kesinlikle geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur. Kendisini desteklemeyen siyasi partileri ve siyasetçileri rakip değil de düşmanmış gibi gören ve göstermek isteyen o anlayış açıkça mağlup olmuştur. Milletimiz derin vicdanını ve ferasetini göstermiştir. Halkın yaşamakta olmuş olduğu ekonomik zorlukları önemsemeyen, bu zorluklarla başa çıkması için vatandaşa verilen sosyal desteklerle, kendi çıkarları adına alay eden o kibirli anlayış mahkum olmuştur. Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkini, halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkum olmuştur. 31 Mart'ta İstanbullular bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Bence bu yönüyle tarihe geçecektir. Halkçı, icraatçı ve demokrat  bir siyasete çok güçlü bir destek vermişlerdir. Ve bu desteğin aynı zamanda Türkiye'nin dört bir yanında sandığa yansıması, ülkemizin olduğu kadar dünyanın geleceği adına da çok değerli bir konuma erişmiştir. Yeni bir döneme başlarken İstanbul uluslararası alanda bölgesine liderlik eden bir dünya şehri yapma hedefimize artık çok yakınız.'

'Sandıktan çıkan mesajı çok doğru anladığımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın' diyen İmamoğlu şunları kaydetti:

'Bizler vatandaşın iradesi ve talebi doğrultusunda halkçı, icraatçı bir siyaseti çok daha aktif bir biçimde ve güçlü bir şekilde insanlarımızın çıkarı doğrultusunda yapmaya devam edeceğiz. İktidarın da vatandaşın hukuk, demokrasi ve sosyal adalet talebini dikkate alıp gereğini yerine getirmesini elbette yürekten diliyorum. Milletimizin sandıkta ortaya koyduğu sağduyunun; hükümet için de yol gösterici olmasını ve artık vatandaşla inatlaşmaktan kesinlikle vazgeçmelerini diliyorum.'

İmamoğlu, seçim sonrası Van'da ve İstanbul'da yaşanan hukuksuz uygulamalara tepki göstererek 'Hukuk dışı uygulamalarla milletin iradesini yok saymak gayretlerine tanık oluyoruz. Bu bizi derinden üzüyor. Siyasi maksatlı yargı kararlarıyla demokrasiye, darbe vurulmak  istendiğini görüyoruz. Asla unutulmamalıdır ki milli iradenin üstünlüğü; cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temel değerlerden asla vazgeçmeyeceğimiz prensiplerden biridir. Seçim gecesi söylenenlerin tersine Van'da gereksiz bir gerilimle hak gasbı çabalarına girildiğini üzülerek gördük. Ne mutlu ki ne mutlu ki Yüksek Seçim Kurulu görevini yaptı. Teşekkür ederiz. Hukuk ve demokrasi dışı gidişata son vererek yanlıştan dönülmesini sağlamıştır. Ancak ülkenin pek çok seçim çevresinde olduğu gibi İstanbul'da da benzeri arayışlar devam ediyor' dedi.

İstanbul'da alınan yeniden sayım kararlarını 'çifte standart' olarak niteleyen İmamoğlu 'Bunların gözümüzden kaçtığını kimse düşünmesin. Aldığımız mazbatanın diğer hukuksuz uygulamaları gölgeleyeceğini kimse düşünmesin. Bizim mazbatamızın daha önünde duran şey, milletimizin her bireyine uygulanan, hele hele seçim sonrasında uygulanan hukuka dair, adil olmaya dair süreçlerdir. Her birisini tek tek takip ettiğimi ve bu hususta gereken her tepkiyi göstereceğimi herkes buradan bilsin ve duysun. Üzülerek görüyorum ki kumpaslarla millet iradesini gasp etme gayretleri ortaya konuyor ve devam ediyor' diye konuştu.

'İSTANBUL HALKININ İRADESİNİ GASP GİRİŞİMİ'

İmamoğlu, CHP'li adayların kazandığı Gaziosmanpaşa ve Beykoz'da oylar tekrar sayılırken, CHP'nin az farkla kaybettiği Fatih'te Arnavutköy'de yeniden sayın taleplerinin reddedilmesinin İstanbul halkının iradesini gasp etme girişimi olduğunu vurguladı. İmamoğlu 'çifte standarttan vazgeçin' çağrısı yaparak 'Anlıyoruz ki bazı kurullara bazı yerlerden, çevrelerden baskı geliyor. Bunları görüyorum' dedi.

TUZLA ÇIKIŞI: DERDİNİZ NE, ZAMANA MI İHTİYACINIZ VAR?

CHP'nin açık farkla kazandığı Tuzla'da belediye başkanı Ali Eren Bingöl'e mazbatasının verilmemesine çok sert tepki gösteren İmamoğlu 'Tuzla'da mazbatayı, benim genç yol arkadaşım ve başarılı olacağına çok inandığım Ali Eren Bingöl'e niçin ver-mi-yor-su-nuz? Derdiniz ne? Zamana mı ihtiyacınız var? Yüzde 11 farkla kazanmış adayımız, mazbatayı ne zaman alacak belli değil. Amacınız ne? Öğreniyoruz ki Tuzla Belediye Başkanı'nın görevi bitmişken seçimden sonra, hem de 2 Nisan günü 62 milyon liralık ihale yapıp birilerine veriyor. Çok ayıp. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. Hangi yetkiyle yapıyorsun.  İBB müfettişlerini hemen görevlendirdim. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın. Birebir, ucuna takip edeceğimi buradan söyleyeyim. Bakın bu belediye başkanlığı yapma çalıştığı başka işler de var. Çok acayip şeyler deniyor panikle. Yıllar önce kişiliğini analiz etmiştim ama kimseyi inandıramadım. Bilgiler geliyor. Bu sabık başkanla iş tutanlar varsa bu sürecin uzaması onlara da zarar verecek. Bu anlamda ben Tuzla yapısı içerisinde bulunan devletimizin memurlarına, orada görev yapan alın teri döken namuslu insanlara sesleniyorum. Ama Tuzla Belediyesi ama bir başka belediye ya da bir başka kurum. Bu devletin kurumlarında çalışan her devlet memuru bizim başımızın tacıdır. Her bürokratik görev yapan insan bizim başımızın tacıdır. Yeter ki görevini ahlaklı ve namuslu yapsın.'

'YAPTIĞINIZ ADALETSİZLİKLER İŞİNİZE YARAMIYOR'

Beykoz ve Gaziosmanpaşa'da tüm sandıkları yeniden sayım kararını da eleştiren İmamoğlu şunları söyledi:

'Telaşınız ne? Süreci uzattıkça uzatıyorsunuz. Bunu yapmayın. Haksızlık yapıyorsunuz. Ama haksızlığın ötesinde başka kötülüklere fırsat veriyorsunuz. Yaptığınız sadece sandıkları tekrar saydırma meselesi değil. Bunun bedeli daha ağır yerlere gidiyor. Yaptığınız adaletsizlikler işinize yaramıyor. Bu tür politikalar nedeniyle sadece ve sadece siz ve partiniz güç kaybetmiyor. Aynı zamanda ülkeye ve millete zarar veriyorsunuz. İçi boş gerekçelerle neler yaptınız, neler. Ben 3.5-4 ay önce eleman alımını durdurdum. Her yönetici arkadaşıma, bir günlük görevinizi teslim edecek şekilde hazırlığınızı yapın talimatını verdim. Bu gördüğünüz saray, bina, belediye binası, ben emanetçiyim. Millet sahibi. Millete hesap veren Ekrem İmamoğlu var. Bu anlayışı, sonuna kadar mücadeleyle herkesin zihnine kazıyacağız.'

'Bakın içi boş gerekçelerle bana açtığınız davalar, dönüp bakın işinize yaradı mı? İş yapmamızı engellemek için her gün icat ettiğiniz o bahaneler sizi veya partinizi büyüttü mü? Büyütmedi. Vazgeçin. Size bir faydası yok artık. Zamanı geri saramazsınız. Ülkenin meselelerine eğilin. Enflasyonla mücadele edin. Yoksullukla mücadele edin. Emeklilere ve onların dertlerine eğilin. Hukukun üstünlüğüne dönün. Buradan tüm kurumları kayıtsız şartsız milli iradeye saygılı, demokrasiye ve hukuka bağlı olmaya davet ediyorum. Saygıdeğer tüm yargıçları, tüm bürokratları kimden gelirse gelsin yanlışa, hukuk dışı kararlara sonuna kadar milletimiz adına direnmeye davet ediyorum. Hukukçular  ve bürokratlar kapı kulu değildir olamaz. Son 5 yılda temel atma törenlerimize devletin valisinin, kaymakamının, emniyet müdürünün veya her seviyeden bürokrasisinin katılmaya bile cesaret edemiyor olması bu ülkeye yakışıyor mu? Biz istiyoruz ki her kurum ve kademedeki devlet görevlileri, bürokratlar birbirleriyle görüşsünler, birbirleriyle çalışsınlar. Bırakın bu işi. Bu doğru bir iş değil. İnsanımızı insanımızdan uzaklaştırmayın. Hele hele devlet adına hizmet eden kamu bürokrasisini, siyasilerle uzaklaştırmayın.'

'İSTANBUL'UN MUHAFIZI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

İmamoğlu, hukuksuzluklara adaletsizliklere karşı bir nefer gibi çalışacağını söyleyen İmamoğlu 'Kendimizi şehrin sahibi asla değil tam olarak şehrimizin muhafızı olarak gördük. Muhafızı olmaya da devam edeceğiz. İstanbul'un tarihinin doğasının, maddi ve manevi zenginliklerin, rant uğruna talan edilmesine karşı muhafızlık görevimizi yerine getirdik. İstanbul'un adaletsiz, özgürlükten yoksun tek renkli, tek sesli bir şehir haline getirilmesi çabalarına karşı muhafızlık görevini yerine getirdik. Belki 2019'da kazandığımızda bizim geçici ve tesadüfen bu makama geldiğinizi düşünenler olmuştur. Ama 31 Mart 2024 akşamı tüm dünya gördü ki bizim anlayışımız ve bu anlayış kalıcıdır, kalıcı olmaya devam edecek. Partimiz sadece bu ülkenin kurucu partisi değil, aynı zamanda bugün itibariyle lider, sorumlulukları olan ve birinci partisidir. Bizim derdimiz geride bıraktığımız değil, önümüzdeki 25 yıldır. Biz İstanbul'u 2050 vizyonuyla yönettik ve yönetmeye devam edeceğiz.'

İmamoğlu, Gezi davasında tutuklanan Tayfun Kahraman'a da selam göndererek 'İstanbul aynı zamanda adaletin de şehri olacak. Başta yol arkadaşım Tayfun Kahraman olmak üzere son yıllarda adaletsizliğe uğramış ve haksız yere cezaevinde tutulan tüm yurttaşlarımızla dayanışma içinde olacağız. Yolumuzun, doğruluğuna bu yönde güvenimiz tamdır' dedi.

'OMUZLARIMIZA BÜYÜK SORUMLULUK YÜKLENDİ'

İmamoğlu, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğine vurgu yaparak 'Ekonomik kriz, kontrol edilemeyen enflasyon, yaygın ve derin yoksulluk kendini her geçen gün daha fazla hissettiriyor. Hükümet 2023 Mayıs seçimleri öncesi ne yazık ki ülkenin kaynaklarını seçimi kazanmak için harcamaktan geri durmadı. Bunun sayesinde seçime az bir farkla kazandılar. Ama ülkemize büyük bir kötülük yaptılar.2023 seçimlerine giderken vahşi seçim ekonomisi, Türkiye'nin belki de yıllarını çaldı. Pazar günü ise yurttaşlarımız 'bu sorumsuzluğa artık son verin' dedi. 'Ülkeyi doğru dürüst yönetin' dedi. Bu çöküşün sorumlusu olanlar,  ne kadar çaba gösterir onu zamanla göreceğiz. Bu anlamda İstanbul ve Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi'ni birinci parti haline getirerek bize yerel iktidarı teslim etti. Omuzumuza da çok büyük bir sorumluluk yükledi. Önümüzdeki 5 yıl boyunca ülke nüfusumuzun yüzde 70'e yakınını Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tarafından yönetileceği bilinciyle Türkiye ekonomisinin yüzde 85'inin  bizim şehirlerimizde var olduğu bilinciyle bugün Türkiye'de gerçekten önemli bir sorumluluğun üzerimizde olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Bu anlamda bizim iktidarımız yerelden ulusala doğru giderken hep beraber çok güçlü ve doğru işleri yerel yönetimlerde yapmak zorundayız.'

5 yıl boyunca yaşadıkları engellemelere, açılan davalara atıf yapan İmamoğlu, hükümete, vatandaşların sorunlarının çözümünde 'işbirliği ve adil rekabet 'önerisinde bulunarak 'birlikte çalışalım' dedi. İmamoğlu şöyle devam etti:
'Artık merkezi hükümettin engellemelerini ne ben ne halkımız kabul edemeyiz. İstanbul halkı; başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan önünde bekleyen onlarca dosyayı bir an önce imzalamasını ve belediyelerin önündeki engellemelerin aşılmasını bekliyor. Buradan sayın cumhurbaşkanına açık çağrıda bulunuyorum. Projesini tamamladığımız bütçesini bulduğumuz, ihaleye çıkmak üzere uzun zamandır sizden imza beklediğimiz Sefaköy-Beylikdüzü-TÜYAP raylı sistem hattına, metrobüs aracı alımı talebimize, Kömürcüoda atık tesisine bir an önce onay verin. Bu size puan kazandırır. Puan kaybettirmez. Hazine ve Maliye Bakanlığımızdan Ümraniye- Ataşehir- Göztepe, Çekmeköy- Sancaktepe-Sultanbeyli, Kaynarca- Pendik-Tuzla ve 34 tramvay aracıyla ilgili onaylarımızı vakit kaybetmeden vermesini bek-li-yo-ruz. Bu da size puan kazandırır. Onay verin ki projeleri hızla ihale edelim. Milletimizin cebine, milletimize hizmet edecek firmaların kasasına para girecek. Ülkemize dışarıdan çok uzun vadeli kaynaklar gelecek. Yapınca bunları ne oluyor? 16  milyonun hizmetine sunacağımız işler oluyor. Çok işimiz var. Bizi yavaşlatmayın. Bizi yavaşlatmaya çalışmayın. Görüyorsunuz yaramıyor. Biz yavaşlamıyoruz. Daha fazla hızlanıyoruz. Ters tepiyor. Biz bu engellemeleri görünce hizmet için daha da hırslanıyoruz. Anladık, bazen sadece seçimleri düşünüyorsunuz. Ama ben söyleyeyim. Biraz da kendinizi düşünün. Bu milletin gözünden iyice düşmek istemiyorsanız bizimle işbirliği yapın. O imzaları atın. Biz de işimize gücümüze bakalım. Açık ve net söyleyeyim. Milletimiz birbiriyle uyumlu çalışan siyasi partileri tarih boyunca onore etmiştir. Düşmanlık yapanları da tarih boyunca yargılamıştır. Bu anlamda bu huyunuzdan vazgeçin. Buradan açık ilan ediyorum. Ne zaman diler ve arzu ederseniz İstanbul'un geleceğini sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Recep Tayyip Erdoğan; sizinle konuşmaya hazır bir Ekrem İmamoğlu var. Onu da ileteyim buradan. Sonra diyorlar; 'randevu istedi mi istemedi?' İstiyorum bak, tekrar istiyorum. Yeni mazbatamı aldığım gün istiyorum, yineliyorum. Bakalım ne olacak? Sandalye kırık olmasın yeter.'

İmamoğlu, bu seçimin otoriter rejimler altında özgürlüğe, toplumsal barışa, kutuplaşmaya hasret kalmış halklar için de bir ilham kaynağı olduğunun altını çizerek 'Dünyada demokrasiler uzun süredir bir gerileme içerisinde. Demokrasi gerilerken otoriter yönetimler iktidara geliyorlar. İnsanlar 'acaba demokrasi tarihinin sonuna mı geldik' sorusunu soruyor. Ama 31 Mart 2024  Türkiye'deki demokratik erozyonun bittiği, demokrasinin tekrar şahlanmaya başladığı tarihtir.  Bugün artık demokrasinin kalbi dünyada nerede atıyor diye sorarlarsa ben söyleyeyim İstanbul'da atıyor. Otoriter rejimler altında mutsuz olan uluslar bugün gözlerini İstanbul'a çevirmişlerdir. Aynen 1920'lerin başında ezilen milletlerin gözlerini milli uyanışımıza çevirmeleri gibi. Bugün İstanbul dünya şehirlerinde yeniden demokrasi yolunda izlenen lider şehir olmuştur. Bir yandan batı demokrasilerinin ışığı olduk. Ama daha önemlisi muazzam tarihini, demokrasiyle tekrar taçlandırmıştır. Özgürlüğe ve eşitliğe hasret kalan Müslüman toplumlara da rehber olmuştur. İstanbul hep tarih değiştirir. Fatih Sultan Mehmet, 1453'te İstanbul'u fethettiğinde dünyayı bir çağdan diğerine sıçratmıştı. Hem de sadece bir şehri fethederek değil, aynı zamanda burada yaşayan insanların da gönlünü fethederek. 31 Mart 2024 seçimleri de dünyada demokrasinin tekrar güçlenerek sıçradığı, taze bir dönemin meşalesini yakmıştır.

İSTANBULLULARA ÇAĞRI: HERKESE SELAM VERİN

İmamoğlu konuşmasının sonunda İstanbullulara şu çağrıyı yaptı:

'Lütfen İstanbul'un sokaklarında ve meydanlarında gezerken, kahvelerinde otururken, pazarlarınızda alışverişinizi yaparken bu tarihi anla duygu ve şuurla bu muhteşem şehrimizi yaşayın. Ve herkese selam verin. Herkese gülümseyin. 'Birbirimizden ayrımız gayrımız' yok deyin. O, bu, şu, siyasi parti falan… Ekrem'e oy verdim-vermedim diye ayıran Ekrem'i seviyorum diyen biri varsa, bilin ki o Ekrem'i sevmiyor. Beni seven insan, 16 milyonuna eşit bakar kardeşim. Beni seven insan partilisiyle, partili olmaması arasında hiçbir fark gözetmeyen insandır. Birbirinize selam verin. Kapısını çalmadığınız komşunuz varsa bu akşam gidin kapısını çalın, iftardan sonra bir tabak sütlaç verin. İstanbul'un yeniden seçilmiş belediye başkanı olurken sadece demokratik anlamda değil, bu duygularla seçildiğimin farkındayım.'

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, son olarak 28 Mart günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019'da Beştepe'de ağırladığı büyükşehir belediye başkanları toplantısında kırık sandalye olayını anlatmıştı.

İmamoğlu, şunları söylemişti:

Sadece ilk seçildiğimizde fazla ısrarcı olunca 30 tane büyükşehir belediye başkanını davet etti? Ne tesadüfse 30 kişinin orada herkesin önünde ismi yazıyor, bana kırık sandalye denk geldi. Sonra da bana demez mi 'İsraf ediyorsun, sandalyeyi kırdın.' Dedim ki, 'Birincide değil ama ikincide daha sağlam oturuyorum, ondan' dedim.

HABER MERKEZİ

Bakmadan Geçme