İzmir Barosu beraat etti

Eski İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ve 10 yönetim kurulu üyesinin “dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla...

TAKİP ET

Eski İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ve 10 yönetim kurulu üyesinin 'dini değerleri alenen aşağılama' suçlamasıyla yargılandıkları davada ilk duruşmadan beraat kararı geldi.

Kararın ardından açıklamalarda bulunan Özkan Yücel, 'Söylediklerimizin haklı olduğuna, söylediklerimizin doğru olduğuna ve söylenmesi gerektiğine o kadar inanıyoruz ki bugün olsa yine aynını yaparız. Duruşmadan sonra Ali Erbaş'a haber verdim. 'Kötü bir haberim var sana' dedim. İzmir Barosu nefrete inat mücadele etmeye devam ediyor. Nefrete inat 'yaşasın hayat' demeye devam ediyor ve devam edecek. Siz ne yaparsanız yapın… Sonunda kazanan biz olacağız. Çünkü haklıyız' ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cuma hutbesinde özel hayata, farklı yaşam tercihlerine ve LGBTIQ+ bireylere yönelik ayrımcı söylemler kullanmıştı ve buna karşılık olarak İzmir Barosu'da resmi internet sitesinden bir açıklama gerçekleştirmişti. Söz konusu açıklama nedeniyle 'dini değerleri aşağılama suçu' işledikleri gerekçesiyle dönemin İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ve 10 yönetim kurulu üyesi hakkında dava açılmıştı. Bugün söz konusu olayın ilk duruşması İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi.

Mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Özkan Yücel ve 10 Yürütme Kurulu üyesinin ayrı ayrı beraatlerine karar verdi.

'YARGILANAMAZ'

Karardan sonra açıklama yapan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, 'Tam 3 yıl önce bugün bir Cuma hutbesinde diyanet İşleri Başkanı'nın yaptığı konuşma sebebiyle hemen ertesi günü 25 Nisan 2020 günü İzmir Barosunun o dönemde görevde bulunan meslektaşlarımız ve baskınımıza yapmış oldukları açıklama nedeniyle aklarında açılan kamu davası bugün görüldü ve arkadaşlarımız hakkında beraat kararı verildi. İzmir Barosunun geçmişten bugüne bütün açıklamaları, özellikle nefret diliyle ötekileştirilen ve dışlanan bireyler adına yapılan açıklamalara karşı gösterdiği direnç bugün de karşılığını buldu ve meslektaşlarımız beraat ettiler. Unutulmamalıdır ki düşünce, ifade özgürlüğü ve İzmir Barosu yargılanamaz' şeklinde konuştu.

'NEFRETE İNAT, YAŞASIN HAYAT'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise konuşmasında, '3 yıl önce bugün Diyanet İşleri Başkanının hutbesindeki nefret söylemine karşı İzmir Barosu o dönem ki başkanı ve yönetiminin yaptığı, hukuk sınırları içerisinde bir hak savunuculuğu rolündeki açıklama sebebiyle o günden itibaren başlayan ve üzerinde çok yoğun bir siyasi baskının olduğunu gördüğümüz soruşturma ve kovuşturma süreci bugün itibariyle beraatle sonuçlanmıştır. Beraat kararının gerekçesi de öyle delil yetersizliği falan değil, suçun unsurlarının oluşmadığı şeklinde net bir gerekçedir. Bu bizi tek başına mutlu edecek bir gelişme değil. Çünkü aslında burada, bu tür yargılamalarla yapılmak isteneninin sadece bu yargılamaya özgü mağduriyetler olmadığını çok iyi biliyoruz. Burada yapılmak istenen kamuoyuna gözdağı basına sivil topluma gözdağı vermekti amaç. Ancak bugünkü duruşmadan da edindiğim izlenim… Bu ülkede barolar olduğu müddetçe, özgür demokratik kitle örgütleri olduğu müddetçe bu tür baskılar bizi yıldıramaz. Biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğiz. Nefrete inat, yaşasın hayat' dedi.

'KAZANAN BİZ OLACAĞIZ'

Davada yargılananlardan biri olan Eski İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de, 'Başından beri şunu söyledik. Biz bu yargılamanın ve davanın hukuk işi olmadığına inanıyoruz. Siyasetten beslenen ve siyasetten kaynaklanan bir yargımaydı söz konusu olan. Şu ana kadar savunma yapmadık. Soruşturma evresinde suçlamaya ilişkin tek bir söz söylemedik. Bir sebebi vardı. Söylediklerimiz, o kadar insanca o kadar avukatça o kadar hukukça idi ki açıklamaya ihtiyacı yoktu. Bugün de mahkemede unu söyledik; bu belayı başımıza nasıl açtılarsa kararı sizi verin. Biz sizden karar falan istemiyoruz. Aslına bakarsanız bugünkü yargılama, yargılama faaliyetinin tersine döndüğü ve işlediği bir süreç oldu. İfade özgürlüğünü kullananlara, nefret söylemine karşı çıkmalara karşı açılmış dava, bu davayı açtırmak için çaba gösterenlerin yargılandığı bir davaya dönüştü. Adını daha önce koymuştuk. Bugün Türkiye'de faşizm koşullarında yaşıyoruz, yargı asla bağımsız hareket edemiyor. Cumhuriyet savcısının 'kovuşturmaya gerek yok' dediği dosyada Adalet Bakanı, 'Olsun, siz yine de bir dava açın' diyerek mahkemenin karşısında kadar gönderebiliyor dosyayı. O baskılar, 2'ye 1 oyla mahkemenin karşısına getiriyor avukatları. Topluma parmak sallıyorlar 'Avukatları yargılarsak sizi hayli hayli yargılarız' diye. Ama bugün bir kere daha gösterdi ki biz dik durdukça, pes etmedikçe başarılı olmalarının imkanı yok. Ceza verebilirlerdi, ne gam! Çünkü söylediklerimizin haklı olduğunu, söylediklerimizin doğru olduğuna ve söylenmesi gerektiğine o kadar inanıyoruz ki bugün olsa yine aynını yaparız. Duruşmadan sonra Ali Erbaş'a haber verdim. 'Kötü bir haberim var sana' dedim. İzmir Barosu nefrete inat mücadele etmeye devam ediyor. Nefrete inat 'yaşasın hayat' demeye devam ediyor ve devam edecek. Siz ne yaparsanız yapın… Sonunda kazanan biz olacağız. Çünkü haklıyız' ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi

(Y.K.)

Bakmadan Geçme