İzmir'in en önemli savunma hattıydı şimdi adını da yerini de bilen yok: İzmir Liman Kalesi

İzmir'in, tarihin tozlu raflarında kalan ve bugün pek çok İzmirli tarafından bile bilinmeyen bir kalesi: İzmir Liman Kalesi. Bugün neredeyse adını da yerini de bilen yok ama bir diğer adıyla Yeni İzmir Kalesi, kalıntıları ve eserleri ile hala İzmirlilerin hayatına dokunmaya devam ediyor. 

Gelin sizi yaklaşık 1000 yıl öncesinin İzmir'ine götürecek bir hikayeyle tanıştırayım. Evren Ünlü'nün İzmir Kültür ve Turizm Dergisi için hazırladığı makaleden bambaşka bir İzmir hikayesi yer alıyor. Ünlü'nün sadece Türk tarihi kaynaklarından değil, komşu ülke tarihlerini de karıştırarak hazırladığı hikaye eminim her İzmirliyi derinden etkileyecektir. İşte tarihi boyunca İzmir'i denizden gelen saldırılardan koruyan Liman Kalesinin, serüveni ve bugüne bıraktığı izler.

Kadifekale'nin gölgesinde kalmış, ancak bir zamanlar İzmir'in denizden gelebilecek tehlikelere karşı en önemli savunma hattını oluşturan bu kale, sadece şehrin güvenliği için değil, aynı zamanda İzmir'in ticaret hayatı için de kritik bir rol oynadı.
İzmir Liman Kalesi'nin hikâyesi, Büyük İskender döneminden sonra Smyrna olarak bilinen İzmir'in Bayraklı'dan bugünkü Kadifekale ve eteklerine taşınmasıyla başlıyor. Kale, Bizans İmparatorluğu döneminde, özellikle 12. yüzyılda, denizden gelen saldırılara karşı iç limanın güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edildi. Limanın ağzında yer alan bu kale, İzmir'in önemli ticaret merkezlerinden biri olarak korunmasını sağladı.

Kemeraltı'nın Kalbi: Liman Kalesi'nin İzleri

Kemeraltı Çarşısı'nı gezenler, belki de farkında olmadan bu kalenin izlerini takip ediyor. Çarşının yay biçiminde şekillenen yapısı, Roma dönemindeki iç limanın rıhtımına göre yerleştirilen İzmir'in antik yerleşim planının bir yansıması. Kemeraltı'nın sokakları, eski limanın şekline uygun olarak düzenlenmiş ve bu sokaklar boyunca inşa edilen beş cami—Şadırvanaltı, Kestanepazarı, Başdurak, Kemeraltı ve Hisar Camii—tarihin derin izlerini taşır.

Kale, 16. yüzyılda Osmanlı kaynaklarında “Kal'a-İzmir-i Cedid” yani “Yeni İzmir Kalesi” olarak adlandırılırken, zaman içinde “Liman Kalesi”, “Hisar” ve “Soğan Kalesi” gibi farklı isimlerle de anıldı. Kemeraltı Çarşısı'nın ve İzmir'in tarihi kimliğinin şekillenmesinde bu kalenin etkisi büyüktü.

İpek Yolu'nun Batı Ucunda Bir Kale

İzmir, İpek Yolu'nun batı ucunda önemli bir ticaret merkeziydi. Frenk tüccarlarının dükkanları ve kervansaraylar, iç limanın kıyısında bulunuyordu. Deve kervanlarıyla İzmir'e getirilen mallar bu hanlara indirilir, Ceneviz tüccarları aracılığıyla gemilere yüklenerek ihraç edilirdi. Limanın güvenliği, bu ticaretin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahipti ve Liman Kalesi bu güvenliği sağlıyordu.

Ancak, Bizans döneminde İzmir, Roma dönemindeki ihtişamını kaybetmişti. Kent, salgın hastalıklar, güvenlik sorunları ve azalan nüfus nedeniyle köhneleşmişti. Buna rağmen, kale ve çevresindeki iç liman, ticaretin devam etmesini sağladı.

Umur Bey ve Haçlı Seferleri

yüzyılda kale, Foçalı Ceneviz beyleri tarafından zaptedildi. Ancak İzmir'in asıl kaderi, Aydınoğulları Beyliği'nin kurucusu Mehmed Bey'in İzmir'i fethetmesiyle değişti. Umur Bey, İzmir'de tersaneler kurdu ve donanmasını güçlendirdi. Bu güçlenme, Batı Akdeniz'deki Latin güçlerini rahatsız etti ve 1344 yılında Papalık, Venedik, Ceneviz, Kıbrıs ve Rodos Şövalyeleri'nin birleşik Haçlı donanması İzmir'i kuşattı. Umur Bey, İzmir'in sahil kesimini kaybetti ve üst bölgelere çekildi.
Umur Bey, 1348'de İzmir sahilindeki kaleyi yeniden kuşattı ancak bu sırada hayatını kaybetti. İzmir'in sahil kesimi Latinlerin kontrolünde kalmaya devam etti ve kale St. Pierre (Aziz Petrus) Kalesi olarak anılmaya başlandı. Latinler, kaleyi tahkim ederek alınmaz bir kale haline getirdiler ve içine bir kilise inşa ettiler.

Timur'un İzmir Kuşatması ve Kalenin Yıkılışı

1402 yılında Osmanlılar ile Timur'un orduları arasındaki Ankara Savaşı'nın ardından, Timur İzmir'e yöneldi. Latinlerin elinde bulunan bu kaleyi ele geçirmek için denizi doldurma emri verdi ve 14 gün süren bir kuşatma sonunda kale düştü. Timur, kaleyi yıktı ve İzmir'i Aydınoğulları'na geri verdi. Bu yıkım, Liman Kalesi'nin tarih sahnesinden silinmesine neden oldu.

Fatih Sultan Mehmed Döneminde Yeniden İnşa

Fatih Sultan Mehmed döneminde, İzmir Limanı'nın güvencesi için kale yeniden inşa edildi. Evliya Çelebi, kalenin çevresinin 1280 adım olduğunu, içinde bir mescit ve 20 asker lojmanı bulunduğunu, burada bir kale kumandanı ile 80 erin görev yaptığını kaydeder. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında kale bakımsızlıktan harap hale geldi ve 1872'de yıkıldı.

Kalenin İsmi Yaşıyor

Bugün, İzmir Liman Kalesi'nin ismi Hisar Camii ve Hisarönü semti ile yaşamaya devam ediyor. Ayrıca, kalenin yıkıntıları arasında bulunan Latin şovalye armalı kabartmalı kapı taşları, şu an Konak Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
İzmir Liman Kalesi'nin tarihi, sadece bir kalenin hikâyesi değil, aynı zamanda İzmir'in stratejik ve ticari öneminin de bir yansımasıdır. Bu kadim yapının izleri, şehrin modern yapıları arasında hala yaşamaya devam ediyor.

Bakmadan Geçme