İZTO Başkanı'na göre enflasyonu yükselten hizmet enflasyonu 2025 asgari ücretine göre yön bulacak
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, enflasyon rakamlarının seyrinin belirsizliğine dikkat çekerek, asgari ücretin 2025 rakamının enflasyon mücadelesinde belirleyici olacağını açıkladı
İzmir Ticaret Odası'nın Ekim ayı meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, IMF'in geçtiğimiz hafta paylaştığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda daraltıcı adımlara rağmen resesyonun gündeme gelmediğine, ancak risklerin dünya ekonomisi üzerinde baskılayıcı bir etki oluşturabileceğine vurgu yapıldığını açıkladı. Para politikasındaki sıkılaştırmanın uzun sürmesi, jeopolitik gerilimler, finansal piyasalardaki kırılganlık, Çin'de durgunluğun daha da derinleşmesi ile korumacılığın yükselişinin global büyümeyi baskılayabilecek önemli unsurlar olarak yer aldığının belirtildiğini ifade eden Özgener, ‘'Yakın bölgemizdeki artan jeopolitik gerginlik ve savaş ortamını göz önüne alırsak, ülkemizin ekonomik olarak hem yapısal hem de kısa vadeli risklerini iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz'' dedi.
Yapısal alanda geçen seneden bu yana, vergi özelinde çalışmalar yapılıyor olmasının önem taşıdığı fikrinde olduklarını dile getiren Mahmut Özgener, ‘'Toplumda vergide adalet algısını güçlendirecek adımların hızlandırılması gerekiyor. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusundaki çalışmaların devamı sağlanırken, vergi politikasının gelirde adaleti desteklemesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Bir an önce hayata geçirmemiz önem arz eden bir başka yapısal reform alanı ise, iş gücü piyasası. Bu alandaki katılık uzun zamandır birçok uluslararası kurumun karşılaştırmalı raporlarında yansımasını buluyor. Yapısal hale gelen iş gücü mevzuatındaki katılığı ve kadın iş gücünün diğer ülkelere göre oldukça geri kalmış durumunu düzeltmeliyiz. Bütün yapısal reformlarda ve kısa vadeli politikalarda, maliye, para ve gelirler politikasında koordinasyonun sağlanması gereğine dikkat çekmek istiyorum. Hiçbir ekonomik karar, sadece doğrudan yarattığı fayda ve zarar ile ölçülemez. Bir kesime ya da kısa dönem ekonomiye sağlayacağı faydanın ötesinde, biraz önce de söz ettiğim gibi mutlaka uzun vadeli etki ve kapsayıcılık ilkesi üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini, ekonomimizdeki mevcut gelişmeleri de bu bakış açısıyla analiz etmenin uygun olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
Dünya ekonomisinin, enflasyonist politikalardan çıkarken hem gelişmiş ekonomiler hem de gelişmekte olan ülkelerde faiz indirimleri yaşandığını hatırlatan Özgener, şöyle devam etti; ‘'Türkiye'de ise tahminlerden daha kötü gelen Eylül ayı verileri sonrasında, faiz indirim süreci ile ilgili belirsizliklerin arttığını görüyoruz. Merkez Bankamızın en son Para Politika Kurulu notunda da enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizliğin son dönemdeki veri akışıyla arttığına dikkat çekiliyor. Enflasyonla ilgili belirsizlikler artarken, sanayi üretiminde yavaşlama olduğunu görüyoruz. PMI (İmalat sanayi yöneticilerinin beklentisi), pandemiden beri en sert daralmayı yaşadı. Yavaşlamanın bir kısmının yurt içi, bir kısmının ise yurt dışı taleple alakalı olabileceğini düşünüyoruz. Üretim yerine tüketici tarafında bu yavaşlamayı görmek istiyoruz ama enflasyon beklentilerini aşağı çekecek bir yavaşlamayı henüz tüketici tarafında gözlemleyemiyoruz. Eylül 2024 itibariyle çekirdek enflasyonun %2,96'ya geldiğini; Merkez Bankası'nın faiz indirim süreci için gerekli olduğunu vurguladığı %1,5'un altında olan kalemlerin ise sadece enerji, ekmek ve tahıllar olduğunu izliyoruz. Diğer hizmetler kaleminin ise Eylül 2024 itibariyle %4,28 olduğunu, hizmet sektörü fiyatlarının, mal fiyatlarına göre oldukça yüksek ve katı seyrettiğini gözlemliyoruz. Bu bağlamda, halihazırda katı olan ve enflasyonu yukarı çeken hizmet enflasyonun 2025 yılı asgari ücretine göre yön bulacağını öngörüyoruz.''