'Kadınlara daha çok fırsat sunulmalı'

GYİAD Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve Türkiye-Lüksemburg İş Konseyi'nin kurucu başkanı Pınar Eczacıbaşı, eğitimlerinden de bahsederek iş dünyasında kadının rolüne ışık tuttu ve 8 Mart dileklerini paylaştı

Kendinizden bahseder misiniz?
Babam ve ailesi İzmir, ben İstanbul doğumluyum. Işık Lisesinden mezun olduğum sene, aile büyüklerini örnek alarak, kimya ve popüler olan işletme dallarında eğitim görmek konusunda kararsızdım. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü kazanmama rağmen, Amerika'da hem kimya hem ekonomi dalında lisans eğitimimi sürdürdüm. Boğaziçi Üniversitesi Finans dalında yüksek ihtisas yaptım. Bu iki üniversite eğitimim arasında Eczacıbaşı İlaç'ta Kalite Kontrol Laboratuvarı ve İlaç Pazarlama bölümlerinde çalıştım. Yüksek lisans eğitimimi tamamladığımda, mücadeleci yapımla, kendi ayaklarım üzerinde durmak ve yolumu çizmek istedim. Bunun için aile dışında iş aradım. Türkiye'ye yeni giriş yapmış önemli birkaç Amerikan bankası vardı, iki tanesinden teklif aldım ve bugün birleşmeler neticesinde JP Morgan olan, Manufacturers' Hanover Trust'ta işe başladım. Uzun profesyonel iş hayatından sonra şimdi kendi finansal yönetim ve danışmanlık şirketim var. Avrupa Yatırım Fonu bünyesinde kurulu bir fonun yatırım komitesi üyesiyim.

Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?
Çok detaycıyım. 'Şeytan, ayrıntılarda gizlidir' sözüne inanırım, yüzeysel, yarım ve özensiz işe tahammülüm yok. Yaptığım ne ise en iyisini yapmayı isterim. Kolay pes etmem, başarı kadar başarısızlık da hayatın parçası ama yılmamak ve istediğin yere doğru koşmayı bırakmamak önemli. Bu yüzden hemen havlu atanları tasvip etmem. Yalana, kandırmaya tahammülüm yok. İnsanız, hepimizin kusuru olur ama dürüst ve güvenilir insanları seviyorum. Disiplin, iş hayatında olmazsa olmaz, işine saygı duymayan, başarılı olamaz.

Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İş hayatına yeni atılanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Kadın çalışan sayısı artmasına rağmen cinsiyetçi ayrımlar nedeniyle olması gereken düzeyde değil. En eğitimli kadınların bile, sektörlerinde tepe noktaya ulaşanlarının sayısı çok az. Bu, yurt dışında da böyle. İş hayatına yeni atılan kadınlara tavsiyem hayal kursunlar, hayallerinin peşinden koşsunlar. Para veya destek yoksa da yola çıksınlar. Fikir çok önemli. İyi fikir her zaman para ve destek getirir, su yolunu bulur. İşe dönüşebilecek fikirler üretsinler ve masaya koysunlar. Her fikir değerli ancak, o gün için iş fikrine dönüşemeyebilir. Bunu fikri masaya koyarak anlayacaklar. Cesaret çok önemli. Kalplerinin, ideallerinin peşinden gitsinler. Girişimciliğin kendi içinde eğitimleri var. Girişimci demek başarı odaklı olabilmek, risk alabilmek, cesaretli olabilmek, kendimizi ve etrafımızı harekete geçirebilmek demek. Türkiye'de girişimcilikle ilgili ciddi çalışmalar var. GYİAD olarak KOSGEB destekli eğitim programları ile genç girişimcilerimize destek olduk. Üniversitelerde girişimcilik yarışmaları yaptık. Girişimcilik kültürü aşılamak için GYİAD Akademiyi kurduk, gönüllü dersler verdik. Anadolu'da üniversitelere gittik. STK'larla çalışmak önemli.

Çağdaş kadını tanımlar mısınız? Hangi özelliklere sahip olmalı?
Kendi ayakları üzerinde durabilmeli, hür iradesini kullanarak yaşamına tercihleri ile devam edebilmeli, kendisine biçilen toplumsal rollerin dışında birey olarak var olmalı. Kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesinin en önemli yollarından biri de ekonomik özgürlük. Ancak o zaman çağdaşlıktan söz edebiliriz. Türkiye'de kadının bulunduğu yer içler acısı. Kız çocuklarının iyi eğitim alması şart. Bu konuda büyük seferberlik olması lazım. Bu haksızlığa dur demenin en güzel yolu kendi ayakları üzerinde durabilmek, kendi geçimini sağlayabileceği ortamı yaratmak. Kadın girişimciliği konusunda çok çaba göstermek lazım. Hem finans kurumlarımız mikro kredi dediğimiz yöntemlerle hem sivil toplum kuruluşlarımız kadın hakları konusunda hem KOSGEB gibi kurumlarımız eğitim konusunda seferberlik başlatmalı. Başkasını değiştiremesek de kendimizi değiştireceğiz. Biz değişince diğerleri değişecek.

Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor?
Türkiye'de iş gücüne katılan kadın sayısı çok yetersiz. Eğitim yetersizliği, kadınları vasıfsız konuma sokuyor. Bu kadınlarımıza hangi yaşta olursa olsun, beceri kazandıracak eğitimleri vermek önemli. Eğitimli kesim ise erkek çalışanlarla her zaman bir tutulmuyor. Cinsiyet önem kazanabiliyor. Finans sektörü, kadın çalışanın yoğun olduğu sektör. Ben erkeklerle çalışmayı sevdim ve iyi anlaştım. Ancak, kadın çalışanı yoğun sektörde bile, tepe noktaya ulaşabilmiş kadın sayısı çok az. Yurt dışında da böyle. Birçok üst düzey toplantıya tek kadın olarak katılmışlığım var. Bir noktadan sonra cinsiyet değil, akıl, iş yapabilme kabiliyeti, olaylara bakış ve vizyonerlik ile oradasınız.

İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Aktif bir sosyal hayatım var. Bazen de iş ve sosyal hayat iç içe geçiyor ama kendime de boş zaman yaratmaya ve dinlenmeye dikkat ediyorum, verimli olabilmek için bu gerekli. Elektronik her türlü ortamdan uzak kalmak, kendimi rahatlatabildiğim hobilerle uğraşmak oldukça dinlendirici. Spor yapıyorum, seyahat ediyorum, yoga yapıyorum, kitap okuyorum. Sadece durmak, düşünmek, denizin sesini dinlemek, bu koşuşturmacanın dışına çıkmak dinlendiriyor. Ben çalışırken de dinleniyorum. İnsan üretirken, yeni bir şeyler ortaya koyarken de dinlenebiliyor.

Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?
Çalışmak, üretmek insana öz güven, disiplin ve verimli bir yaşam tarzını sağlıyor. Çalışmak yaratıcılığı da besliyor. Kendi ayaklarınız üzerinde durmak, size her koşulda dayanıklı ve becerikli olmayı öğretiyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor?
Kadınlar Günü'müzü her gün kutlamalıyız, bir güne özel olmamalı. Kadınlara yılda bir gün yerine her gün aynı ilgi ve saygı gösterilse. Yine de farkındalık oluşturmak, sorunları anlatabilmek için hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum.

Bakmadan Geçme