Konut fiyatları yükseliyor, arsa satışları artıyor
Yükselen konut fiyatları yüzünden ev almak isteyenler farklı yollar arıyor. Kendi arazisinde, evini inşa etmeyi amaçlayanlar yüzünden arsa satışları artıyor. Konut fiyatlarında oluşan maliyet ve fiyat baskısı, arsalardaki konutların nasıl ve hangi şartlarda yapıldığı sorununu da ortaya çıkartıyor
Arazi satışlarında artış, konut satışlarında durağan tablo var. Nedenlerinin başında artan inşaat maliyetleri nedeni paralelinde oluşan yüksek konut fiyatları geliyor. Ev alma hayali kuranlar kendi arazisinde, yapısını inşa etmeyi amaçlarken, inşa edilecek yapıların denetlenmesi büyük önem taşıyor. İstanbul'da niteliksiz yapı stoğu olan, düzeltilmesi gereken ortalama 3,8 milyon yapı bulunuyor. Hızlı nüfus artışının etkisiyle nitelikli konutlara ihtiyaç artıyor. Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde olduğu düşünülünce yapılarımızın deprem dirençli ve sürdürülebilir olması bir gerçek. Avrasya-Arap-Afrika levhasındaki Türkiye, Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatlarıyla deprem kuşağında. Uzmanlara göre, nüfusun yüzde 60'a yakını, faal ve zarar verebilen deprem alanları üzerinde yerleşik.
Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Yapıların taşıyıcı sistemleri insan inisiyatifinden arındırılarak inşa edilmeli. Binanın fonksiyonelliği, görünümü, formu elbette önemli ama en önemli parametre depreme dirençli olması. Gelişmiş ülkelerdeki yapıların taşıyıcı sistemleri çelik sistemlerle inşa ediliyor. Bir an önce bu sistemlerle ilgili endüstrileri kurmalıyız. Hammadde ve insan kaynağı sorunumuz yok. Birçok sektör endüstriyel devrim yapabildi, inşaat sektöründe yapıldığını söyleyemeyiz. Yıkılmayacak binalar yapmak zorundayız. Çelik, bu konuda kendini defalarca kanıtlamış bir malzeme. Amerika ve İngiltere'de yapıların yüzde 50'si, Almanya ve Fransa'da yüzde 30'u, İran'da yüzde 50'sinden fazlası çelik taşıyıcı sistemle inşa ediliyor. Ülkemizde toplam yapı stoğumuzun yüzde 1'i bile çelik yapılardan oluşmuyor” diye konuştu.
2024 2. çeyrek yapı izin istatistiklerine göre yapı ruhsatı verilen bina sayısının yüzde 22.7 azaldığını belirten Melih Şimşek, “Bunun nedenleri arasında ekonomik şartlar, konut ve proje finansmanı ile yüksek maliyetler sayılabilir. 10 sene önce 1 milyon adet konut üretirken bugün yılda ortalama 500-600 bin adet konut üretebiliyoruz. İzin belgeleri 5 yıl geçerli ve ilk iki yıl binanın temeli atıldığında bu belge geçerliliğini koruyor. Önümüzdeki yıllara ait güven ortamının oluşmadığı ve sektörün hazırlığını kısmen yaptığı söylenebilir. Ekonomik şartların daha iyi olduğu dönemlerde yapılan inşaatların kalitesinden bile şüphe duyuyoruz. Bunun sonuçlarını depremlerde gördük. Bugün, yüksek maliyet baskısı altında üretilen konutlara ne kadar güvenilebileceği de ciddi bir soru işareti” dedi.
Çelik sistemlerin Türk gayrimenkul sektörünce tüm yönleriyle ele alınıp kullanılmaya başlanması gerektiğini belirten Şimşek, şöyle konuştu; “Faizler düşünce arzın artabileceğini, alınmış ruhsatların hayata geçebileceğini ümit ediyorum. Çelik yapıların tercih edilmesi için kamunun teşvik paketleri hazırlaması gerekir. Ülke olarak endüstriyel bir akla geçersek, kısa bir sürede ekonomiye büyük katkı sunan yeni endüstriye geçeceğiz. İnşaatı ihraç edebilen know-how'a kavuşacağız. Yapmamız gereken geleneksel yaklaşım yerine endüstriyel strateji belirlemek. Altyapı olarak inşaatı çok iyi bilen, seven bir ülke olduğumuz için çok kısa süre içinde bu dönüşümü gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum.”
Çelik yapılar, geleneksel yapılara göre, 7 -10 kat hafif ve deprem kuvvetine daha az maruz kalıyorlar. Çelik taşıyıcılı yapılar, endüstriyel ortamda yüzde 100 denetimle üretildiklerinden insan hatalarına karşı daha güvenilir. Fabrikalarda, iklim koşullarından bağımsız üretildiklerinden 2-3 kat daha hızlı inşa edilebiliyor. Yapı tamamlanma süresi geleneksel yapılara göre yüzde 50 daha az zaman alıyor. Enerji tasarruflu yapılar inşa etmek daha mümkün ve ekonomik. Çelik ve geleneksel yapıların maliyetleri kâğıt üstünde aynı olsa da çelik yapılar, zaman ve kazanılan alandan dolayı daha ekonomik oluyor. Tekrarlı projelerde tasarruf çok daha artıyor.