Lösemili Çocuklar Haftası: Erken teşhisle hayat kurtarılıyor!

Her yıl 2-8 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Lösemili Çocuklar Haftası, hastalık hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Çocukluk çağında görülen kanser türleri arasında en yaygın olanı lösemi. Her yıl 2-8 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Lösemili Çocuklar Haftası, bu hastalıkla ilgili farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve bilgilendirme çalışmalarına sahne oluyor. Lösemi, kan hücrelerinin normal gelişimini engelleyerek çocukların hayatını ciddi şekilde tehdit ederken, erken teşhis tedavi sürecinde büyük bir fark yaratıyor.

LÖSEMİ NEDİR?

Lösemi, kemik iliğindeki kan hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu meydana gelen bir kanser türüdür. Bu anormal hücreler, sağlıklı alyuvar, akyuvar ve trombositlerin üretimini engeller, vücudu enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakır ve kanamalarla sonuçlanabilir.

ÇOCUKLARDA AKUT LÖSEMİ DAHA YAYGIN

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Koç, lösemiye dair önemli bilgiler paylaştı. Prof. Dr. Koç, çocuklarda daha çok akut lösemi görüldüğünü belirtti. Akut lösemilerin, tüm çocukluk çağı lösemilerinin yaklaşık %97'sini oluşturduğunu, geriye kalan kısmın ise kronik lösemiler olduğunu söyledi. Akut lösemilerin büyük bir kısmı akut lenfoblastik lösemi (ALL) türünden olurken, daha az yaygın olan tür ise akut myeloid lösemi (AML) olarak biliniyor.

LÖSEMİ NEDİR?

Lösemi, genellikle ani başlangıç gösterir ve ilk belirtiler çoğu zaman diğer hastalıklarda da görülebilecek şikayetlerdir. İştahsızlık, halsizlik ve huzursuzluk ilk başta dikkat edilmesi gereken belirtiler arasında yer alır. Ancak daha ciddi belirtiler arasında şunlar yer alır:

  • Solukluk, halsizlik, çabuk yorulma ve hareketle artan nefes darlığı,

  • Ciltte morluklar, yaygın döküntüler ve kanamalar,
  • Yüksek ateş, tekrarlayan bademcik iltihabı ve zatürre gibi enfeksiyonlar,
  • Kemik ve eklem ağrıları, baş ağrısı, bulantı ve kusma.

Prof. Dr. Koç, lösemi belirtilerinin bazen başka hastalıklarla karışabileceğine dikkat çekerek, özellikle geç dönemde baş ağrısı, kemik ağrıları ve diş etlerinde şişlik gibi şikayetlerin de görülebildiğini söyledi.

LÖSEMİ KALITSALMIDIR

Lösemi, çoğunlukla kalıtsal bir hastalık değildir. Ancak, Down sendromu, kalıtsal kemik iliği yetersizlikleri veya doğuştan bağışıklık eksikliği gibi hastalıkları olan çocuklarda, lösemi riski artmaktadır. Ayrıca lösemili bir kardeşi olan çocuklar da daha yüksek risk altındadır.

ERKEN TEŞİS VE TEDAVİ SÜRECİ

Erken teşhis, lösemi tedavisinde başarı şansını önemli ölçüde artırıyor. Prof. Dr. Koç, hastalığın erken evresinde lösemi hücrelerinin sayısının düşük olduğu ve başka dokulara yayılmanın olmadığı dönemlerde yapılan müdahalenin tedavi başarısını artırdığına dikkat çekiyor. Tedavi süreci genellikle kemoterapi ile başlar. Bu tedavi, hastalığın türüne, yaşa, lösemi hücrelerinin genetik yapısına ve kandaki lösemi hücresi sayısına göre değişir. Ayrıca, bazı vakalarda radyoterapiveya kemik iliği (kök hücre) nakli de uygulanabilir.

AİLELERE ÖNEMLİ UYARILAR

Lösemi tedavisi yalnızca çocuklar için değil, aileleri için de zor bir süreçtir. Prof. Dr. Koç, ailelerin bu süreçte enfeksiyonlardan korunma noktasında çok dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. El hijyeni, besinlerin iyi pişirilmesive kişisel bakım gibi önlemler, enfeksiyonları engellemek için oldukça önemlidir. Ayrıca, hasta ziyaretlerinde grip veya nezle gibi bulaşıcı hastalıkları taşıyan kişilerin ziyaret etmemesi gerektiği de hatırlatılmaktadır.

Lösemi tedavisinde, özellikle kemoterapi sonrası beslenme önemli bir konu. Çünkü hastalığın etkisi ve kullanılan ilaçların yan etkileri nedeniyle çocuklarda bulantı, kusma ve ağız yaraları gibi sorunlar yaşanabilir. Yetersiz beslenme ise bağışıklık sistemini zayıflatarak tedavi sürecini daha da zorlaştırabilir. Bu nedenle ailelerin, çocuklarının yeterli ve dengeli beslenmelerini sağlamaları kritik öneme sahiptir.

KAN BAĞIŞININ ÖNEMİ

Tedavi sürecinde kan ve kan ürünlerine ihtiyaç duyulabilir. Prof. Dr. Koç, bu bağlamda Kızılay Kan Merkezleri'ninönemli bir destek sağladığını belirtti. Ancak trombosit ihtiyacı olduğunda, akraba olmayan kan bağışçılarından da yardım istenebileceğini vurguladı. Ailelerin, gerektiğinde kan bağışı yapabilecek sağlıklı kişilerle iletişimde olmaları öneriliyor.

Bakmadan Geçme