'Maaş 30, devlet alacağı 44 puan artıyorsa sorun var demektir'

Toplumda en büyük sorunun gelir dağılımı adaletsizliği olduğunu söyleyen İzmir SMMMO Başkanı Mehmet Kuzu, gelirde adalet sağlanırsa, vatandaşın devlete olan sorumluluğunu daha rahat yerine getirebileceğini açıkladı

Türkiye'de son dönemde enflasyon, asgari ücret, emekli maaşları ve yeniden değerleme oranlarına bakıldığında farklı oranlar görüldüğünü söyleyen İzmir Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı Mehmet Kuzu, bunun toplumda adaletsizlik duygusu yarattığını vurguladı. Toplum olarak gelir dağılımındaki adaletsizlikten olumsuz etkilendiğimizi açıklayan Mehmet Kuzu, rakamların gerçekliğinin de sorgulanır hale geldiğini ifade etti.

Yeniden değerleme oranının 2025'de yüzde 43,93 oranında uygulandığını hatırlatan İzmir SMMMO Başkanı Kuzu, 'Taşıt vergilerinden tutun bir çok devletin tahsil ettiği tüm harç ve cezalarda bu oran dikkate alınıyor. Asgari ücret ve emekli maaşlarında uygulanan zamlar belli. SGK emeklisi yüzde 15,75, memur ve memur emeklisi 11,54 oranında zam aldı. Kira artışında TÜİK'inTÜFE oranına göre farklı bir endeks uygulanıyor. Geldiğimiz noktada toplumda ekonomik olarak büyük sıkıntı var. Bu sıkıntıyla ilgili yetkililerin standart oluşturması gerekiyor. Gelir adaletsizliği, işsizlik, refahın eşit dağılmaması nedeniyle toplumsal huzursuzluk olması normal. Bu bir formül değil, buluş değil, bu bir gerçek. Toplumda refahın eşit dağıtılması gerekiyor ki huzur olsun. Üreten, kazanan bir toplum olur. Bu konuda ülkemiz ve toplumumuz ileri ülkeler seviyesine gelir. Bunun için de yöneticilerin toplumsal adaleti dağıtırken, eşit davranması gerektiğini düşünüyorum' dedi.

Maliye Bakanlığı'nın kuma alacakları için yapay zekayı kullandığını anlatan Kuzu, 'Yapay zeka kullanarak ödenmeyen vergilerle ilgili kısa sürede haciz işlemi başlatabiliyor. En azından çok kısa sürede banka hesaplarına, gayrimenkul, taşıt gibi varlıklara el koyuyor, yakalama kararı çıkarabiliyor. Bu da toplumda sorun yaratıyor. Vatandaşın devlete karşı sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Bunu getirirken, gelir dağılımının da adaletli hale gelmesi gerekiyor. Bugün bir asgari ücretli yüzde 30 zam alırken, yeniden değerleme oranlarıyla devlete ödemelerinde yüzde 43,93 zamlı tarife ödüyorsa burada sıkıntı var demektir. Bu da mağduriyet yaratıyor. Bu mağduriyetler giderilmeli. Yöneticiler sokağın nabzını tutarak düzeltmeli diye düşünüyorum ve buna inanmak istiyorum. EYT çıkardılar, bunu seçim kazanmak için yaptılarsa doğru değil. EYT birçok vatandaşa ek gelir sağlamak ve refah arttırmak için çıkarıldıysa tamam. Ancak gelinen noktada emekli cenneti olduk. Ama emeklilerimiz bırakın tatili, pazara bile gitmekte zorluk çekiyor. Eskiden emekli olduktan sonra çalışmazdı, bugün emekli olanlar gelirini arttırmak amaçlı iş arayışları var. Kaçak ya da mülteci yaşayanlara göre vatandaşlarımız daha fazla haklara sahip, buna göre düşünülmeli' diye konuştu.

'Maliye Bakanlığı yönünden bakılınca, mükellefler kazanıyorsa hazineye gelir demektir' diyen Mehmet Kuzu, ticaret hayatında kazançla ilgili büyük sıkıntı yaşandığını belirterek, şöyle devam etti; 'Vergi mükelleflerinin yaptığı işler kar amacıyla kurulur. Kar edemiyorsa kapanır. Kümesteki tavuktan, ahırdaki inekten sürekli verim almak için yani vergi mükelleflerinin düzenli vergi ödeyebilmesi için sürekliliğini sağlamak gerekir. Bu yüzden çok dikkatli politikalar yürütülmeli. İflaslarda ve konkordato ilanlarında artı var. Pandemi döneminde pik noktasındaydı. Bazen firmalar borçlarını vadelere yaymak adına bu müesseseleri kullanılabiliyor. Bugün ekonomi politikalarında sorunlar var. Öncelikle gerçekçi kur uygulanmıyor. Bu yüzden yüksek maliyetli alınan ürünler gerçek değerinde olmayan kur yüzünden zararına satılıyor. Yatırım araçlarında denge iyi korunmalı.'

HAZİNE GELİRİ İÇİN YASA VAR HARCAMA HESABI İÇİN YASA YOK

Devletin borçlanması açısından bakıldığında hazinenin geliri ile ilgili yasalar çıkarıldığını hatırlatan Kuzu, 'Ama harcamaları düzenleyen, harcamalarla ilgili hesap verilmesini sağlayan yasalar yok. Kimse harcadığı paranın hesabını vermiyor. Devlet şirket değil ama hizmet üretiyor. Biz bunun karşılığı vergi ödüyoruz. Devlet kar amacı gütmez. Devleti yönetenler halkın huzuru, rahatı ve refahı için gerekli yatırımları yapmak ve süreklilik sağlamakla yükümlü. Ekonomik politikalar gerçekçi yapılmalı. Mali tablolar ve bütçeleri yaparken, hangi kalemlere ne kadar kaynak aktarılacak, neye ağırlık verilecek çok iyi planlanmalı. Her yük vatandaşa yüklenemez. Toplumun huzuru, ahlakı adına denge bozulmamalı. Mali müşavirler olarak kayıtdışılığı savunamayız. Gelinen noktada bazı dış yatırımcılar ülkeden gitmek isteyecek. Vergi yükü anlamında bakıldığında global dünyada insanlar müteşebbisler daha uygun koşulları arayacak. O ülkelere kayacak. Buradaki yatırımlarını satıp, daha büyük avantajlar sunan ülkelere gidiyor. O yüzden bakanlık ve hükümetin sağlıklı politikalar geliştirmesi gerekiyor' dedi.

Özel Haber

Bakmadan Geçme