Onlar Bize Emanet
Dünyanın her yerinde kentleşmenin de etkisiyle hayvanlar, şehir hayatımızın bir parçası haline geldi. Ancak evcilleşerek insanlarla...
Dünyanın her yerinde kentleşmenin de etkisiyle hayvanlar, şehir hayatımızın bir parçası haline geldi. Ancak evcilleşerek insanlarla beraber şehir hayatına adapte olmaya çalışan minik dostlarımız, yaşamlarını sürdürürken çok sayıda zorlukla karşılaşabiliyor. Sokaklarda yaşayan hayvanların durumuna dikkat çekmek ve yaşadıkları zorlu koşulların düzeltilmesine yönelik toplumda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl, 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü olarak anılıyor.
Sokak hayvanlarının yaşam koşulları çok çetindir. Kışın soğuğa, yazın sıcağa, zaman zaman açlığa, susuzluğa ve hastalıklara katlanmak zorundadırlar. Bunlara ek olarak bazı insanların kötü muamelesine de maruz kalırlar. Sahipsiz ve yardıma muhtaç hayvanların sağlığını ve refahını sağlamak aslında uygar toplumların sorumluluğudur. Bu nedenle her yıl 4 Nisan günü birçok ülkede çeşitli sivil toplum kuruluşları ve duyarlı bireyler, sokak hayvanlarıyla ilgili organizasyonlar ve çeşitli etkinlikler düzenliyor.
4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü'nde onlara nasıl yardımcı olabileceğimizi sorduğumuz Ege Fikir Ortaklığı Derneği (EFODER) Başkanı İlknur Şenay Yıldız, 'Öncelikle çocuklarımızı eğitmemiz gerekiyor. Eğitim okullarda verilebilir, çocuklara hayvan sevgisi kazandırılabilir. Daha sonra halkı bilinçlendirmek için broşürler dağıtılabilir. 5199 sayılı hayvanları koruma yasasından haberi olmayan muhtarlarla toplantılar yapılıp, onların da bilinçlendirilmesi sağlanıp, destekler alınması gerekir. Maddi imknı olmayan insanlara mama yardımında bulunularak çevrelerinde olan hayvanların beslenmesi sağlanabilir' dedi.
'BARINAKLAR HAPİS HAYATIDIR'
Maalesef ülkemizde sokak hayvanlarının durumu pek iç açıcı değil diyen Yıldız, 'Bazı kültürlü yerler hariç özellikle uzak, varoş bölgeler, ormanlık alanlar, mezarlıklar gibi yerlerde hayvanların durumları çok kötü. Halkın çoğu da hayvan istemiyor. Belediyelerin iyi çalışmaması sonucunda da, kısırlaştırmalar hızlı bir şekilde yapılamayınca sokak hayvanları sayıları artıyor. Bizim gibi gönüllüler sayesinde imknlar dhilinde kısırlaştırmalar hızlandırıldı ama yeterli değil. Hayvanların barınaklara toplatılması çözüm değil. Şu anki barınaklarda yüzlerce hayvana bakamazlarken, on binlerce hayvana bakmaları hiç mümkün değil. Bu bir hapis hayatıdır. İnsanlarla birlikte yaşamaya alışmış olan bu canlılar, bu özgürlüklerinden mahrum edilirler. Zaten kendiliğinden hastalanıp ölüyorlar, bir de barınak şartlarının çok kötü olması, açlıktan, hastalıktan ölmelerine neden oluyor. Bunun dışında güçlü hayvanlar güçsüzleri de öldürebiliyor. Açlıktan birbirlerini yiyebiliyorlar. Barınak yerine özgür alanlar yapılmalı ama sayıları belli bir miktarda tutulmalı. Çünkü bu hayvanlarda çeteleşmeler oluşmakta, alan sahiplenip birbirlerine saldırmaktalar. Buna dikkat etmek gerekiyor' diye vurguladı.
'5199 SAYILI YASAYA GÖRE SOKAKLAR ONLARIN'
Sokakta yaşayan sokak hayvanlarının haklarını da yanıtlayan EFODER Başkanı Yıldız, '2004'te çıkarılan 5199 sayılı yasaya göre sokaklar ve kaldırımlar onların yaşam alanıdır. Beslenmelerine ve orada yaşamalarına engel olmak suçtur. Onlar da bir candır ve onların da yaşam hakkı vardır. Ama gelip şehre yerleşenler, şehirdeki ağaçlık alanları, tarlaları, bayırları yok edenler, beton binalar yapanlar buralara yerleştikten sonra oranın sahipleri olan bu hayvanları istememektedir. Bu canlar kendi istekleri ile dünyaya köpek olarak gelmeyi kedi olarak gelmeyi seçmemişlerdir. Bizler de olduğu gibi her doğan canlının yaşam hakkı vardır. Kimse nerede, nasıl doğacağına, ne olarak doğacağına, insan, hayvan, bitki ne olacağına, hangi dilde, hangi memlekette, hangi dinde olacağına karar veremez. Bu yüzden biz insanlar olarak, bizlerden daha güçsüz durumda olan, yaşam için mücadele eden her canlıya yardım etmeliyiz. Bu bir insanlık ve vatandaşlık görevimizdir.
Yasada da belirtildiği gibi sokaklarda yaşayan bu canlıların toplanması, bulunduğu yerden alınıp başka yere atılması, götürülmesi, zarar verilmesi, öldürülmesi yasaktır. Ne yazık ki cezalarımız pek caydırıcı değildir. Hayvanların bulunduğu il ilçe neresi ise o belediyenin veterinerlikleri sokak hayvanlarını alır kısırlaştırır. Belli bir süre tedaviden sonra aşılarını da yapıp, küpe takarak hayvanları alındıkları yere bırakmak zorundadır' diye ifade etti.
'KISIRLAŞTIR, AŞILA, ALDIĞIN YERE BIRAK, YAŞAT'
Ne yazık ki insan nüfusu arttıkça hayvanların yaşam alanları da daralmakta diyen Yıldız, 'Önceden söylediğimiz gibi belediyelerin yeterli hızda kısırlaştırma yapmamalarından dolayı hayvanların nüfusu artmakta. Hayvan hakları yasası ne yazık ki şu anda yetersiz olduğu gibi yasalar da uygulanmamaktadır. Uygulayan belediyeler çok azdır. Nasıl bir yasa olmalı dersek, birincisi kısırlaştırılmayan hayvanların bağlı olduğu belediyelere denetim ve cezaların gelmesi gerekmektedir. Belli yerlerde beslenme ve su odaklarının bulunması gerekmektedir.
Bunları yapmayan belediyelerin cezalandırılması şarttır. Yasada her türlü hayvan üretiminin, satılmasının ve ithal edilmesinin kesinlikle yasaklanması gerekmektedir. Üretim yapanlara ve satanlara cezaların çok ağır olması lazım. Cezaların caydırıcı olmaması üretime devam etmelerine ve satıldıktan sonra o hayvanların ormanlara atılmasına neden olmaktadır. Bunda maddi nedenler en büyük etken. Küçükken aldıkları hayvanların büyüdüğünde bakılamayacak duruma gelmesi ve masraflarının olması en büyük etkenlerden biri. Bu hayvanları atıyorlar ve o hayvanlar başka hayvanlarla çiftleşerek değişik melez, kırma ırklar oluşturuyorlar. Sahipli hayvanların dahi doğum yapmaları izine tabi tutulmalı, nüfus kontrolü yapılmalı' dedi.
'BAĞIŞLAR CANLARIN DOYMASI, YAŞAMASI DEMEKTİR'
Ege Fikir Ortaklığı Derneği (EFODER) hakkında açıklama yapan EFODER Başkanı İlknur Şenay Yıldız, 'EFODER'in açılımı Ege Fikir Ortaklığı Derneğidir. Derneğimiz 3 kuruldan oluşmaktadır. Birincisi hayvan hakları kurulu, ikincisi çevre ve doğa kurulu, üçüncüsü gençlik kolları kuruludur. Derneğin önceliği sahipsiz hayvanlardır.
Amacımız sokaklarda yardıma muhtaç canların öncelikle kısırlaştırılmalarını yapıp, canlara geçici yuvalar bularak, bu geçici yuvalara giden canların mama kum ve tedavi gibi ihtiyaçlarını karşılayıp, yaşama tutunmalarını sağlamaktır.
Her hafta en az 3 gün hayvanların çokça bulundukları Buca'nın orman ve mahallelerinde gönüllü arkadaşlarımızın desteği ile yaptığımız paparalar ile kuru mama, yaş mama dağıtımına çıkıyoruz. Belirlediğimiz bölgelere yaptığımız mama ve su odaklarına mamaları ve sularını dolduruyoruz. Kulübe ihtiyacı olan bölgelere etkinliklerde yaptığımız kulübeleri bırakarak onlara sığınacak, korunacak yerler ayarlıyoruz. Hasta, yaralı gördüğümüz canları veterinerliğe götürüp tedavilerini yaptırıyoruz. Küpesiz canların kısırlaştırılması için aldırıyoruz. Doğum yapmış anne ve bebekleri korumaya alıp, onlara yuva arıyoruz. Ayrıca hayvan sever dostlarımızın özellikle yaşadıkları sıkıntıları giderilmesi için yetkili birimlere aktarıp, destek sağlıyoruz.
Derneğimizin bunları yaparken maddi ve manevi ihtiyaçları oluyor. Bu yüzden vatandaşlardan alacağımız her türlü bağışlar ayakta kalmamızı sağlar ve bizlerde gönüllü arkadaşlarımızla yaptığımız bu kutsal hizmetleri devam ettirebiliriz. Derneğimize yapılacak mama bağışları canların, doyması yaşamını sürdürmesi demektir.
Bizim mesajımız 4 Nisan Sokak Hayvanları Günü için mesajımız 'Kötü hayvan yoktur, kötü sahip vardır. Sokaklardaki hayvanların sahibi de o mahallede yaşayan insanlardır' diye belirtti.
SAMİME EKTİR