Seçil Erzan’ın savunmasında dikkat çeken ayrıntılar… Mağdurlardan özür diledi!
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan Seçil Erzan ile Ali Yörük’ün tutuklu olduğu 7 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün...
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan Seçil Erzan ile Ali Yörük'ün tutuklu olduğu 7 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün başladı. Ana duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı duruşma, daha büyük olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülüyor.
Seçil Erzan ile Ali Yörük, tutuklu bulundukları cezaevlerinden jandarma eşliğinde mahkemeye getirildi. Fatih Terim'in kızı Buse Terim Bahçekapılı ile eşi Volkan Bahçekapılı ve bazı müştekiler ile avukatları salonda hazır bulundu. Saat 10.30'da başlaması beklenen duruşma, saat 11.10'da başladı. Semih Kaya da tanık olarak dinlenilmek üzere mahkemeye geldi.
20 Kasım 2023'te görülen ilk duruşmada mahkeme, gelmeyen müştekiler Arda Turan, Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Buse Terim Bahçekapılı, Bülent Çeviker ve İsmail İbrahim Çağlar'ın hazır edilmesi için avukatlarına süre vermişti.
Seçil Erzan dahil tüm sanıkların savunma yaptığı ilk duruşmada, 11 müşteki beyanda bulunmuştu. Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklardan Atilla Yörük ile Nazlı Can'ın tahliyesine, Seçil Erzan ile Ali Yörük'ün ise tutukluluk halinin devamına karar vermişti.'
Birleşen dosyalar kapsamında savunma yapan Seçil Erzan, ek iddianamelerin kendisine tebliğ edildiğini belirterek, borsana kaybettiği 1 milyon lirasını kaybettiğini söyledi. Seçil Erzan'ın savunması sırasında ara ara sesi titredi, savunmasını ağlamaklı bir ses tonuyla yapmaya devam etti.
Erzan, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
'Denizbank'ın Florya Şubesi'nde başladığımda kaybettiğim parayı yerine koymam gerekiyordu. Atilla Baltaş'tan bana yardımcı olmasını istedim. Ama para konusunda değil, borsa spekülasyonu yapan kişilerle benim için konuşmasını istedim. Atilla Baştaş, kendisinin bana yardımcı olabileceğini söyledi. 100 bin TL'lik kredi çekip, 30'unu bana verdi. Bu kredinin faizini ben ödüyordum. O dönem paraya ihtiyacım olduğu için maliyete katlanıyordum. Benim kendisinden böyle bir talebim olmamıştı.
Benim özel bankacılık hesabım vardı. Bu hesabın getirdiği faiz oranı, vadeli hesabın faiz getirisinden daha yüksekti. Şube müdürlerinin özel bankacılıkta bu parayı değerlendirme yetkisi de var. Bu işlem banka içinde yasak olan bir işlem değil. Tanın Yılmaz o dönem bana 93 bin Euro gibi bir para verdi. Bu parayı özel bankacılık hesabıma yatırdım. Bu aleni bir şekilde yapılmıştı. Tanın, bu parayı biriktirmek istiyordu. Ben de bu parayı değerlendiriyordum. 2013 yılında da kredi çekip bana verdi. Annesine babasına da kredi çektirip bana verdi. Kredi faizleri ödeniyordu üzerine kar elde ediliyordu.
Merve ile Tanın'ın parasını ben kendi hesabımda değerlendiriyordum. Hüseyin abi de bana para verdi. O paradan ona lazım olduğu kadar veriyordum. O parayı değerlendiriyordum ama ciddi bir faiz yükü de vardı. Onu da ben ödemek zorunda kaldım. Gelirden çok ödediğim kredi taksitleri vardı. İnsanlara az verdiğim zaman bozuluyorlardı. Ben hiçbir şey söylemedim kendi para getirdi. Herkesin hayat standardı yükselmeye başladı ve daha çok para getiriyorladı. Annemle ilgilendikleri için 'hayır' diyemiyordum.
Hüseyin abi kız kardeşinin parasını getiriyordu, arkadaşlarının parasını getiriyordu. Beni arayıp, '100 bin lira var sana getiriyorum' diyordu. Musa Köse vardı, 15 bin dolar para verdi, '75 bin dolar para ödenecek' dedi. Ben 'tefecilikte bile bu kadar faiz yok' diyordu, 'sen yaparsın kızım' demeye başladı. Nazlı ile 2019'da karşılaştık. Annemle ilgilenmeye başladı. Sonra Nazlı da etrafından paralar alıp değerlendirmem için bana getirmeye başladı. Akraba, aile içinde bir iş oldu. İnsanlar beni gördüğünde 'Seçil'i gördüğümüz zaman gözümüzün önünde para canlanıyor' demeye başladı.
HABER MERKEZİ