Sığınmacı ve Düzensiz Göç Politikasında “Güvenlik” Zafiyeti

Berivan KAYA/YENİ İZMİR – Düzensiz göçün ülkemizin en önemli sorunu olduğuna dikkat çeken Demokrat Parti Göç...

TAKİP ET

Berivan KAYA/YENİ İZMİR – Düzensiz göçün ülkemizin en önemli sorunu olduğuna dikkat çeken Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalar Başkanı İlay Aksoy, ' Biz göç problemini çözmedikten sonra ekonomiyi de çözemeyiz, güvenliği de sağlayamayız. Misak-ı Milli sınırlarımız da büyük bir zafiyet yaşıyor. Biz Demokrat Parti olarak bu işi Türkiye'nin egemenliği için çözülmesi gerektiğine inandığımız ve Lübnan'a gittik. Lübnan çünkü Suriyelileri geri gönderiyor. Batı bizim üzerimize, 'insan hakları' diye çeşitli senaryolar üretiyor. Bu senaryolar neticesinde sanki bu insanlar hep burada kalmak zorunda gibi algı yaratılıyor. Bizim halkımız onlarla yaşamak isteyecek mi? Yerli milletin insan hakları yok mu? Biz mecbur muyuz 12 milyon kişiyle yaşamaya. Öyle bir rakamdan bahsediyoruz ki entegrasyon mümkün değil' dedi.

'TÜRKİYE BÜYÜK BİR GÜVENLİK ZAFİYETİ YAŞIYOR'

Geçici koruma kanunun 2014 yılında AK Parti'nin tarafından  çıkartıldığını hatırlatan İlay Aksoy, 'Ülkemize 2011 yılından itibaren kaçak giriyorlar ve biz bu insanların kimliklerini veriyoruz. Geçici koruma statüsünün sona ermesi gerekiyor çünkü Suriye'de savaş yok artık. 2011 yılından itibaren biz Suriye'yle sınır paylaşmıyoruz. Sınır paylaştığımız unsurlar son derece problematik ve terörle ilişkili yapılar. Türkiye bu şekilde devam edemez. Yeniden Misak-ı Milli sınırlarımızı koruma altına almak üzere Suriye'yle diplomatik diyaloglara başlamamız lazım. AK Parti şu an mecburen başlamak zorunda çünkü Türkiye büyük bir güvenlik zafiyeti yaşıyor' ifadelerine yer verdi.

'DEVLETİN DİNİ İDEOLOJİSİ OLMAZ'

Suriye'nin taleplerini değerlendiren Aksoy, ' Gördüğünüz gibi Suriye bir takım taleplerini yerine getirmedikten sonra AK Parti'yle görüşmüyor. Bu talepler nelerdir; toprak bütünlüğümü tanıyacaksın, askerini bölgeden çıkartacaksın, İdlib'i bize teslim edeceksin. Bunlara baktığımızda esasında yapılması gereken şeyler. Biz zaten Adana Mutabakatı gereği Suriye'yle sınır güvenliği sağlıyorduk. Hiç bu yola girmeden her ülkenin sınırı sağlanıyordu. Adana Mutabakatına geri dönmeliyiz. Diplomatik ilişkiler kurulmalı ve dış işler için yeni bir sayfa açılmalı. En önemlisi bir devlet zihniyetine geçmeliyiz. Hükümet şu an devlet zihniyetinden uzak, ideolojik bir politika üretiyor. Devletin ideolojisi menfaattir, dini ideolojisi olmaz. Biz bu endeksle yeniden yapılanma yapmalıyız. Her gelen kitle kendi sosyolojik problemleriyle geliyor. Bu sebeple politikanın derhal değişmesi gerekiyor. İktidar değiştikten sonra verilen vatandaşlıklar incelenecek. İddia ediyorum yüzde 95'i iptal edilecek ve sınır dışı edilecekler' ifadelerine yer verdi.

Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalar Başkanı İlay Aksoy ve Muhabir Berivan Kaya

 

2017 yılından sonra çok fazla Afrikalılar geldiğini belirten Aksoy, '15 Temmuz darbe girişiminden sonra FFETÖ okulları kapandıktan sonra çok sayıda Afrikalı geldi. Yabancı öğrencilerle yabancılar arasında ayrım yapmamız lazım. Yabancı öğrenciler 2018 yılından itibaren Türkiye'ye gelmeye başladı. Ünsal Ban'ın kurucu rektör olduğu Milli Savunma Üniversitesi'nde, rektör yardımcısı olarak atadığı kişi emniyet derneği kurdu. Bu dernek ise Uluslararası Yabancı Öğrenci Enstitüsü kurdu. O enstitünün görevinde ise, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, 2018-2022 yılına kadar 350 bin yabancı öğrencinin Türkiye'de okuması için girişimde bulunuyoruz' diyor. Yani bu bir proje. Bu öğrenciler TÜGVA gibi yerlerde kalıyor. Bu kadar yabancı öğrencinin Türkiye'ye gelmesi de toplumsal mühendisliğin bir parçası. AK Parti her kitleden ve her yaş grubuna uygun insan getirdi. Gençlerle entegre olsunlar diye üniversitelere yerleştirdiler. Kadınlar, işçiler aynı şekilde. Bugün 1200 mahalle kapatıldı, oradaki yabancı sayısı bizim yerli nüfusu geçmiş durumda. Dolayısıyla biz toplumsal azınlığa düştük. Bunun üstüne de emlak satış yoluyla zengin bir zümre getirdi. Biz her koşulda ciddi bir barınma sorunu yaşıyoruz. Kendi ülkemizde barınamaz hale geldik. Yaşayabildiğimiz mahallelerden püskürtüldük. Püskürtülünce bizim mahalle dayanışmamız, örgütlenme yeteneğimiz elimizden alındı. Hükümetin değişmesiyle birlikte bu proje durdurulacak. Avrupa işine gelirse devam eder, biz iptal edeceğiz. Avrupa taahhüt ettiği geri kabul anlaşmasına uymadı' ifadelerini kullandı.

'MİLLİ GÜVENLİK'

İzmir'in bazı bölgelerinde sığınmacıların ciddi oranda nüfuz ettiğini aktaran Aksoy, 'İzmir'in bazı bölgelerinde yabancıların ciddi bir nüfuz ettiğini görüyoruz. Bir kadın olarak Basmane'de akşam saatlerinde dolaşamazsınız, burada milli güvenlik sorunu var. Gelen kitleler bizim milli güvenliğimize tehdit. Bütün uluslararası sözleşmelerde gelen yabancılar sizin milli güvenliğinize tehditse sizin iç güvelik kanunlarınız geçerlidir ve siz sınır dışı etme hakkına sahipsiniz. Milli güvenlik devreye girdiğinde sizin iç güvenliğiniz söz konusu ve sizin kanunlarınız geçerlidir. Yabancıların bir araya gelmesi Türkiye için bambaşka bir güvenlik tehdidi, çünkü birlikte hareket etme yeteneği ortaya çıkıyor. Şiddet anlayışları da bizden farklı ve geldikleri günden itibaren bu toplumda nasıl yaşaması gerektiğini bilmiyorlar, hükümette herhangi bir adım atmıyor. Hükümet onları derli toplu bir kenarda tutup yeri geldiğinde onlarca topluca hareket ediyor' dedi.

SİLAHSIZ İŞGAL

Demografik bir saldırı altında olduğumuzu ileri süren İlay Aksoy, ' Doğum oranları çok ciddi, 5.8 civarında bir doğum oranı var ve doğum yaşı 13'lere kadar indi. Büyük bir insan ticareti dönüyor. Gerek emek olarak gerekse şehir dışına çıkartmak üzerine dönüyor. Kıyaya vuran Aylan bebeğin babası insan kaçakçılığı yapıyordu. Batı her şekilde yalan propagandayla Türkiye'de algı yaratıp insanların kalıcı hale gelmesini istiyor. Biz demografik bir saldırı altındayız, silahsız bir şekilde işgal ediliyoruz. 11 yıl önce böyle bir problemimiz yoktu. Bu problem AK Parti tarafından yaratıldı, büyütüldü ve 81 ilimize nüfuz etti. Her yere üniversite açılması, meslek liselerinin terk edilmesi, sanayilere onların girmesi ve bizim diplomalı işsiz olmamız planlı bir kurgudur. Bu problemi yaratan kişiler çözemez, bambaşka bir kafa yapısı lazım. Bambaşka bir devletçilik anlayışı bu sorunu çözer' ifadelerini kullandı.

VATANDAŞLIKLAR İPTAL

Millet İttifakı'nın seçimi kazanması halinde Suriyelilere verilen vatandaşlıkların iptal edileceğini dile getiren Aksoy,                 'Emlak satışıyla verilen vatandaşlıklar var. 1 milyonun üzerinde emlak satıldı. Emlak alan kişi, eşi ya da eşleri, çocukları da vatandaşlık alıyor. Bir tapu karşılığında belki 30  kişi vatandaşlık alıyor. O vatandaşlık alan kişilerin bir kere Türkiye'ye gelmesi yeterli oluyor, ikamet zorunlu değil. 3 yıl evin, satamıyor ancak 3 yıl sonra yatırım yapmış gibi kat be kat fazlasını alıyor. Suriyelilere verilen vatandaşlıkların tümü iptal edilecek. Bu insanlar ülkemize resmi yollarla giriş yapmadılar, resmi bir müracaatı yok. Biz şu an tedbir olarak tek bir şey yapabiliriz sandığa büyük katılım sağlamak. Verilen vatandaşlıklar bu seçimde sıkıntı yaratacak.  Biz seçimlere kadar bu durumla ilgili hiçbir şey yapamıyoruz. Tek yapabileceğimiz yüksek katılım göstermek. Halk kendi tedbirini almalı. Oralarda Türk Bayrağıyla büyük kalabalık yaratmalıyız. Siyasi parti bayraklarıyla değil. Ya hepimiz var olacağız ya da susacağız' dedi.

'ÇOK TARİHİ BİR EŞİKTEYİZ'

İYİ Parti Kurucularından olan Aksoy, Demokrat Parti'ye geçiş sürecini ise şu şekilde anlattı;

'Genel Başkanımız Gültekin Uysal, göç meselesine olağanüstü önem veriyor. Türkiye'de bir ilk yaptı ve divanda bir göç birimi kurdu. Beni davet ederken, Suriye meselesini çözmemiz gerektiğini söyledi. Göç benim için bir misyon haline geldi. Türkiye için bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Sayın Genel Başkanımızın hassasiyeti benim için çok değerli, bu sebeple hiç düşünmeden kabul ettim. Çok tarihi bir eşikteyiz.'

 

Haber Merkezi

 

 

Özel Haber

Bakmadan Geçme