SÜGEP Akademi’nin soru çözen değil, sorun çözen gençleri… Denizden kağıt üretecekler!
30 yıldır çeşitli eğitim kurumlarında,binlerce öğrenciyle çeşitli hayaller kurup, projeler ürettiklerini söyleyen Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri...
30 yıldır çeşitli eğitim kurumlarında,binlerce öğrenciyle çeşitli hayaller kurup, projeler ürettiklerini söyleyen Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri Eğitim Programı (SÜGEP) Akademi Başkanı Umut Dilsiz, akademide soru çözen değil sorun çözen gençler yetiştirmeyi hedeflendiğini aktardı. Körfez sorununa neden olan deniz marulu üzerine gerçekleştirdiği çalışmaları aktaran Dilsiz, koku nedeni olan halk arasında deniz marulları olarak bilinen alglerin, altın değerinde olduğunu ve tekstilden, gıdaya birçok alanda çok önemli bir hammadde olduğunu paylaştı. Alglerin öneminin ise hala tam olarak fark edilmediğini ortaya koyan projenin danışmanları; Sürdürülebilirlik Uzmanı Umut Dilsiz, Biyolog Çiçek Dilsiz, Biyolog Ertan Dağlı ve Endüstriyel Tasarımcı Burcu Yağmur Doğan oldu.
2022 yılının ağustos ayında medyada yer alan 'körfezden gelen kötü koku' haberlerinin ilgilerini çekmesiyle gerçekleştirdikleri araştırma sonucunda koku nedeni olan halk arasında deniz marulu olarak bilinen organizmanın aslında sürdürülebilir faydaya etkilerine ulaştıklarından bahseden Dilsiz, '2022 ağustosta körfezde koku temizlenmiyor, deniz marulları istila etti gibi medyada bununla ilgili haberler ilgimizi çekti. Sürdürülebilir faydaya çevirebilir miyiz baktık. Saha çalışması yaptık. Gençlerle körfezde tekneyle gezdik. Deniz marulunun nerelerde fazla olduğunu saptamaya çalıştık. Halk arasında deniz yosunu adını alan bu türün alg ailesinin bir üyesi olduğunu ve bunu da araştırınca çok değerli olduğunu gördük. Algler üzerine gerçekleştirilen çalışmalar bunun altın değerinde olduğunu ortaya koyuyor. Güney kore'den, Kanada'ya kadar bütün üniversitelerde algler üzerine çalışmalar var. Bu canlı organizma öldüğünde etrafa koku yayıyor. İzmir'deki körfez sorunu da bundan kaynaklı. Yapılan araştırmalara göre bu alglerden biyoenerjiden, kozmetiğe ve hatta uzak doğuda içerisinde yüksek protein yer alması nedeniyle besin olarak kullanılıyor' dedi.
'DEĞERİNİ FARKETMELİYİZ'
Körfez kokusuna neden olan bu canlıların aslında gizli bir cevher olduğunu ve bilinçle yaklaşılarak sürdürülebilirlik üzerine çalışmalarda önemli rol oynayacağını paylaşan Dilsiz, 'Dünyada değeri bilinen bu deniz marullarını İzmir'de yok koku yapıyor yok kirlilik sebebi gibi bir telaşla atmaya çalıştılar. Durdurduk ve çöpe attırmadık. Çünkü bu bir potansiyel kaynak. Nasıl değerlendirileceği konusunda Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ertan Dağlı ve gençlerle çalışmalar gerçekleştirdik. İncelemelerde bulunduk. Ve sonucunda bunun içerisinde selüloz keşfettik. Deniz marulunun içerisinde büyük oranda selüloz yer alıyor. Selüloz da kağıt ve kağıt ürünleri başta olmak üzere bir çok alanda kullanılan bir ham madde' dedi. Selülozun sürdürülebilir ve doğal bir kaynaktan elde edilmesinin önemine değinen, Dilsiz, 'Çok eskide SEKA diye bir yapı vardı Atatürk zamanında devletin kurduğu bir yapı. Geleneksel olarak baktığımızda selüloz üretimi karasal kaynaklardan elde edilir yani ağaçlardan ve pamuktan. Ve sürdürülebilir değil. Doğaya zarar bile verilebiliyor. Ama buradaki selüloz zaten suyun içerisindeki organizmadan elde edildiği zaman ekolojik ayak izi tamamen düşüyor. Çevreye duyarlı bir kaynak elde etmiş oluyoruz. Ve Türkiye selülozda tamamen dışarı bağımlıymış. Kağıt fabrikalarımız var ama ham maddesi olan selülozları dışarıdan ithal ediyor. Buda cari açığa etki ediyor. Madem yeşil dönüşüm diyoruz burnumuzun dibinde böyle bir kaynak var. Ve kaynak tükenirse yenisi 3-4 günde hasat alınabiliyor. Çok hızlı ürüyor. 3-4 günde ağaç veya pamuk yetiştiremezsiniz. Endüstüriyel alanda ve maliyet açısında çok karlı bir şey ve tamamen doğaya faydalı' dedi.
'SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GENÇLERE YAKIŞIR'
2030'a kadar plastik ambalajlar yerine bir alternatif üretemezsek ciddi ekonomik sorunlarla karşılaşacağımıza değinen Dilsiz, alternatif yöntemin selülozda olduğunu aktardı. Dilsiz, 'Avrupa Birliği yeşil mütabakat doğrultusunda bir regülasyon yayınladı. 2030'a kadar plastiksiz bir kıta olmayı hedeflediğini paylaştı. Plastikle ilgili hiç bir şeyi Avrupa kıtasına sokamayacağız. Ambalajda eğer biyo-çözünür değilse Avrupa pazarına ürününüzü sokamayacağız. Bu regülasyona göre Türkiye'nin ihracatının yüzde 50sinden fazlası Avrupa'ya gidiyor. Bunu kaybetmeyi göze alabilecek bir ülke değiliz. Pazarı kaybetmemek için uyum sağlamamız gerekir. Ulva bazlı selülozdan biyo-çözürlüklü ambalaj üretimi yapabiliriz. Bunu yaptığımız zaman İzmir ölçeğinde öncelikle Avrupa Birliği'ne yaş meyve ve sebze ve tekstil en çok gönderen bir yer. Bu ambalajları ise hepsi plastik. Hiç birini 2030'dan sonra satamayacağız. Bu yeni biyo-çözünür ambalajla değiştirmeliyiz. Organizma olduğu için toprağa attığınızda gübre yerine geçiyor. Ambalaja dönüştürüp diyelim ki günümüzdeki gibi yere atıldığında bir şey zararı yok. ULVA bazlı ambalaj . Çevre dostu soru değil soru çözen gençler bunu söylüyor. Önce zihinleri sonra endüstriyi dönüştürürüz. Öncülüğü yapmak çok önemli vizyon gerekir. Uzun vadede önemli sonuçlar getiren projeler desteklenmelidir. Yetkililere seslenmek istiyorum. Lütfen vizyonunuzu geniş tutun ve bu konuda çalışan gençleri destekleyin' açıklamalarında bulundu. Ayrıca araştırma sonucunda beklenen sonuçların, 'Ulva lactuca konsantresinden biyo-çözünür bir hammadde eldesi sağlanarak, özellikle tek kullanımlık ambalajlar için sürdürülebilir bir alternatif oluşturulacaktır. Körfez kirliliğinin önlenmesi konusunda çözüm önerisi içeren bir rapor ortaya çıkacaktır. Bu rapor İZMİR Büyükşehir Belediyesine sunulacaktır. Sürdürülebilir fayda elde edilmesi yönündeki veriler (Biyo-çözünür ambalaj hammadde eldesi) iş dünyası ile paylaşılabilir. Ayrıca UNESCO Green Citizen Programına sunularak, uluslararası görünürlüğü sağlanabilir. Poje ekibinde yer alan gençlerin yurt içi ve yurt dışındaki konferanslarda bildiri olarak sunmaları sağlanabilir' olduğu aktarıldı.
Eylül Sansür