Şükrü Avşar ve Hüsniye Avşar'ın 43 yıllık evliliği ihanet iddialarıyla bitti
Anlaşmalı boşanmayı kabul eden Hüsniye Avşar, nafaka talep etmeyerek neyi hedefliyor? Çiftin boşanmasının ardındaki gerçekler neler? Tüm detaylar haberimizde!
Türk sinemasının önemli isimlerinden ve Avşar Film'in sahibi Şükrü Avşar ile eşi Hüsniye Avşar arasındaki 43 yıllık evlilik, ihanet iddiaları ve sert suçlamalarla sona erdi. Hüsniye Avşar, Şükrü Avşar'a karşı boşanma davası açarak, eşinin defalarca aldatması ve kadınlık onurunu zedelemesi gerekçesiyle evliliğin sonlandırılmasını talep etti. Ayrıca, boşanma davası çerçevesinde Avşar Film şirketine tedbir konulmasını istedi. Çift, anlaşmalı olarak boşandı ve mal paylaşımı konusunda uzlaşmaya vardı.
HÜSNİYE AVŞAR'IN İHANET İDDİALARI VE BOŞANMA SEBEPLERİ
Hüsniye Avşar, boşanma dilekçesinde Şükrü Avşar'ın kendisini defalarca aldattığını belirterek, bu durumun kendisi için büyük bir travma oluşturduğunu ve kadınlık onurunu ciddi şekilde zedelediğini ifade etti. Dilekçede, Şükrü Avşar'ın, eşiyle kurduğu şirketten kazandığı serveti, kendisini aldatan sevgililerine harcadığına dair ciddi suçlamalar yer aldı. Hüsniye Avşar, boşanma sürecinde sadece maddi olarak değil, duygusal olarak da büyük bir mağduriyet yaşadığını iddia etti.
Avşar, şirketin tüm malvarlığını, kendisinin desteğiyle kurduğunu belirterek, Şükrü Avşar'ın kazancını ailesinin dışında farklı kişilerle paylaşmasının, evliliklerinin sona ermesindeki en büyük etkenlerden biri olduğunu öne sürdü. Ayrıca, Avşar Film şirketine tedbir konulmasını talep etti.
NAFAKA İSTEMEDİ, 5 EV VE 2 ARABA KABUL ETTİ
Boşanma davasının geçtiğimiz günlerde görülen duruşmasında Hüsniye Avşar, nafaka talep etmediğini belirtti. Evlilik birliği sırasında kendisine verilen 5 ev ve 2 araba karşılığında mal paylaşımını kabul etti ve anlaşmalı olarak boşanmayı kabul etti. Hüsniye Avşar, bu mal paylaşımının yanı sıra, Şükrü Avşar'ın iş yaşamında gelecekteki kazançlarına müdahil olmama kararı aldı.
Bu anlaşma, her iki taraf için de yasal olarak sonlandırılmadan önce birkaç aşamadan geçti. Şükrü Avşar, kendisine yöneltilen suçlamalar karşısında savunma yaptı ancak, her iki tarafın da istedikleri sonuca ulaşarak boşanma sürecini hızla sonlandırmaları dikkat çekti. Çift, anlaşmalı boşanma yoluyla, son derece karmaşık bir süreci hızlıca tamamladı.
ŞÜKRÜ AVŞAR'IN İLİŞKİSİ VE DAVA SÜRECİ
Şükrü Avşar, özellikle Türk sinemasındaki başarılı projeleriyle tanınan bir yapımcı. Ancak son yıllarda özel hayatındaki sıkıntılar, onu gündemden düşürmedi. Hüsniye Avşar'ın dava açmasının ardından, Şükrü Avşar'ın ilişki yaşamı ve maddi harcamaları medya gündemine oturdu. İddialara göre, Avşar, eşiyle kazandığı parayı, çok sayıda kadınla ilişkiler kurarak harcadı. Hüsniye Avşar ise eşinin sürekli olarak bu tarz ilişkilerde bulunmasından büyük bir duygusal zarar gördüğünü belirterek, davada aldattığını ve ihanetin affedilemez olduğunu ifade etti.
ŞÜKRÜ AVŞAR'IN SAVUNMASI VE ANLAŞMALI BOŞANMA
Boşanma sürecinde Şükrü Avşar'ın savunması, gerek medya gerekse mahkeme içinde oldukça ilgi gördü. Avşar, tüm suçlamaları reddetse de anlaşmalı boşanma kararı, her iki taraf için de en uygun çözüm olarak kabul edildi. Yapımcı, “Bu sürecin çok daha fazla uzatılmasından yana değildim. Hüsniye hanım ile dostane bir şekilde yolumuza devam edebiliriz” açıklamasını yaparak, evliliğin sonlandırılmasının ardından birbirlerinin hayatlarına saygı göstereceklerini belirtti.
ÇİFTİN EVLİLİĞİ VE ŞÜKRÜ AVŞAR'IN SİNEMA DÜNYASINDAKİ ROLÜ
Hüsniye Avşar ve Şükrü Avşar, 1980'lerin sonlarından itibaren birlikte güçlü bir evlilik sürdürdüler ve birlikte Avşar Film'i kurarak Türk sinemasına önemli katkılarda bulundular. 43 yıllık evlilikleri boyunca, birçok film yapımına imza attılar. Ancak son dönemdeki ihanet iddiaları ve buna bağlı olarak gelişen olaylar, çiftin evliliklerini noktalandırdı.
BOŞANMA KARARININ ARDINDAKİ PSİKOLOJİK YÜK
Hüsniye Avşar, boşanma davası açarken yalnızca maddi değil, duygusal olarak da büyük bir travma yaşadığını dile getirdi. Evliliği boyunca eşinin sürekli olarak kendisini aldattığını ve yıllarca süren evliliklerinin sonunda kalbinin kırıldığını belirtti. Bu dava, evliliğin sadece bir mal paylaşımı meselesi olmadığını, aynı zamanda duygusal ve psikolojik yükler taşıdığını da gözler önüne serdi.