Tarih seni de affetmeyecek

Halk arasında bilinen Latince bir atasözü vardır: 'İnsan, insanın kurdudur' diye… Yani, insana zarar veren yine...

TAKİP ET

Halk arasında bilinen Latince bir atasözü vardır:
'İnsan, insanın kurdudur' diye…
Yani, insana zarar veren yine insandır. Gazetecilik mesleğinin geldiği son noktada bu. Değersizleştirilme olgusu tüm basın camiasında varlığını kabul ettirmişe benziyor. Yakın zamanda yaşadığımız olaylar tam da bunu kanıtlıyor.
Öncelikle olayımızın kahramanı CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ı tanıyarak başlayalım.
Özkan, gazeteci, televizyoncu ve yazar. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun. Yüksek lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü'nde tamamladı.
Gazeteciliğe 1981 yılında Ankara'da Rüzgarlı Sokak'ta başladı. 1984 yılında Hürriyet grubunun çıkardığı Hürgün Gazetesi'nde çalıştı. 1988 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde görev aldı. 1993 yılında Cumhuriyet'ten Show TV'ye geçti ve Uğur Dündar'ın yapımcısı olduğu Arena programında, Ankara temsilcisi olarak çalıştı.
1995 yılında Uğur Dündar'la beraber Kanal D'ye geçti. Ekim 2000'den 2002'nin Haziran ayına kadar Kanal D Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı.
Haziran 2002'den, Aralık 2003'e kadar Show TV'ye dönüp Genel Yayın Yönetmeni olarak basında çalıştı. Haziran 1998 – Şubat 2001 ayları arasında Radikal Gazetesi'nde, Şubat 2001 ayından Haziran 2002 ayına kadar da Milliyet Gazetesi'nde, 2003 Ocak'ından 2003 Aralık ayına kadar Akşam Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptı.
2002 Haziranı'nda, Çukurova Medya Grup Başkanı olarak göreve başladı ve bu görevine Aralık 2003'e kadar devam etti.
Ardından da Kanaltürk adlı televizyon kanalını kurdu. Sonra kapatıldı, Kanal Biz'i kurdu mali nedenlerle o da kapatıldı vs…
Kahramanımızı tanıdığımıza göre şimdi de olayımıza dönelim.
Bundan yaklaşık 4 ay önce CHP, Seferihisar'da kampa girdi. Partinin tüm kurmayları, İzmir milletvekilleri ve belediye başkanları oradaydı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kampa eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte katıldı.
Kamuoyunu bilgilendirmek adına gazetesine haber vermek için bekleyen bir çok İzmirli gazeteci de kamptan gelecek birkaç cümlelik bilgi için saatlerce kapıda bekledi.
Partililerin arka arkaya gelip 'sorularınız var mı' şeklindeki tacizlerine ses çıkarmayan meslektaşlarımız, beklemeye devam etti.
Peki o sırada ne oldu?
Tuncay Özkan, Kılıçdaroğlu'nun koluna girip arka kapıdan çıkardı. Sorular Özkan'ın engellemesiyle cevapsız kaldı.
İzmir'deki ikinci olay da 15 Ocak 2023'te yani iki gün önce yaşandı. Bir dizi etkinlik için İzmir'e gelen Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin biri okul biri de deprem apartmanı olmak üzere iki temel atma töreninde konuşma yaptı, Roman Buluşması'na katıldı. Görevi soru sormak, haber vermek olan muhabir arkadaşlarımız, yine CHP'nin Genel Başkanı'na soru soramadı, soru sormaları engellendi. Peki, engelleyen kim?
Yine Tuncay Özkan… Bunun örneklerini İstanbul ve Ankara medyasında da görebilirsiniz.
Sansür Yasası'nın konuşulduğu Meclis'te oylamaya geçildiğinde 'Sansür, hapis ve baskı için kalkan eller! Tarih bunu yazdı.' ifadelerini kullanarak sansüre karşı mücadele çığlıkları atan Özkan'a bu hiç ama hiç yakışmadı.
İletişim Fakültesi mezunu olup, gazetecilik mesleğinin her kademesinde yer alıp televizyon kurmaya kadar giden başarılı denebilecek bir yolda ilerleyen gazeteci milletvekilinin İzmirli meslektaşlarına takındığı tavrı anlamakta güçlük çekiyoruz.
Tavrın sebebi İzmir basınına olan güvensizlik mi, İzmir'e yapıştırılan köy medyası yakıştırması mı, yoksa medya benim elimde mi?
Cevabınızı gerçekten merak ediyorum…

Bakmadan Geçme