TÜİK'i yanıtsız bırakana 2 bin lira ceza
Şevvalnur Arıkan – 10 Kasım 2005 tarihli kanunda yer alan hükümlerine dayanılarak hazırlandığı yönergeyle, merkez ve...
Şevvalnur Arıkan – 10 Kasım 2005 tarihli kanunda yer alan hükümlerine dayanılarak hazırlandığı yönergeyle, merkez ve taşra teşkilatı olarak beyan edilen TÜİK'in istediği bilgileri mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede yanıt vermeyen veya eksik/hatalı yanıt veren birimler bir defaya mahsus uyarılarak yedi gün içerisinde bilgilerin düzeltilmesi isteniyor. Uyarıların 7 günü aşması dahilinde bilgilerini vermeyen ve hataları, eksikleri gidermeyen hane halkı için 2 bin 186 TL idari para cezası uygulanıyor.
İdari para cezasının uygulanması dahilinde cevap verme yükümlülüğünün ortadan kaldırılmayacağı belirtilen yönergede, TÜİK'in araştırmaları dahilinde bu yayımların engellenmesi, sorulara cevap verilmemesi dahilinde yine cezai sorumluluğu devam ediyor.
Cezadan kurtulmanın yolu
TÜİK'in önergesinde yapılan araştırmalar dahilinde sorulara gerekli cevapların eksik ve hatalı verilmesiyle uygulanacak para cezasından kurtulmanın iki ana sebebi bulunduğu ifade ediliyor. Bu ise doğal afet ve yangın gibi öngörülemeyen hallerin oluşması, ağır hastalık ve ölüm hallerinin yaşanması olduğu işaret ediliyor. Bunun üzerine yapılan değerlendirmeler sonucunda kişilerin bedensel ve ruhsal sağlık durumları göz önünde bulundurularak karar veriliyor.
Ceza kimlere kesilir ve ne kadar alınıyor?
Sayımların ve gerekli araştırmaların yapıldığı durumda istenilen bilgileri vermeyen ve değiştirilmesi istenilen bilgileri değiştirmeyen hane halkından ve bireylerden 2 bin 186 TL alınıyor. Hane halkı veya bireyler dışında kalan diğer kurum birimleriyle yapılan araştırmalarda işlenmesi halinde 5 bin 211 TL, sayımların işlenmesinde bilgilerin eksik ve hatalı verilmesi halinde 8 bin 818 TL idari para cezası uygulanıyor.
Hesaplanan idari para cezası miktarı her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298'inci maddesine göre belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılıyor.
Avukat Mert Çakıcı, konuya ilişkin TÜİK'in 5429 sayılı kanun kapsamında bir kurum olmasıyla birlikte kabahat niteliğinde idari para cezası öngördüğüne işaret etti. Avukat Çakıcı, 'Türkiye İstatistik Kurumu, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu kapsamında faaliyet gösteren bir kurumdur. Kurumun ve kanunun amacı resmî istatistiklerin üretimine ve organizasyonuna ilişkin temel ilkeleri ve standartları belirlemek; ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda veri ve bilgilerin derlenmesini, değerlendirilmesini, gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını, dağıtımını ve Resmî İstatistik Programında istatistik sürecine dhil kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktır. TÜİK de kanunun uygulamasını sağlamaktadır. Bu noktada kanun, 'kabahat' olarak bir 'idari para cezası' öngörmüştür' dedi.
Para cezası öncesi bilgilendirme
Çakıcı, TÜİK'in kişi ve kurumlara idari para cezasının kesilmesi öncesinde bir yazı gönderdiğini belirterek, durumun vicdaniliğinin tartışılmaya açık olduğunu şöyle aktardı: 'Kurumun istediği bilgileri vermeyen veya hatalı ya da eksik verenler uyarı akabinde idari para cezası uygulanacağı kanunda öngörülmüştür. Ve dahi idarî para cezası verilmesine karşın bilgi verme yükümlülüğü ortadan kaldırılmamaktadır. Çok fazla bilinmemekle birlikte yakın zamanda TÜİK tarafından kişi ve kurumlara yazı gönderilmekte; akabinde idari para cezası uygulanmaktadır. Konunun idari yaptırım olarak öngörülmüş olması karşısında istatistiki bir durum için kişilere idari para cezası uygulanmasının kanuniliği sağlanmış olmakla hukuki ve vicdaniliği tartışmaya açıktır. Bu noktada bir ceza öngörüldüğünden yapılan işlemin de kanundaki tanıma uygun olması gerekir.'
Eylemcinin eylemle arasındaki bağın denetimi
Çakıcı, eylemi gerçekleştiren kişi ve kurumların gerçekleştirdiği eylemin arasındaki bağın incelendiğine işaret etti. Para cezasının bu yönde gerçekleştirildiğini aktaran Çakıcı, şunları aktardı: 'Zira idari para cezası kesilebilmesi için cezayı gerektiren eylemin ve eylem ile eylemi gerçekleştirenin arasındaki bağlantının açıklıkla saptanması, eylemin Kanun'da öngörülen tipiklikte ve bütün unsurlarıyla gerçekleştiğinin ortaya konulması gerekiyor. Bildirimin usulüne uygun yapılmaması veyahut tebliğlerde yaşanabilecek aksaklıklar dikkate alındığında yargısal denetim adına olası bir ceza halinde yasal yolların işleme alınmasıyla kişilerin menfaatine olabilecek. Bu şekilde kanunda yer alan cezai bir düzenlemenin hukuka uygunluğunun denetimi sağlanabilir.'