Türkiye ilaç krizine sürükleniyor
Türkiye ilaçta çok uluslu şirketlere bağımlı hale gelmiş durumda. Halk Sağlığı Profesörü ve Cumhuriyet Halk Partisi...
Türkiye ilaçta çok uluslu şirketlere bağımlı hale gelmiş durumda. Halk Sağlığı Profesörü ve Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, ilaç krizinin nasıl son bulabileceğiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Türkiye'deki ilaç krizi nasıl son bulabilir?
Kayıhan Pala: Türkiye'deki ilaç krizinin son bulması için AKP'nin sağlık politikasının (Sağlıkta Dönüşüm Programı) ve ilaç politikasının değişmesi gerekir.
Bilindiği gibi, Türkiye'de 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlayan ve 12 Eylül 1980 asker darbesinden sonra ete kemiğe büründürülen, sağlık alanının da bir sermaye birikimi ve kr maksimizasyonu alanı olarak hedefe konması, Dünya Bankası direktifleriyle AKP tarafından 2003 yılında açıklanan 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile uygulamaya konmuştur. Bu programdan vazgeçilmedikçe, sağlık alanındaki hizmete, ilaca ve tıbbi malzemeye erişim yoksullar, yoksunlar ve dar gelirliler için sorun olmayı sürdürecektir.
AKP'nin ilaç politikası da bu programa göre, maalesef, çok uluslu şirketlere terk edilmiş durumdadır. SSK'nın ilaç fabrikası geliştirilmek yerine AKP tarafından kapatıldıktan sonra ilaç piyasası büyük ölçüde çok uluslu ilaç şirketlerinin eline geçmiş; yıllar içerisinde kışkırtılmış sağlık talebinin de etkisiyle kişi başına tüketilen ilaç kutu sayısında büyük bir artış olmuştur. 2003'te 12 kutu olan ilaç tüketimi, 2017'de 28 kutuya kadar yükseltilmiştir… AKP tüketimin artmasıyla birlikte bütçeden ilaca kaynak transferini biraz olsun kontrol altına alabilmek için yeni bir ilaç fiyatlama sistemini hayata geçirmiş, bu sistemle hastanın cebinden ilaca aktarmak zorunda kalacağı tutar da maalesef artış göstermiştir. Ancak yeni fiyat belirleme sisteminde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen döviz kuru ile gerçek döviz kuru arasındaki makas açıldıkça, çok uluslu ilaç şirketleri kazançları düşük olacak ilaçları piyasadan çekmeye başlamıştır. İlaçta dışa bağımlı hale getirilen sağlık sisteminin açmazı buradadır. Hükümet içinde bulunduğu kaynak sıkıntısı nedeniyle ilaç ve tıbbi malzemeyle ilgili şirketlerin taleplerini karşılamakta zorlanmakta, şirketler de ilaç ve tıbbi malzemeyi piyasadan çekmektedir. Olan maalesef hastalara olmaktadır.
Kısa vadede çok uluslu şirketlerle anlaşma sağlayacak bir döviz kuru belirlenerek bazı çözümler üretilebilir; ancak gerçek çözüm kamu ilaç sanayisinin kurulması ve desteklenmesidir.
Halk Sağlığı Uzmanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Kayıhan Pala
Bir zamanlar Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü gibi bir kurumumuz vardı ve bu kurum, Türkiye'deki ilaç ihtiyacını karşılamanın üstüne ilaç ihraç ediyordu. Yeni bir Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü kurulması mümkün mü, eğer mümkünse neler yapmak lazım?
Kayıhan Pala: Mümkündür. Cumhuriyet Halk Partisi sağlık programında bunun nasıl yapılması gerektiği yazılıdır. Önce karar vermek, ardından kaynak ayırarak ivedi olarak harekete geçmek gerekir. Türkiye'de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü yeniden kuracak ve ülkemizin gereksindiği aşı, serum, test vb. ürünleri üretebilecek emek gücü ve bilgi birikimi mevcuttur.
Haber Merkezi