Uzmanlardan İzmir'de Uyarı: Gizli açlık yavaş yavaş yaklaşıyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından 'Nasıl Bir İzmir' panel serisinin ikinci toplantısı, 'Gıda ve Tarım' teması ile gerçekleşti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından şehrin uzun vadeli hedefleri ve stratejileri doğrultusunda hazırlanan İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi çalışmaları çerçevesindeki “Nasıl Bir İzmir” panel serisinin ikinci toplantısı, “Gıda ve Tarım” teması ile gerçekleşti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından yürütülen İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi için “Nasıl Bir İzmir” panel serisi devam etmekte. Toplamda 8 panel ve 8 atölye çalışması içeren ve Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu'nun moderatörlüğünde yapılan bu serinin ikinci etkinliği İzQ İnovasyon Merkezi'nde düzenlendi. Panelde, birçok yurttaşın yanı sıra belediyeler, meslek odaları ve üniversitelerden temsilciler de izleyici olarak yer aldı.
BESLENME EN BÜYÜK SORUN OLACAK
Gıda ve Tarım başlıklı panelin ilk konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, Türkiye'deki gıda ve tarım sektörlerinin mevcut durumu ve geleceğine dair değerlendirmelerde bulundu. Üretimin sürdürülebilir olması için ekonomik koşulların uygun olmasının şart olduğunu belirten Özertan, “Çok fazla aktörün yer aldığı karmaşık bir yapı mevcut ve bunu yönetmek zor. Üretimin sosyal, çevresel ve ekonomik boyutunda çok sayıda problem var. Tarım alanındaki eksiklerimizden biri üreticilerimize daha iyi üretim yöntemlerini aktarabilmemiz” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÖNEMLİ FAKTÖR
Özertan,. sağlıklı beslenme ve gıda güvenliği alanında gelecekte insanlığı bekleyen büyük sorunlara dikkat çekerek, “İklim değişikliği bizi tahmin ettiğimizden daha fazla etkileyecek. Hayvanlar ve bitkiler iklim değişikliği nedeniyle strese girmekte. Şu an bu etkileri yaşamaya başladık. İklim değişikliğinin kaynağı son 200 yıl içerisindeki ekonomik faaliyetlerimiz. Türkiye'de her şeyi kısa vadeli düşünüyoruz ve planlıyoruz. Yaraları tedavi etmek yerine pansuman yapıyoruz. Bu nedenle 1960'lardaki problemleri günümüzde tekrar yaşıyoruz. Kısa vadeli hedeflerden orta vadeli hedeflere geçmemiz şart. Tarımda üreticilerin yaşları ilerliyor, eğitim seviyeleri düşük, finansal ve teknoloji okuryazarlıkları az, işlerini daha iyi yapabilmeleri için gereken yatırımlar da düşük. Ekonomik ve politik boyut önemli, ancak 2074'ü planlarken sosyal ve ekolojik boyut da son derece mühim.” şeklinde konuştu.
YERELDE ÇÖZÜM ÜRETMEK GEREK
Özertan'ın ardından söz alan İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Nizam, İzmir'de tarım ve gıda konusundaki coğrafi işaretlemeler, yerelleşme ve kooperatifleşme üzerinde durdu. Nizam, coğrafi işaretlemelerin çoğunun yalnızca bir sertifika belgesi olmaktan öteye gidemediğine dikkat çekerek, “Coğrafi işaretlemeler ancak bir örgütlenme ve koruma modeli içerisinde gelişirse anlamlı sosyal çıktılara sahip olabilir. Bu, bir markalaşma meselesi değil, bir koruma meselesidir.” dedi. Tarımın endüstrileşirken coğrafyanın gıda ürünleri üzerindeki etkisinin değiştiğini belirten Nizam, “Tarımdaki endüstriyelleşme birçok toplumsal, ekonomik ve ekolojik sorunu beraberinde getiriyor. Endüstriyelleşmeye geç kalmış bölgeler, yerel kaynaklarını koruyabiliyorlar. Post-endüstriyel dönemde, yerelleşme tekrar ön plana çıkıyor ve bu bölgeler yerel ürünleriyle rant ekonomisinde yer almak istiyor. Türkiye'de bölgesel eşitsizlikleri derinleştiren bir gıda sistemi mevcut ve yerelleşmeyi bu çerçevede tartışmalıyız. Bazı bölgeler endüstrileşmişken, bazıları geç kalmış durumda; bu durum yerel değerler ve ürünler açısından farklılıklara yol açıyor. Yurtdışında ulusal düzeyde standartizasyon mevcutken, Türkiye'de küçük ölçekli üretim modeli oluşturulmaya çalışılıyor. Önemli olan yerelde politika yapabilmek, yerelleşebilmek, kooperatifleşmek ve kolektif bir bilinç oluşturabilmektir. Tarım, özel sektöre bırakılmayacak kadar kritik bir alan, ancak bunun için tarım sektörünün ekonomik olarak vazgeçilemeyecek bir sektör olarak kalması gerektiği aşikâr.”
TÜRKİYE'DE GİZLİ AÇLIĞI FARK EDEN YOK
Panelin son konuşmacısı Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Yenal, tarımsal üretim ile gastronomi arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Yenal, gıda güvencesi ve egemenliği konularının giderek daha fazla önem kazanacağına dikkat çekerek, “İzmir, tarım konusuna önem veren bir şehir. Bu alandaki çalışmalar uzun süreli ve örgütlenerek yapılmış. Takas şenlikleri, karakılçık buğdayının korunması bu çalışmalara örnek olarak gösterilebilir. İzmir'in hikayesi kurumsallaşma ile ortaya çıkmış ve bunun kentin avantajlarından biri olduğunu ifade edebilirim. Ancak bahsettiğim hikaye tehdit altında. Zira 15-20 yıl içinde küresel ısınmanın etkisi ile İzmir'de yağışlar yarı yarıya azalacak. Bu durumda hangi yöntemlerle neleri nasıl üreteceğiz? Yağmurları nasıl toplayacağız? Uzun vadeli düşünmeliyiz. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre şu anda beslenmeden kaynaklanan sağlık problemleri Türkiye'de orta düzeyde. Karbonhidrat ağırlıklı beslenme söz konusu, fakat yenilen ekmekte bile durum iç açıcı değil. Buğdayda bulunan mikro elementlerin eksikliği nedeniyle gizli açlık yaşanıyor. Bu gibi temel sorunlara çözümler üretmemiz elzem.” dedi.
Panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile sona erdi.
NASIL BİR İZMİR PANELLERİ SÜRECEK
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı tarafından düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” çalışması, iki haftada bir gerçekleştirilecek paneller ve bunları takip eden atölye çalışmaları ile devam edecek. Çalışmanın, Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi'ne önemli çıktılar sağlaması bekleniyor.