Zihinsel esneklik ruh sağlığını koruyor
Stres yönetimini başarabilen kişilerin, tükenmişlik sendromuna maruz kalmadıklarını dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, esnek olmayı başarabilen, zihinsel esnekliğe sahip kişilerin tükenmişlik sendromuna girmediğini söyledi
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromuna maruz kalan kişilerin aşırı korumacı büyütülen kişiler olduğunu belirterek, 'Sıkıntıya gelemeyen, yüksek tempoya ayak uyduramayan, konforuna düşkün, her şeyi kolay elde etmeye alışkın ve çocukluğundan beri zorlukla karşılaşmamış kişilerde tükenmişlik sendromu daha sık görülür' dedi.
Prof. Dr. Tarhan, tükenmişlik sendromunun depresyonun alt gruplarından biri olduğunu kaydederek, 'Depresyondan farklı olarak sebebi biliniyor. Depresyonda sebep bir faktörle açıklanamazken, tükenmişlik sendromunda kişinin aşırı stres yüklenmesi ve bu stresi yönetememesi sonucu ortaya çıkan çökkünlük hali. Kişi kendini tükenmiş hisseder. Buna enerji kaybı, yorgunluk ve motivasyon eksikliği eşlik eder. Kişi ideal, hedef ve beklentilerini karşılayamadığı için sürekli yetersiz hisseder. Bu yetersizlik hissi, çökkünlüğü artırır ve kısır döngüye girer. Tükenmişlik sendromunun ilerlemesi kronik yorgunluk sendromuna dönüşebilir. Kronik yorgunluk sendromunda karaciğerin çalışması yavaşlar, bağışıklık sistemi zayıflar ve kişi günlük aktivitelerini bile yapmakta zorlanır hale gelir' dedi.
Depresyonun 8 belirtisinden bazılarının tükenmişlik sendromunda baskın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti: 'Bunlardan ikisi temel belirtiler. Kişide elem, keder, hüzün duygusu olan depresif ruh hali, ikincisi ilgi ve enerji azalması, hayata, güzelliklere, olumlu şeylere karşı ilgi azalması ve hiçbir şeyden zevk alamama duygusu. Sonra unutkanlıklar başlar, düşünce akışı yavaşlar ve zihinsel enerji azalır. Kişi karar verirken yavaşlar ve 30 yaşında olmasına rağmen kendini 80 yaşında hisseder. Uyku düzeni bozulur, bazı kişilerde aşırı uyku, bazılarında uykusuzluk yaşanır. İştah bozulur, duygusal açlık oluşur ve aşırı yeme eğilimi görülürken, bazılarında yemekten içmekten kesilme yaşanır. Temel sorun enerji azalması. Depresyonda olumsuz düşünceler yaygınken, tükenmişlik sendromunda yetersizlik düşünceleri daha belirgindir. Hasta eden stres değil, strese verdiği cevaptır. Tükenmişlik sendromu daha çok sağlıkçı ve eğitimcilerde, bir de oyunculukta görülür.'
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromunun iş yoğunluğu, iş stresi ve yüksek beklentilerle ilişkili olduğunun bilindiğini ifade ederek, 'Ancak, beklentileri karşılayamayan birçok çalışan olmasına rağmen, bu durum herkeste tükenmişlik sendromuna yol açmıyor. Genellikle, sıkıntıya gelemeyen, yüksek tempoya ayak uyduramayan, konforuna düşkün, her şeyi kolay elde etmeye alışkın ve çocukluğundan beri zorluklarla karşılaşmamış kişilerde tükenmişlik sendromu daha sık görülüyor. Tükenmişlik sendromuna maruz kalan kişilere baktığımızda, çocukluklarında aşırı korumacı bir şekilde büyütülen kişiler olduğunu görüyoruz.' ifadesinde bulundu.
Zora talip olmayan, mücadeleci olmayan, riski sevmeyen kişilerin birdenbire yoğun bir tempoya girdiklerinde 'Yapamayacağım' şeklinde bir yetersizlik hissettiklerini anlatan Prof. Dr. Tarhan, 'Belki o an, o durum kişi için bir fırsata dönüşebilirdi. 'Bunu nasıl yaparım?' sorusuna odaklanarak durumu aşabilirlerdi. Ancak 'Ben yapamıyorum' diyerek aşırı bir zihinsel şartlanma oluşmuş ve kendilerini bırakmış durumdalar. Hayatta asıl zafer başarılı olmak değildir. Asıl zafer stres karşısındaki dik duruştur. Bunu başarabilmektir. Onlarda tükenmişlik sendromu olmaz. Tutkulu projesi olan kişide olmaz. O kişi yorgunluk falan dinlemez. Günlerce uykusuz kalabilir. Uğruna yorulacak ideali vardır kişinin. Yüksek bir ideali olan kişiler kolay kolay tükenmiş sendromuna düşmüyor.' şeklinde konuştu.