• Haberler
  • Genel
  • Atatürk’ün leblebilerini çalan çocuk: Ona Türklük borcum var

Atatürk’ün leblebilerini çalan çocuk: Ona Türklük borcum var

Turgay Kılıç/ YENİ İZMİR-29 Ekim Kadınları Derneğinin düzenlediği 'Bir Sevdadır Atatürk' söyleşisine Atatürk'ün bindiği trendeki masasında...

Atatürk’ün leblebilerini çalan çocuk: Ona Türklük borcum var
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Turgay Kılıç/ YENİ İZMİR-29 Ekim Kadınları Derneğinin düzenlediği ‘Bir Sevdadır Atatürk’ söyleşisine Atatürk’ün bindiği trendeki masasında bulunan 3 kase beyaz leblebileri cebine ve koynuna koyarak kardeşlerine götüren araştırmacı yazar Hanri Benazus katıldı. Atatürk’e olan sevdasını dinleyicilere anlatan Yazar Benazus, “Okullarda sık sık söylenir, ‘Atatürk bizi düşmandan kurtardı’ diye. Oysaki Mustafa Kemal Atatürk, onları göndermedi ki. Onlar bizim vatan topraklarımıza geldiklerinde Atatürk ise, onların anlayacağı bir dille anlattı ve gitmelerini sağladı” dedi.

29 Ekim Kadınları Derneği üyeleri, Bayraklı Belediyesi’ne bağlı Sancar Maruflu Sivil Toplum Yerleşkesinde düzenlediği ‘Bir Sevdadır Atatürk’ söyleşisinde Araştırmacı Yazar Hanri Benazus’u davet edildi. Atatürk’ü anlatan onlarca kitap ve fotoğraf sergisiyle tarihe tanıklık eden ve dinleyicilerin pürdikkat dinlediği yazar Benazus, “Geldikleri gibi gittiler. Mustafa Kemal’in askerleriyle, Anadolu insanlığıyla, genciyle, yaşlısıyla, çocuklarıyla onların ne yapmak istediklerini anladı gelen düşman askeri. Ne yazık ki Atatürk’ün yaşamı tarihe sığmadı” diyerek Atatürk’ün kendi devrimleriyle özgür bir millet bıraktığını aktardı.

Haber

HANRİ BENAZUS

Yazar Benazus, bir ilkokul çocuğunun ruhuyla dile getirdiği cümlelerini şöyle sıraladı:

“Ömrüm yettikçe her çalışmamda Atatürk’ü yaşatmaya çalışıyorum. Her ülkenin tarihe geçen bir değeri, lideri mutlaka vardır. Ama ülkenin geleceğine hükmedecek bir Mustafa Kemalleri yoktur. Her zaman sorarım, Mustafa Kemal Atatürk nerededir? Derler bana, ‘Atatürk mozolede, yok yok okullarda, pullarda, yetmedi anma günlerinde, trenlerde… Gerçek Atatürk nerede? Kimisi ‘kitaplarda’ diyor, anıtlarda… Son defa ben cevaplıyorum Atatürk’ün nerede olduğuna… Atatürk, dünyanın yazgısını elinde tuttukları yerde. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin varoluş kaderinin yazıldığı bir mucizenin adıdır. O mavi gözlü dev, bütün cehalete, sefilliğe ‘dur’ dedi. Bir Türkü’dür, tutkudur, bir baştır Mustafa Kemal Atatürk. Bir çağdır yaşayan ve yaşatılan.”

Beyaz leblebileri çalan çocuğun anısı

Henüz 7 yaşındayken Atatürk’ü görmek için sabırsızlıkla Aydın’daki tren istasyonuna giden 27 Mart 1930 doğumlu Aydın’ın Ortaklar köyünde büyüyen yazar Hanri Benazus, Atatürk’ün 9 Ekim 1937 tarihinde Aydın’a trenle geldiği dönemde yaşadığı heyecan dolu anısını şöyle aktarıyor:

“Sık sık Atatürk’ün konuşulduğu, anlatıldığı bir toplumda büyüdük ve onu görmek için heyecan içindeydim. Atatürk, Aydın’ın Nazilli ilçesine Basma Fabrikası açılışı için geliyor. Fabrikanın açılmasından sonra ikinci dünya harbinin çıkacağını varsaydığı için askeri manevralar yaptırıyor. Ortaklar köyüne gelen trende Atatürk’ü karşılamak için İstasyon Müdürü, Ortaklar Köyü Muhtarı ve Ortaklar Kooperatifi’nde katiplik yapan babam katılıyor. Ben de babamın yanında gitmek istediğim için ısrar ettim. Atatürk’ün her yerde konuşulduğu köyde onu görmek için heyecan içindeydim ve annemin araya girmesiyle babama eşlik ettim, istasyonu gittim. Trende Atatürk’ün masasına katıldım ve onun içkisi geldiğinde yanına da çini bir kaseye leblebi konuldu. O dönemdeki leblebilerinin hepsini yedim. Leblebilerin hepsi de karanfil kokardı. Bir kase daha geldi, onları da cebime koydum. Üçüncü kaseyi de gömleğimin arasına koydum. Ve o dönemde bir aile reisleri haftalık alırdı. Bir babanın o haftalıkları biriktirerek çocuklarına leblebi alması lükstü. Kolay kolay kimse bunları alamazdı. Yoksul ve mutlu bir Türkiye vardı. Ve o leblebileri üzerimde saklayıp eve getirip masaya döktüm. Herkes ‘leblebi geldi leblebi geldi’ diye sevinerek o masadaki leblebileri yemeye çalıştı. İster kabul edin ister etmeyin, bu böyleydi.”

Haber

‘Türklüğü onda öğrendim’

Araştırmacı Hanri Benazus, Türklüğü en iyi Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendiğini şöyle aktarıyor:

“Atatürk ile trende baş başa kaldık. Bana adımı ve soy adımı sordu. ‘Hanri Benazus’ dedim. Ve bana nereli olduğumu, hangi ırktan olduğumu sormadı. Atatürk’ten sonra adımı söylediklerim bana ‘Nerelisin, nasıl bir isim bu?’ diye çok sordular. Ama Atatürk bunların hiçbirini sormadı. Ona leblebi borcum yok, Türklük borcum var. Türklüğün nasıl bir şey olduğunu ondan öğrendim” dedi.

Haber

Bakmadan Geçme