BES İzmir'den yeni adli yılın ilk gününde yargı emekçileri için çağrı!
2024-2025 Adlı Yılı'nın açılışında yargı emekçilerinin yaşadığın sorunlara dikkat çeken BES İzmir Şube Başkanı Deniz Çetin, 'Yargı Emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret almakta olup, 2009 yılından bu yana ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır' dedi.
Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi, 2024-2025 Adli Yılı'nın açılışında İzmir Adliyesi C Blok önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Zöhre Dalkıran, Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi üyeleri ve basın mensupları katıldı.
BES İzmir adına açıklamayı Şube Başkanı Deniz Çetin okurken, açıklamada yargıda adaletsizliğe dikkat çekildi.
Çetin, açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Mevcut iktidarın 2010 yılında gerçekleştirdiği Anayasa değişikliği referandumu sonrasında yargı alanında tahakküm kuran cemaat ve sonrasında ise AKP iktidarının yargı sistemini toplumsal muhalefeti susturmak, iktidarlarını güçlendirmek için bir araç olarak kullandığı süreci yaşıyoruz. Kendi kurdukları mevcut yargı sistemi içerisinde bile benimsemedikleri yargı kararlarını tanımayan siyasi iktidar, Anayasal hakların kullanılmasını bile keyfi olarak engellemeye çalışıyor. Ülkede yaşanan 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrasında sorgusuz sualsiz bir şekilde aş ve işlerinden edilen on binlerce kamu emekçisi haklarını hukuk önünde aramaya başlamışlar ancak yargıda yaşanan gecikme nedeniyle ağır mağduriyet yaşamaya devam etmektedirler. Darbe girişiminden bugüne 8 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala davaları devam etmekte olup, bu davaların ne kadar süreceği de belli değildir. KHK davalarına bakmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nde üç mahkeme görevlendirilmiş olup, 4 yıla yakın zamandır bu mahkemelerde bekleyen dosyalar bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı'nın bir an önce bu sorunu çözüme kavuşturması gerekmektedir”
"YARGININ İŞ YÜKÜ ARTMAKTA VE İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GELMEKTE"
“Yargı yılı açılışlarının saraylarda yapıldığı bu süreçte yargı adaletsizliği derinleşerek devam etmekte, yurttaşlarımızın hak, hukuk, adalet talebi için adına saray denilen adliyelere başvuruları her geçen gün artarak devam ediyor diyen Çetin, “Bir yandan yargı hizmetlerine ulaşmanın ekonomik bedelinin artması, bir yandan yıllarca süren dava süreçleri yurttaşlarımızın bu yargı sisteminden beklentilerini zayıflatmaya devam ediyor. Yoksulluğun arttığı ve gelir eşitsizliğinde gelişmiş ülkeler sıralamasında ilk sırayı kimseye kaptırmayan ülkemizde; yaşanan yoksullaşmayla birlikte yargının iş yükü sürekli artmakta ve içinden çıkılamaz hale gelmektedir. Bu süreçte siyasi iktidar bir türlü bitiremediği yargı reformum paketleri açıklamaya devam etmektedir. İktidarın üst üste açıkladığı yargı reformu maketleri kimsenin derdine deva olmadığı gibi, ağır iş yükü altında ezilen yargı emekçilerinin orunlarında her defasında görmezden gelmektedir” dedi.
"YARGI EMEKÇİLERİ, AÇLIK SINI İLE YOKSULLUK SINIRI ARASINDA"
Artan iş yüküne dikkat çeken Deniz Çetin, “Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybetmesi, periyodik olarak çıkarılan yargı paketleri dav sayılarındaki artış ve yıllarca süren dava süreçleri yargı emekçilerinin çalışma hayatını kâbus çevirmiş durumdadır. Bir yandan iş yükü, bir yandan mobbing, bir yanda keyfi olarak açıla soruşturmalar, bir yandan mesal kavramı gözetmeksizin çalışmaya zorlanan yar emekçilerinin sürekli olarak açıklanan yargı paketlerinde ekonomik, özlük ve sosyal haklarını düzeltilmemesi yetkili olan sendikaların bu durum karşısında sessiz kalmaları yar emekçilerinin üvey evlat muamelesi görmesine neden olmaktadır. Yargı Emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret almakta olup, 2009 yılından bu yana ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. 23 Temmuz 2009 tarihi itibarıyla yasalaşan 6009 sayılı Yasa kapsamında yer alan 3717 sayılı yasada yapılan değişiklikler yargı emekçilerinin aleyhine sonuç doğurmuş ve emekçilerinin kazanılmış hakkı olan havuz parasının ortadan kaldırılmasına yol açmıştır. Yargı emekçilerinin bu kabustan uyanması, sendikamızca yıllardır gündemde tutula taleplerinin gerçekleşmesinden geçiyor” ifadelerine yer verdi.
"YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALIDIR"
Ayrım yapılmaksızın, tüm yargı emekçilerine mesai ücreti ödenmesi gerektiğini dile getiren Çetin, ulaşım ücretleri ayrımsız her ilde verilmesinin önemine vurgu yaptı. Havuz paralarının, yargı emekçilerinin lehine olacak şekilde düzenleme yapılarak ödenmesine başlanması gerektiğinin altını çizen Çetin, “İş yükü nedeniyle personel alımına gidilmeyip yargı emekçilerinin üzerinde baskı kurularak sorunun çözümüne çalışılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır. Yargı emekçilerinin 2802 sayılı Yasadan çıkarılarak diğer kamu görevlileri gibi 4483 sayılı Memurun Muhakāmatı Kanunu’na tabi olması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi amacıyla kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenleme yapılmalıdır. Yargı kurumlarında kreş açılmalıdır. Mülakat değil, liyakat esas alınmalı, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilmelidir. Yargı hizmetleri sınıfı oluşturulmalı kadro ve unvanlar yeniden tanımlanmalıdır. İşyerinde hiçbir pozisyon, kadro, unvan ve kademede cinsiyetçi iş bölümü yapılmamalıdır” şeklinde konuştu