Can suyu can çekişiyor!

Aysun GÜLER/YENİ İZMİR- Yapılan meteorolojik bazı araştırmalara göre, İzmir'in 1960'tan bu yana 1,6 derece ısındığını söyleniyor....

Aysun GÜLER/YENİ İZMİR- Yapılan meteorolojik bazı araştırmalara göre, İzmir’in 1960’tan bu yana 1,6 derece ısındığını söyleniyor. Bu ısı artışı kente düşen ani yağış oranını iki katına çıkarıp su baskınlarını yol açıyor. Su döngüsünde yaşanan kriz kentlerin ya çok sık yağış almasına ya da kurak zamanlar geçirmesine neden oluyor. Yeryüzüne düşen yağış miktarı aynı kalsa da bölgesel yağışlar, taşkınlara neden olabildiği gibi aşırı kuraklığın da hayatımızın bir gerçeği haline gelmesine neden oluyor. Barajlardaki su oranı önceki yıla göre epey azalmış görünüyor.

SUSUZ KIŞ KAPIDA!

Ani ve yoğun yağışlar ne yazık ki barajları doldurmaya yetmiyor. Son haftalarda İzmir’de gerçekleşen yoğun yağışlar da beklenilen etkiyi vermedi.

İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İZSU) kayıtlarına göre kentteki 5 barajın doluluk oranı geçen senenin aynı ayına göre şu şekilde:

Tahtalı’da yüzde 40,10’dan yüzde 27,37’ye

Balçova Barajı’nda yüzde 23,25’den 22,44’e

Ürkmez Barajı’nda yüzde 36,21’den 14,00’a

Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda yüzde 46,84’ten 24,66’ya düştü.

Barajlardaki su miktarının 2022’ye göre neredeyse yarı yarıya azaldığı İzmir’de bilinçli su tüketimi nasıl olmalı, yerel yönetimler susuzlukla mücadelede nasıl politikalar geliştirmeli konusunda Eski, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı, Yüksek Çevre Mühendisi Helil Kınay önemli açıklamalarda bulundu.

Haber

Yüksek Çevre Mühendisi Helil Kınay

‘BARAJLAR KRİTİK SEVİYEDE’

 İzmir’deki yağış miktarı ve baraj doluluk oranıyla ilgili açıklamalarda bulunan Kınay, ‘’Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından kamuoyuna da yansıyan değerlendirmelerde tüm bölgelerde yağış miktarında ciddi bir düşüş olduğu ifade ediliyor. Yağış miktarındaki en büyük azalma Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülürken, Ege Bölgesi 2. sırada yer alıyor. Kentimizde de yağış verileri ile ilgili değerlendirmelere bakıldığında Ekim 2021-Eylül 2022 döneminde yağışlarda yüzde 10 azalma olduğu görülüyor. 2020-2021 dönemi ile 2021-2022 dönemi arasında da yüzde 9’luk bir azalma var. 2021 Ekim ayı ile 2022 Ekim ayına baktığımızda ise neredeyse hiç yağış almadığımız için yağış azalma oranının yüzde 98’e çıktığını görüyoruz. Kuraklık ve susuzluk tehlikesi ile miktarlarını sürekli takip ettiğimiz barajlardaki doluluk oranlarında da durum iç acıcı değil. İZSU web sitesinde paylaşılan verilere göre; İzmir içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan ana kaynak olarak Tahtalı Barajı güncel doluluk oranı yüzde 27, geçen yıl aynı tarihteki oran ise yüzde 40 idi. DSİ verilerine göre; sulama amaçlı kullanılan barajlarda da doluluk oranı kritik seviyelerde. Barajlardaki doluluk oranları verileri de İZSU sitesinde kentin en önemli kaynağı olan Tahtalı Barajında doluluk oranı yüzde 30’un altında’’ dedi.

‘TARLALAR EKİLEMİYOR’

İzmir ve ülke genelinde yaşanan susuzluğun tarımsal üretimdeki kaliteyi de etkiliyor. Tarımsal üretimdeki bu sıkıntılar vatandaşın sofrasında kalitesiz ve sağlıksız ürünler olarak kendini gösteriyor. Konuyla ilgili konuşan Helil Kınay, “Çiftçinin tarlasına ekeceği ürün, yağmur olmadığı için ekilemiyor. Ürün veriminde yaşanan kayıplar ve olumsuzlukları uzmanlar dile getiriyor. Soframıza getiremediğimiz, satın alamadığımız, fiyatı artan, kalitesi düşen gıdalar ile biz ise soframızda bu sorununun en ağır faturasını sağlıklı, yeterli gıdaya ulaşamadığımız için yaşamımız ile karşılıyoruz’’ açıklamasında bulundu.

DENGE ÖNEMLİ

Su yönetimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Helil Kınay, şöyle devam etti, “Su yönetimini sadece yağış ve kuraklık verileri, barajlardaki doluluk oranları, iklim değişikliği ile değerlendirmek mümkün değil. Tüm etkileri koruma kullanma dengesini yönetmek zorundayız. Ekosistemin, doğal varlıkların korunması sürdürülebilirliği, iklim değişikliği ve etkileri, dirençlilik en önemli yaşamsal problemimiz. Kentlerimizden, sanayiye, tarımdan, enerjiye, hayvancılığa, turizme, sağlıktan, ekonomiye tüm alanlarda yürütülen yanlış politika ve uygulamaların sonuçlarını ve bedellerini ağır yaşıyoruz. Koruma ve uyum çalışmalarının hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu noktada bireysel tasarruf önlemleri olduğu kadar, kentsel su yönetimi, tarımda ve sanayide suyun verimli kullanımı, ürün, üretim deseni planlaması, suyun yeniden kullanımı, fazla su tüketimi ve kirlilik yükü olan sektörlere özel planlamalar gibi bilimsel ve teknik çözümlerin toplumsal alışkanlıklar ile desteklenmesi gerekiyor.’’

Bakmadan Geçme