• Haberler
  • Çevre
  • “Ciğerlerimiz yanıyor, çok acil önlem almalıyız”

“Ciğerlerimiz yanıyor, çok acil önlem almalıyız”

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, orman yangınlarının önüne geçmek için kalıcı çözümlere bir...

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, orman yangınlarının önüne geçmek için kalıcı çözümlere bir an önce gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, Gazeteci Leyla Bilgi’ye orman yangınları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kesici, orman yangınlarının ortaya çıkmasının en önemli etkenlerinden birinin, kuraklık olduğuna dikkat çekti. Kesici, kuraklığın ve Çam ağaçlarının yangın riskini arttırdığını söyleyerek, “Orman yangınları konusunda ilk önce söyleyeceğim şey biliyorsunuz ülkemizde ve bütün dünyadaki kuraklık. Ama bu kuraklık doğal akışında olan bir kuraklık değil. insanların yaratmış olduğu bir kuraklık olarak karşımıza çıkıyor. Suyunuz yeterli değilse her türlü yangının çıkması olası. Çünkü her şey artık böyle çıra gibi bir hale gelmiş tutuşmak için bir kıvılcım bekliyor. İşin en üzücü taraflarından bir tanesi, yeteri kadar önlem alınmıyor olması. Yani haritaya baktığımız zaman, bilimsel verilere baktığımız zaman, oradaki doku bellidir. O nedenle bizim mutlak suretle bu yerlerde çok acil önlem almamız gerekiyor. Yani hem teçhizat açısından, hem ulaşılabilirlik açısından, hem de oradaki bitki dokusunun yetiştirilmesi konusunda. Nedir? Bakıyoruz her tarafa Çam ağacı dikilmiş. Bugün Çam ağaçlarının ne kadar zararlı olduğunu, ne kadar fazla su istediğini, yangında en çok yanan ağacın olduğunu ve yine yangını en çok tetikleyen ağaçlardan bir tanesi olduğunu görüyoruz.  Dolayısıyla,  her tarafa çam dikme politikası tamamen yanlış olan bir politikaydı” dedi.

“UÇAK SAYISINI ELEŞTİRİYORUZ”

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, yangın söndürme uçaklarının  yeterli sayıda olamamasının yanı sıra uçakların  yangın bölgesine hızlı bir şekilde su yetiştirmesi için de göllerin önemine değindi. Kesici, “Ekipman açısından mutlak surette çok iyi yatırımlar yapmamız gerekiyor. İşte uçak olsun, diğer şeyler olsun. Mesela yine üzüldüğümüz noktalardan bir tanesi; Ege bölgesi, Akdeniz, Marmara. Buralara baktığımız zaman, buralardaki orman yangınlarına en hızlı şekilde ulaşabilecek, su götürebilecek sistemler nelerdir? Uçaklardır. Evet. Birincisi uçak sayısını eleştiriyoruz. Gerçekten eleştiriyoruz. Çok sayıda olması gerekiyor. Çünkü ormanın yanması demek, Yine halk arasında söylenen bir söz: “Ciğerlerimiz yanıyor” demek. Oksijensiz kalmamız demek, enerjisiz kalmamız demek, yağmursuz kalmamız demek. Burada ekipmanların olmasının yanı sıra, mesela geçen yıllarda Denizli tarafında, Acıgöl tarafına yakın bir yerde yaşadığımız bir orman yangınında uçaklar Acıgöl’den su alamadılar. Çünkü göl kurumuş. O uçak su getirebilmek için 45 kilometre ileriden bir yerden su getirdi. Halbuki Acıgöl’de, Çardak Gölü’nde su olmuş olsaydı 2 dakika, 5 dakika içerisinden müdahale edilebilecekti. Demek ki doğayı bizim her açıdan korumamız gerekiyor. Yine aynı şekilde mesela bugün Beyşehir Gölü, Eğirdir Gölü, buna benzer göllerimiz tamamen kaybedilmek üzreler. Örneğin Marmara’daki,  Marmara Gölü tamamen kurumuş bir vaziyette. Oradaki göller aynı zamanda kurudu” ifadelerini kullandı.

“SU VE DOĞA KAYNAKLARININ TAHRİP EDİLMESİNDEN KAYNAKLANIYOR”

Kesici, şiddetli bir şekilde küresel ısınmayla karşı karşıya olduğumuzu belirterek, “Şimdi yeryüzündeki su kaynaklarını kuruttuğumuz zaman orman yangınları aşırı derecede artar. Neden? Çünkü su kaynakları, dereler, çaylar, göller, bizim bu su kaynaklarımız sabaha doğru rüzgarın esintisiyle, havanın değişimiyle birlikte yazın, kışın, kırağı, çığ, nem gibi esintileri ağaçlık alanlara, ormanlık alanlara götürür. Yani orada klima etkisi yaratır. Bu klima etkisi gündüzle devam edebilir fakat çok şiddetli bir şekilde küresel ısınmayla karşı karşıyayız. Küresel ısınmayla karşı tabii küreyi kim ısıttı? İnsanlar ısıttı. Bu kadar aşırı sıcaklığın nedenleri su kaynaklarının, doğa kaynaklarının tahrip edilmesinden kaynaklanıyor. O nedenle doğanın gücünden de yararlanılamıyor. Yani söylemek istediğim buharlaşma. Bunun yanı sıra bu Çam Ağaçlarının olduğu yerler orman yangınlarının en sık yaşandığı yerler. Bu ağaçlar çabuk yanmakta. Bu ağaçların yerine, tabi keselim demiyoruz, o bölgenin ekosistemine zarar vermeyecek, örneğin;  ismi Selvi olan tamamen yeşil ve kolay yanmayan ve aynı zamanda çok iyi oksijen üreticisi olan yeşil olan ağaçları dikebiliriz. Katran ağaçlarını uyum sağlattırabiliriz. Akasya ağacı dikebiliriz. Bunları diktiğimiz zaman onlar yanmayacağı için bir set oluşturmuş olacaktır. Yani bitkilendirmede çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bakımları daha önceden yapmamız gerekiyor. Acil bir şekilde yapmamız gerekiyor” dedi.

“İNSAN EN TEHLİKELİ YARATIK”

Meydana gelen orman yangınlarının %95’inin doğal olmadığını vurgulayan Kesici: “Orman alanlarına yakın sınırlarda ateş ve mangal yakılmamalı. Son birkaç senedir biz ormanlara girişi yasakladık. Bu da çok acı bir şey. Üzüntü verici bir şeydir. Ama maalesef insan en tehlikeli yaratık. Suyu da kurutuyor, havayı da kurutuyor, ormanı da yakıyor. Yani orman yangınları doğal olarak da çıkabilir. Doğanın etkisiyle olan doğal orman yangınları da var. Ama günümüzdeki olan orman yangınlarının %95’i doğal değildir, insan kaynaklıdır. Bunun nedenlerinin arasında insanların doğayı tahrip ediyor olması yer alıyor. Suların tüketilmesi de insan kaynaklı. Yine aynı şekilde maden ocaklarının giderek hızlı bir şekilde artması da tahriplerin bir parçası halindedir” şeklinde konuştu.

“ÇİFTÇİLERE ÇOK ACİL EĞİTİM VERİLMELİ”

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, orman yangınlarına karşı alınması gereken önlemleri anlattı. Kesici, “Toprak bin yılda oluşuyor. Buraları kurutuyorsunuz, su kaynaklarını yok ediyorsunuz, sonra su bulamıyoruz. Nem azaldıkça şiddetli bir şekilde sıcaklık artmış oluyor. Onun yanı sıra tabii mutlak surette orman içerisindeki bilhassa cam ve plastik şişelerin bunların mutlaka toplanması gerekiyor. Ve her zaman yıllardır, 20 senedir söylediğim en önemli olaylardan bir tanesi. Çiftçilere gerekli eğitim verilmeli. Eğitim verilmesine rağmen hala aynı davranışlarına devam ediyorlarsa cezai işlem uygulanmalı. Niçin? Anız yakmakla ilgili. Anız yakmaları, kuru otların o ortamda bırakılması yangınları artırdığı gibi aynı zamanda toprağımızı da yok ediyor. Toprağı besleyen dokuyu da yok ederek toprağın verimliliğini de yok etmiş oluyorsunuz. Yine enerji nakliyatlarındaki sorunlar bizim karşımıza çıkıyor. Mesela işte direkler, elektrik enerjisinin dağıtılmış olduğu direklerdeki tellerden kaynaklanan yangınlar söz konusu. Ki bunlar belirli alanlarda çok hızlı bir şekilde yangını körükleyen etmenler olarak karşımıza çıkabiliyor. Buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Ekipler gerçi bu konuda çalışıyorlar, yardımcı oluyorlar ama bence yetersiz kalıyorlar. Yangın riskinin görüldüğü yerlerde insanlara çok iyi bir eğitim verilmesi gerekiyor” ifadelerini kaydetti.

“BİR ÇİVİ BİLE ÇAKILMAMALI”

Kesici, yanan ormanlık alanlarda otellerin inşa ediliyor olmasının yanlış olduğunu ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bu ülkede yıllardır sahil kenarlarında bazı yerlerde biliyoruz ki alanlar yakılarak oteller yapıldı, binalar yapıldı. Kesinlikle yanan ormanlık alanlara bir çivi dahi çakılmamalı. Eğer siz yanan bir ormanlık alana otel inşa ederseniz yangını artırırsınız. Ondan sonra çeşitli bahaneler aramaya çalışırsınız. Şu yaktı, bu yaktı, kim yaktıysa, kim ettiyse, terörse, diğer şeyse bütün faktörler insanlardan kaynaklanıyor. Aslında bu faktörler ülkenin yönetimiyle ilgili olan önemli hususlardan bir tanesidir. O nedenle bu politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Bilhassa ormanlık alanlara çok yakın olan tarım alanları kontrol altına alınmalı. Ormanlık alanlara çok yakın olan tarım alanları kontrol altına alınmalı” dedi.

“DOĞANIN GİDİŞATI ÇOK KÖTÜ”

Kesici, insanların etkili bir biçimde bilinçlendirilmesi gerektiğini ve işbirliği ile orman yangınlarının azaltılabileceğini dile getirerek sözlerini şu ifadeler ile noktaladı:

İnsanlar etkili olarak bilinçlendirilmeli. Mutlak surette AFAD’la, üniversitelerle, askeri birliklerle, Orman Genel Müdürlüğü’yle, belediyelerle, sivil toplumlarla iyi bir iş birliğini sağlamak durumundayız. Bu sorunu birlikte hareket ederek çözebiliriz. Doğanın gidişatı gerçekten çok kötü.  Aşırı düzeyde yaşadığımız orman yangınlarını önlemek mümkün.

İzlanda da ağaçlar yanıyor, Paris’te de ağaçlar yanıyor. Bir karşılaştıralım, sayıları ne kadardır? Ne kadar olmuştur? Bizde ne kadardır? Bizim coğrafik durumumuz nedir? Şunu iyice anlamamız gerekiyor. Başkaları bizi hiç ilgilendirmiyor. Bizim yapabileceğimiz, ülkemizin, devletimizin yapabileceği güzel işlerden bir tanesi; bu orman yangınlarını önlemek olmalıdır. Ve bunu da ancak bilgiyle, güçle, yatırımla, akılla, vicdanla, ahlakla sağlayabiliriz.

LEYLA BİLGİ

 

Bakmadan Geçme