Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Fare Çuvalı Teorisi' yorumu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun yeni yerleşkesinin açılışında önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun yeni yerleşkesinin açılışında önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin geleceği için kararlı bir duruş sergilediklerini ifade ederek, “Bölgemizi kasıp kavuran yıkımların, sınırlarımıza dayanmasını, bizi de yakmaya başlamasını beklemeyeceğiz. Gelin hep birlikte karşımızdaki tehditlerle yüzleşip mücadele ederek, gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye mirası bırakalım” dedi.
AÇILIŞTA ÇARPICI AÇIKLAMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun yeni yerleşkesinin açılışında önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda milletin birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini güçlendirmeye devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, geçmişin kısır çekişmelerini ve kötü hatıralarını tarihin tozlu raflarına bırakacaklarını belirtti.
BİRLİK VE KARDEŞLİK VURGUSU
Erdoğan, ülkenin karşılaştığı zorlukları aşabilmek için ortak değerler ve idealler etrafında kenetlenmenin önemini vurguladı. Bu süreçte bazı kesimlerin toplumu bölme ve çatıştırma amacı güttüğünü söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin güçlü toplumlar ve devletler inşa etmesinin temelinin, ortak değerlere dayalı bir toplum yapısından geçtiğini söyleyerek, “Bunun için ihtiyacımız olan tek şey; milletçe birliğimizi, beraberliğimize ve kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Biz, her fırsatta bu hazine değerindeki ilkeyi ve temenniyi hatırlattıkça birileri kendi akıllarınca meseleyi dalgaya alıyor. Hatta bizi tek tip toplum hayali kurmakla suçlayan kalbi kara, zihni bulanık, gözü dışarda mankurtlara bile rastlıyoruz. Halbuki tarih boyunca ve bugün, güçlü toplumların, devletlerin ve ülkelerin gerisindeki sır; ortak değerler, idealler ve kurallar etrafındaki sımsıkı kenetlenmeleridir” diye konuştu.
FARE ÇUVALI TEORİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir hikaye üzerinden emperyalistlerin toplumları nasıl manipüle ettiklerini anlattı. "Fare Çuvalı Teorisi" olarak bilinen bu hikayeyi aktararak, emperyalist güçlerin ülkeleri iç çatışmalara sürükleyerek, dikkatlerinin dağılmasını sağladığını belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin de yıllarca bu stratejinin hedefi haline geldiğini vurgulayarak, sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk gibi ayrımlarla toplumun birbirine düşman edilmesinin Türkiye'yi zayıflattığını söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ülkenin birinde tarım mühendisi bir kişi ülkenin başkentine gitmek üzere trene biner. Yanındaki koltuğa da yaşlı bir çiftçi oturur. Yolculuk boyunca çiftçi, ayakları arasındaki çuvalı her çeyrek saatte bir çevirip, içindekileri karıştırır ve sonra tekrar yerine yerleştirir. Bu durum karşısında merakını yenemeyen mühendis, bir süre sonra çiftçiye yaptığı bu işin hikmetini sorar. Çiftçi, tarlalardan fare ve sıçan yakalayıp, bunları laboratuvar deneylerinde kullanılmak üzere başkentteki bir araştırma merkezine sattığını söyler. Çuvaldakiler de işte bu fare ve sıçanlardır. ‘Peki' der mühendis, çuvalı niye sürekli sallıyorsun? Çiftçi de çuvaldaki fareleri ve sıçanları çeyrek saatten fazla sallayıp, içindeki birbirine karıştırmazsam hayvanlar rahatlayıp, çuvalı kemirip delmeye başlarlar. Yaptığım bu işle farelerin ve sıçanların korkularını sürekli canlı tutup kendi aralarında gerginlik yaşamalarını sağlayarak dikkatlerini çuvala vermelerini engelliyorum. Böylece onları satacağım yere kadar rahatça götürüyorum. Bir çiftçinin pratik zekasının ürünü bu yöntem, daha sonra bir teori haline getirilip siyasete de uyarlanmıştır. Emperyalistler tarafından sömürülecek ülkeler ve toplumlar, terör başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle sürekli karıştırılıp, birbirleri ile çatıştırılarak asıl amaçlarına odaklanmalarının önüne geçiliyor. Maalesef, ülkemiz de uzunca bir süre bu teorinin tepe tepe uygulandığı yerlerden biri olmuştur. Kimi zaman sağ-sol, Alevi-Sünni, ilerici-gerici, Kürt-Türk denilerek toplum kesimlerimiz birbirine düşman edilmiştir. Kazanan siyasetiyle, diplomasisiyle, ekonomisiyle ve güvenliğiyle emperyalistler, kaybeden ise topyekun milletimiz ve ülkemiz olmuştur. Hamdolsun, biz bu devri bitirdik.”
“DARBE GİRİŞİMİYLE DENEDİLER OLMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Türkiye özlemi içerisinde olan bazı kesimlerin, Türkiye'yi yeniden emperyalistlerin güdümüne sokma çabalarına dikkat çekti. Erdoğan, Türkiye'nin bu tür dış müdahalelere karşı dimdik durduğunu ifade ederek, “Bunu faili meçhul cinayetler ve Cumhuriyet Mitingleri gibi hezeyanlarla denediler olmadı. Bunu Gezi Olayları gibi provokasyonlarla denediler olmadı. Bunu, bölücü örgütü şehirlerimize ve insanlarımızın üstüne saldırtarak denediler olmadı. Bunu FETÖ'nün hain elemanları vasıtasıyla giriştikleri emniyet, yargı ve askeri darbe girişimiyle denediler olmadı. Bunu ülkemizi diplomatik yalnızlığa, ekonomik krize, siyasi kaosa sürüklemeye çalışarak denediler olmadı. Küresel salgından bölgesel savaşlara, orman yangınlarından depreme kadar her hadiseyi bu doğrultuda fırsata çevirmeye kalktılar yine olmadı. İnşallah bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklar” şeklinde konuştu.
“ÖNÜMÜZDEKİ FIRSATLARI KAÇIRMAMAKTA KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin küresel düzeydeki etkisini artırma yolunda kararlılıkla ilerleyeceğini belirtti. Erdoğan, dünya ve bölgesel siyasi, ekonomik, güvenlik paradigmalarının yeniden şekillendiği bu dönemde, Türkiye’nin her fırsatı doğru şekilde değerlendireceğini ve geçmişteki hataları tekrarlamayacağını vurgulayarak, “Dünyayı biçimlendiren siyasi, ekonomik ve güvenlik paradigmalarının yeniden yapılandığı şu dönemde geçmişteki hataları tekrarlayıp, önümüzdeki fırsatları kaçırmamakta kararlıyız. Bölgemizi kasıp kavuran yıkımların, sınırlarımıza dayanmasını, bizi de yakmaya başlamasını beklemeyeceğiz. Gelin hep birlikte karşımızdaki tehditlerle yüzleşip mücadele ederek, gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye mirası bırakalım. Aksi takdirde bir asır daha korkarak, birbirimizi tüketerek yaşayacağımız bir iklimin bizi esir alması kaçınılmazdır. Hiçbirimizin gönlünün böyle bir geleceğe razı olmayacağına inanıyorum. Tarihin tekerrür etmemesi için, dünyanın ve bilhassa bölgemizin içinde bulunduğu durum hepimize ibret olmalıdır. Bunun için siyaset kurumu başta olmak üzere her birimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekle mükellefiz” sözlerini sonlandırdı.