• Haberler
  • Genel
  • Dünyadaki ilk eylemi İzmirli KADINLAR gerçekleştirdi

Dünyadaki ilk eylemi İzmirli KADINLAR gerçekleştirdi

1828 yılında ekmeğe yapılan zammı protesto etmek için sokağa çıkan İzmirli kadınların, üç gün boyunca sokaklarda verdiği mücadele, Türk Kadını'nın ilk eylemi olarak tarihteki yerini alır.

Dünyadaki ilk eylemi İzmirli KADINLAR gerçekleştirdi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İLK sokağa çıktıklarında ta­rihler 1828’i gösteriyordu. Ar­dından Çanakkale’de yerlerini aldılar. Çeyizliklerini sattı genç kızlar, hemşire olarak cepheye koştular. Adlarını verdikleri ül­kenin kurtulması için Kurtuluş Savaşı’nda da savaş alanların­da ve cephe gerisinde yerlerini aldılar. Tecavüze kalkışanlar Yunan Askerleri’ne teslim ol­mamak için diri diri kendilerini yaktılar. Kırmızı elbisesiyle bi­ber gazı sıkan polisin karşısın­daki duruşuyla ‘Gezi Eylemle­ri’nin sembolü oldular. Tarih­ler 15 Temmuz 2016’yı göster­diğinde İSYAN’a kalkışan DARBECİLER’e direndiler. Hiç tanımadıkları çocukların tacize uğramaması için için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bastılar… Evlatlarını lanet olası teröre şehit verdiklerinde ‘VA­TAN SAĞOLSUN’ diye haykır­dılar. Karadeniz’de çevreci ey­lemlerle gündeme geldiler. Songül Yarbay gibi iftiraya uğ­radılar. Ordudan atıldılar. Geri döndüler şehit düştüler. Bütün mal varlığını orduya bağışlaya­rak MİLLİYETÇİLİKLERİNİ gösterdiler. Güneydoğu’da te­rörü bitirmek için dağlara bile çıktılar. Değer görmediler dö­vüldüler, sövüldüler, sokak or­tasında öldürüldüler…

ANADIRLAR… BACIDIR­LAR… ÜLKEYE ADLARINI VERENLERDİR…

Yani direnişin adıdır KA­DIN… Tarihe imza atan, tarih yazandır… 188 yıl önce ekmeğine, 93 yıl önce vatanına sahip çıkan, insana “SEN neye sahip çık­tın?” diye sordurtandır KADIN… Gezi parkında kesi­lecek ağaçlar için direnendir KADIN. Tankla, tüfekle, uçakla darbeye kalkışan terör örgütü mensuplarına karşı yüreklerini ortaya koyarak sokaklara çı­kandır KADIN. Hiç tanımadığı, yüzünü dahi görmediği, çok uzaklarda acı çeken çocuklar için TBMM’ni basandır KA­DIN.

“Kadın dediğin” diye cümle­ye başlamadan önce, kendine ne kadar “adam” diyebileceğini düşündürtendir KADIN…

Dövülse, sövülse, kapının önüne konsa, öldürülse de adı­nı ÜLKEYE verendir! Yazılmış ve yazılacak olan bütün hikaye­lerin mağdur ve mağrur ‘KAH­RAMANLARI’dır KADIN…

Ve Nazım’ın dizelerindeki gi­bi “soframızdaki yeri öküzü­müzden sonra gelen”dir. (Bu bölüm olsa da olur olmasa da)

İLK KADIN EYLEMİ

Yıl 1828… Yer İzmir… Mo­ra’da başlayan Yunan İsya­nı’nın yaşandığı yıllar…

18.yy. sonlarında, bir Rum Ailesi olan İpsilanti Kardeşle­ri’n başlattığı süreç, 1820’li yıl­larda kopmayla sonuçlanır. Yu­nan Krallığı kurulur. Bu dö­nemde tedhiş hareketleri, ka­çakçılık, toplumsal olaylar, yokluk ve karaborsa birbirini izleyen sıradan olaylar haline gelir. İzmir, bu süreçte, gelişen olaylardan konumu itibariyle en çok etkilenir. Bütün bu ge­lişmeler, İzmir’in günlük yaşa­mını doğrudan etkiler.

1810’lu yıllarda yaşanan ku­raklık ve buna bağlı olarak kıt­lık insanların belleklerinden henüz silinmemişken, 1820’li yıllarda özellikle Türkler’in te­mel yiyeceği ekmeğin ham­maddesi buğday, piyasadan ya­vaş yavaş çekilir, karaborsaya düşer. Tarihler 1828’i gösterdi­ğinde, insanlar evlerinde ek­mek yapamaz hale gelir. Ve yi­yeceklere katık bulunamaz günler yaşanmaya başlanır.

Yokluk ve karaborsa dönemi­nin yaşandığı bu zaman dili­minde, İzmir Valisi Hasan Paşa 1828 ilkbaharında ekmek fiyat­larına zam yapılmasına izin ve­rir. Bunun üzerine, Türkler arasında bir huzursuzluk ve zamma itiraz sesleri yükselir.

Kadifekale, Tilkilik, Namaz­gah ve Damlacık gibi Türk Ma­halleleri’ndeki erkekler, bir araya gelir. Zamma itiraz edip, geri alınmasını talep ederler. İstekleri, vali tarafından kabul edilmez. Erkekler başarısız olunca, devreye kadınlar girer. Kadınlar, önce çocuklarıyla birlikte so­kaklara çıkar. Ardından da ey­leme geçerler. Her gün artan sayıda, Paşa’nın konağı önün­de toplanmaya başlayan KA­DINLAR ayaklanmanın fitilini ateşler ve itaatsizlik gösterirler.

Karaborsacıların buğday am­barları basılır. Kentin sokakları Türk Kadınları’nın istilası altı­na girer. Vali Hasan Paşa, Türk Kadınları’nın karşısına dikilir eyleme son verilmesini ve ka­dınların evlerine geri dönmele­rini ister.

Ancak kadınların, direnişi bı­rakmaya niyetleri yoktur. Her gün biraz daha kalabalıklaşır­lar. Devreye Karakol Komutanı Hacı Bey girer. Hacı Bey’in da­ğılmalarını istemesi üzerine, kadınlar İzmir’de tam bir otori­te sahibi olan ve yan gözle dahi bakmaya korktukları Hacı Bey’i ve karakolu­nu taş yağ­muruna tu­tar. Karakol Komutanı Hacı Bey, olayları kontrol ede­mez, eylemi bastıramaz. Olay­ların üçüncü gününde kadınla­rın baskısı ve isteği üzerine Ha­cı Bey, İzmir’i terk etmek zo­runda kalır.

İzmirli Kadınlar, üç gün bo­yunca İzmir’in gündemini be­lirler ve tarihteki İlk Türk Ka­dın Direnişi’ni gerçekleştirir.

Evinde ailesini besleme, ço­cuklarını büyütme olanağı or­tadan kalkan İzmirli Türk Ka­dını, sabırlarının taştığında, ta­şan sabırlarının hiçbir itaate uymayacağını, gerektiğinde ne­ler yapabileceğini gösterir. Zam, Vali Hasan Paşa’nın dev­reye girmesiyle geri alınır.

Direniş, Türk Kadını’nın ilk eylemi olarak tarihteki yerini almasının yanında, kentin asa­yişinden sorumlu bir karakol komutanının sürülmesine de neden olmasıyla da önemlidir.

Hacı Bey, çok renkli bir kişi­lik ve aynı zamanda İzmirliler tarafından da sevilen, kentin asayişinden sorumlu bir kara­kol komutanıdır ve oldukça da başarılıdır. İzmirli Türk Kadın­ları’nın karşısında tutunama­yan Hacı Bey, asayişini koru­makla olduğu şehri terk etmek­le sonuçlanan bir sürecin kur­banı olarak tarihe geçer…

Kökeni Amazonlar’a kadar uzanan İzmir kadını, farkını yaptıkları eylemlerle gösterir. O dönemlerde İzmir’de bu­lunan AvusturyaMaca­ristan İmparatorlu­ğu’nun Elçisi Baron Anton Prokesch von Osten tarafından tanık olunan olaylar, 1934 yılında Avusturya’da ya­yımlanan “Jahrbücher der Literatür” (Edebiyat yıllığı) isimli derginin 67. ve 68. sayı­larında kaleme alınır. İzmir’de bulunduğu dönemde eski Smyrna’yı arkeoloji dünyasına tanıtan Baron Von Osten, kale­me aldığı yazısında, İzmir’de yaşanan kadın eylemlerini ol­duğu gibi anlatarak, Türk kadı­nının zam karşısında gösterdiği mücadeleye geniş yer verir.

Osmanlı İmparatorluğu dö­neminde hak ve özgürlükler adına en büyük adımın Meşru­tiyet döneminde atıldığı düşü­nüldüğünde, İzmir bu anlamda Meşrutiyet’ten de önce hareke­te geçti. Her yenilikte öncü olan, Osmanlı ve Türkiye için ilklerin kenti İzmir, bu ayak­lanmaya da öncü konumunda oldu. İzmirli kadının ‘HAK’ için sokaklara çıkması, önemli bir demokrasi hareketi olarak ka­yıt altına alındı.

DİPNOT:

Avusturyalı Diplomat Anton Prokesch von Osten’in aktardığına göre:

Bilindiği gibi bu dönemde her millet ken­di adıyla anılan mahallesinde yaşamaktaydı. Türkler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Avrupallılar kendi mahalle yapıları içindey­di. İşte Türk Mahallesi’nin kadın sakinleri buğdaysızlık, ekmeksizlik, açlık ve yokluk canına yettiği için sokaklara çıkar. Şehrin resmen altını üstüne getirirler. Sanki kent bir zamanların kadın savaşçıları olan sahip­leri Amazonlu günlerini anımsamıştır.

Baron Osten’in belirttiğine göre;

Hacı Bey Kayserili’dir ve de dirayetli bir komutandır. İzmir Valisi Hasan Paşa, olaya müdahale eder; ekmek fiyatlarına narh ko­yar ve ekmeğin piyasaya sürülmesine olanak sağlar. İstekleri yerine gelen İzmir’in Türk Kadınları eylemlerine son vererek evlerine çekilir. Ve günlük işlerinin rutin dünyasında kendisine düşen görevini yerine getirmeye koyulur.

18541856 yıllarında İtalyan Mühendis Luigi Storari tarafından kentin ilk ve gerçek planı yapılmıştır. Storari’nin planında bu­gün Yenişehir olarak anılan Tepecik ( O gün de bu isimle anılıyordu) semtinde yeni açı­lan bir sokağa “Hacı Bey Sokağı” adı veril­miştir. Muhtemelen bu sokağa adı verilen kişi İzmir Karakol Komutanı Kayserili Hacı Bey’dir!

ÖNEMLİ…1934 yılında Avusturya’da ya­yımlanan “Jahrbücher der Literatür” (Ede­biyat yıllığı) isimli derginin 67. ve 68. Sayı­larında konudan bahsedilmiştir…

 

HABER MERKEZİ

Bakmadan Geçme