• Haberler
  • Ekonomi
  • 'Dünyanın geleceği ekonomik güven üzerine kurgulanıyor'

'Dünyanın geleceği ekonomik güven üzerine kurgulanıyor'

Türkiye'de iş dünyasının enflasyonla, dövizle ilgili sağlam tahminlerde bulunduğunu ama tahmin yapmak için küresel ekonomiye bakmak gerektiğini söyleyen İstanbul Araştırma Kurucu Ortağı Ekonomist Can Selçuki, ABD Başkanı Trump'ın bir süredir alışageldiğimizin dışındaki gelişmelerin son uygulayıcılarından olduğuna dikkat çekti

İstanbul Araştırma Kurucu Ortağı, Ekonomist ve Dünya Bankası eski Uzmanı Can Selçuki, bugün dünyaya hakim konuları sorguladı; ‘Dünyada şu anda hakim konu ne? Neyi tartışmamız lazım? Ülkeler politikalarını neyin üzerinden belirliyor? Bana soracak olursanız, en önemli konu şu anda ekonomik güven’ diyen Selçuki, Avrupa'ya, Amerika'ya, Uzakdoğu'ya bakıldığında herkesin stratejik otonomiden, kendine yetebilmekten bahsettiğini vurguladı.

STRATEJİK SEKTÖRLERDEKİ BAĞIMSIZLIK EKONOMİYE YÖN VERİYOR

Ülkelerin giderek daha az dünyanın küresel sisteminin menfaatini düşünüp, kendi ekonomisini nasıl büyüteceğine odaklandığını belirten Can Seçuki, ‘Dünya artık mali, finansal, ticari dengelerle değil, aynı zamanda stratejik sektörlerdeki bağımsızlık, tedarik zinciri güvenliği ve dijital egemenlik ile tanımlanıyor. Bu konuda 5 yıl önce bir tek ölçeğimiz vardı; Gayrisafi milli hasıla. Bugün artık ona bakamayız. Ekonomik güvenlik dahilinde başka konularımız var. Ülkeler üretim kaynaklarını ve teknolojilerini garanti altına almak, rekabet avantajlarını korumak için yeni stratejiler geliştiriyorlar. Önümüzdeki dönem dünyaya damgasını vuran önemli konular var. Bir tanesi yeşil dönüşüm. İkincisi dijital dönüşüm, üçüncüsü de sosyal dönüşüm’ dedi.

'Dünyanın geleceği ekonomik güven üzerine kurgulanıyor'

ERKEN SANAYİSİZLEŞME DÖNEMİNE GİRDİK

Yeşil dönüşüme sadece bir çevre meselesi diye bakılamayacağına dikkat çeken Selçuki, ‘Bu aynı zamanda sanayi, imalat altyapımız ve rekabetçi altyapıyı korumak için ekonomik güvenlikle birebir bağlantılı. Dijital dönüşümü bir çerçeveye sığdırmak istemiyorum. Dijital dönüşüm bütün iş yapma biçimlerimizi değiştiriyor. Bütün dünyamızı değiştiriyor. Bugün yer çekimi var mı diye düşünmüyoruz ama gelecekte bir yere gittiğimizde var mı yok mu diye düşüneceğiz. Sosyal dönüşümde önemli konu şu; Dünya da Türkiye de yaşlanıyor. Türkiye'nin bundan 10-15 sene önce anlattığımız genç ve dinamik nüfusu 2050 yılına geldiğimizde orada olmayacak. Bizim nüfusumuz da yaşlanıyor. Dünya nüfusunun 2100'da 10 milyara pik yapması bekleniyor. Ondan sonra geriye düşmesi bekleniyor. Burada yaşlanan bir nüfus var ama genç nüfusa baktığımızda burada çok önemli bir iş gücü ve yetenek ışığıyla karşı karşıyayız. Gençler imalat sektöründe çalışmak istemiyorlar. Her gelişmekte olan ülkenin kaderinde olduğu gibi biz de erken sanayisizleşme sürecine girdik. Dolayısıyla çok büyük iş gücü ve yetenek ışığı sorunumuz var. Dünya artık birbiriyle eskisi gibi herkesin birbiriyle iş birliği yapmadığı, her ülkenin kendi çıkarını, otonomi, ekonomik güvenlik kapsamında yeniden değerlendirdiği dünyaya girdiğimizde, rekabet edebilmek için bu 3 dönüşüme dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye yüzde 1'lik nüfusuyla, dünyadaki ekonomik pastadan da yüzde 1 pay alıyor. 1980'lerde oran böyleydi. Yanı başımızda dünya kadar olay oldu. Savaşlar, sorunlar, vs. Biz ülke olarak 1980'den bu yana pek çok olay yaşadık. Şimdi baktığımızda nüfusumuz dünya nüfusunun yine yüzde 1'i. Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 0,8. Bizim meselemiz dünya nüfusunun yüzde 1'ini oluştururken, dünya ekonomi pastasından aldığımız payı nasıl 2'ye çıkaracağız, yüzde 3'e çıkaracağız. Bir de bu payı nasıl eşit şekilde topluma paylaştıracağız. Bunu toplumun her kesimine refah getirecek şekilde dağıtacağız. Bu model üzerinde konuşmak, çalışmak zorundayız’ diye konuştu.

Bunun tek bir cevabı olduğunu açıklayan Can Selçuki, şunları söyledi; ‘Bizim verimliliğimizi attırmamız lazım. Verimliliği arttırmanın birkaç yolu var. Yapısal yolu; Verimsiz sektörlerdeki çalışanları verimli sektörlere geçirirsiniz. 1990-2000'li yılların başında o zaman verimsiz olan tarım sektöründen, hizmet ve imalat sektörlerine çok ciddi iş ve emek gücü kaydı. Oradan verimlilik arttı. 2017'den bu yana bu verimliliğin artmadığını görüyoruz. Birkaç şey yapmamız lazım. Hepimizin bildiği daha yüksek katma değerli ürün. İnovasyon, ar-ge yapmamız lazım. Bunları biliyoruz zaten. Zincirlerinden bir türlü kurtulamayan bir yönetim tanımı yapılıyor.’