'Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya mümkün'
Meme kanseriydi. Üst üste ameliyatlar geçiriyordu… İçine kapandığı bir gün parkta oturduğu sırada karıncaları fark etti. Boylarından büyük çiğdem kabuklarını taşıyorlardı. İşte o an 'sen de direnmelisin' diyen iç sesine kulak verdi Funda Özdemir. Funda'nın mücadelesi işte böyle başladı.
Onu, Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı sayesinde tanıdık. Meme kanseriydi. Bir çok ameliyatlar geçirdi. İçine kapandığı bir gün karıncalardan etkilenerek direnmeye karar verdi. Arkadaşının teklifiyle takı kursuna, sonra da KİHEP’e başladı. “KİHEP’le dostluğun, dayanışmanın, el ele olmanın gücünü, önemini anladım” diyor Funda Özdemir. Hatta “Haklarımızı öğrendiğimde, yaşanan olumsuzlukların biz kadınların kaderi olmadığını, en önemlisi de yalnız ve çaresiz olmadığımızı öğrendim. Bu eğitim hem kendimi daha değerli hissetmemi sağladı, hem de bana ben olduğumu hatırlattı. Kendi emeğimin farkına vardım” diye de ekliyor. İşte sizlere mücadeleci bir kadın Funda Özdemir…
Kadının İnsan Hakları Programı eğitimiyle nasıl tanıştınız ve eğitim süreciniz nasıl ilerledi?
Meme kanseri nedeniyle üst üste geçirdiğim ameliyatlar, tedaviler derken, iyice içeri kapanmıştım. Nefes almak için evimin yakınındaki Polis Amca Parkına gittim ve ağacın gölgesine oturdum. Karıncaları seyrettim. Küçücük bedenleriyle kocaman çiğdem kabuklarını taşımak için nasıl da direniyorlardı. Sende direnmelisin Funda, hayat devam ediyor, diye söylendim kendi kendime. Arkadaşım Fatma Akbaba ile konuştum. Takı tasarım kursuna gidiyordu. Bir süre onunla takı tasarım kursuna gittim. Doğal bir terapi oldu bana. Kısa sürede, hastalık, ölüm korkusu tamamen yok oldu. Fatma arkadaş katılmış olduğu KİHEP eğitiminden bahsetti, çok güzel, faydalı bir program dedi. İlk kez o zaman haberdar oldum. Hiç zaman kaybetmeden 4. KİHEP grubuna katıldım. İlk kez hak temelli bir eğitime başlıyordum. Çok heyecanlıydım. Kısa sürede çok güzel bir sevgi ve kız kardeşlik bağı kurduk. Grup dayanışması, birbirimize karşı duyduğumuz güven, içimizde biriktirdiğimiz sıkıntıların rahatlıkla paylaşılması, haklarımız derken, zaman su gibi akıp gidiyordu. KİHEP eğitmenimiz sevgili Ayla Erdoğan ile birlikte, dostluğun, dayanışmanın, el ele olmanın gücünü önemini anladım.
KİHEP bakış açınızda ve yaşamınızda nasıl değişiklikler yarattı?
Haklarımızı öğrendiğimde, yaşanan olumsuzlukların biz kadınların kaderi olmadığını, en önemlisi de yalnız ve çaresiz olmadığımızı öğrendim. Bu eğitim hem kendimi daha değerli hissetmemi sağladı, hem de bana ben olduğumu hatırlattı. Kendi emeğimin farkına vardım. Ev içindeki işlerin eşit şekilde paylaşılması, sağlıklı iletişim kurma konusunda fark edilecek ölçüde değişim ve dönüşüm oldu. KİHEP’den kazandığım farkındalıkla kendimi mücadelenin içinde buldum. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nda, Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi’nde, çeşitli kadın çalışmalarında yer alarak, kadına yönelik şiddete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı sesimi duyurmaya çalışıyor, mücadele ediyorum. Kadın Yazarlar Derneğinin atölye çalışmalarına katılıyorum. Amacım kadınların öykülerini yazarak ölümsüzleştirmek ve onların sesi olmak. Ne kol kırılsın ne de yen içinde kalsın…
SESSİZ KALMADIK
Aldığınız KİHEP eğitimi sonrasında ne tür faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
KİHEP’i yaygınlaştırarak kadınların bu eğitimi alması için çeşitli çalışmalar yapıyorum. Katıldığınız toplantılarda bu eğitimin önemini anlatıyor, ayrıca sosyal medya paylaşımları yapıyorum. Haklarımızı konu alan sosyal medya videoları hazırlıyor, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanılmış haklarımızın gasp edilmesine karşı sessiz kalmıyor, bu ve benzeri konularda yapılan basın açıklamalarına ve eylemlere katılıyorum. Ben kanseri alanlarda yendim dersem yerinde olur. Şiddetle Mücadele Grubu lideri olarak, arkadaşlarım ile birlikte, yaşanan her türlü şiddete, ayrımcılığa ve hak ihlallerine karşı sessiz kalmadık. Kadın cinayeti, çocuk istismarı davalarını takip ettik. Şimdi ise Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi dönem sözcüsü olarak aynı çalışmaları daha da genişlettik ve aynı dayanışma ruhuyla devam ediyorum.
Takip ettiğimiz kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti davalarında görüyoruz ki; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun etkin uygulanmadığı için kadınlar göz göre göre öldürülüyor. İzmir’ de, “lütfen beni koruyun, bu kişi beni öldürecek,” çığlıklarına, uzaklaştırma kararı olmasına rağmen korunamayan Ezgi Zerkin, Hülya Şellavcı, Sezen Ünlü gibi daha nice kadın kardeşimizin gülümsemesi yarım kaldı. Oysa 6284 ve temelinde eşitlik olan İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı belki de bu kadınlar yaşıyor olacaktı. Üzgünüm ve gerçekten duygularımı nasıl ifade edeceğini bilemiyorum. Kadın cinayetlerini durdurmak yerine, şiddete karşı ses çıkaran Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kapatılmak isteniyor. Şili’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan İzmir / LasTesis dansına katıldığı için kadınlar yargılanıyor ve yargılananlardan biri de benim. O gün elimde sadece, “Yaşamı Savunmak Suçsa, Ben de Suçluyum,” yazılı bir döviz vardı. Yaşamı savunmak suç sayılsa da, biz kadınlar şiddete karşı aynı kararlılıkla sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Dünyada kadın mücadelesinin son yıllarda nasıl yol aldığını düşünüyorsunuz?
Uluslar arası kadın dayanışma ağının giderek daha da güçlendiğini düşünüyorum. İran’da, Şili’de yaşanan hak ihlallerine, kadına yönelik şiddete karşı başlayan protestoların tüm dünyaya yayılması en güzel dayanışma örneği. İran’da ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitiren 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümünü protesto için kadınlar saçlarını kestiler ve Şili’li kadınların başlattığı şiddete karşı LasTesis dansını gerçekleştirdiler.
Türkiye’de kadın mücadelesinin sonuçları ve umutlarınızla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Tüm baskılara rağmen geri adım atmayan, hızla büyüyen feminist bir mücadele var. Kadınları ilgilendiren her konuda derinlemesine inceleme yapan, çözümler üreten yüzlerce platform, depremde, pandemi döneminde de şiddet sarmalında yalnızlaştırılmak istenen kadınlar ve çocuklar için anında örgütlenip işbirliği içinde kız kardeşlik köprüsü kuruyor. Bu mücadele geleceğe dair umudumu yeşertiyor. Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya mümkün ve o dünyayı hep birlikte inşa edeceğiz!