Eşyalar konuşuyor

“Firari Gofret Kağıdı” kitabıyla  fabl tarzı öyküleri kaleme alan yazar Şehnaz İşeri ile yazı dünyası hakkında...

Eşyalar konuşuyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Firari Gofret Kağıdı” kitabıyla  fabl tarzı öyküleri kaleme alan yazar Şehnaz İşeri ile yazı dünyası hakkında konuştuk. Hikaye yazmanın  öneminden söz eden İşeri, “Hikayemi yazamazsam, yazana kadar rahat edemem, ne yapsam nereye baksam ne düşünsem aklımda hikayem. Tabir-i caizse takarım kafaya. Mutsuz olurum” dedi

Tuğçe Yerdelen: Yazarlık serüveniniz nasıl başladı, biraz anlatır mısınız? İlk öykünüzü kaç yaşınızda yazdınız ve ilk öykünüzün nasıl oluştuğunu bizlerle paylaşır mısınız?

Şehnaz İşeri: Ortaokuldan mezun olduğum yaz kısa düzyazılar yazmıştım. Mahallemizdeki insanlar, öğretmenlerim hatta tutkuyla bağlı olduğum kâğıt peçete koleksiyonumu yazmıştım. Bunlar kısa hikaye mi anlatı mı bilemiyorum. Üniversite yıllarımda zaman zaman günlük tuttum. Üniversite sonrası betimlemelere, benzetmelere dayalı anlatı diye nitelendirebileceğim yazılar yazdım. İlkokul öğrencisiyken dördüncü sınıfa veya beşinci sınıfa geçtiğimde yazdığım tuhaf bir yazım var. İlkokul öğretmenimde ve ben pek bir şey hatırlamıyorum. Deneme diye adlandırılabilir. Sıcak bir yaz gecesi annem babam yokken ağabeyim odasındayken televizyon açık kalemim kanatlanmıştı adeta. Birlikteliği imkansız sözcükler küçük bir çocuğun kaleminden peş peşe dökülüp adeta ahenkle dans ediyordu. Son dört yıldır Karşıyaka Belediyesi Şiir Atölyesi katılımcılarımdanım. Yazmaya yoğunlaştım.

“TABİR-İ CAİZSE TAKARIM KAFAYA”

Tuğçe Yerdelen:  Sait Faik Abasıyanık’ın, “Son Kuşlar” eserinde yer alan: “Ada ‘nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım… ” sözleri hem edebiyat dünyasında hem de halk arasında dillere pelesenk oldu. Siz Abasıyanık’ın ifadelerine hangi ölçüde katılıyorsunuz, katılmadığınız yönleri neler?

Şehnaz İşeri: Yazmak benim için de vazgeçilmez bir gereksinim. Bu anlamda Sait Faik’e katılıyorum.  Hikayemi yazamazsam eğer yazana kadar rahat edemem, ne yapsam nereye baksam ne düşünsem aklımda hikayem. Tabir-i caizse takarım kafaya. Mutsuz olurum.

“İŞ BİREYDE BİTER”

Tuğçe Yerdelen: Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği’nin (YAYBİR) açıkladığı Ocak 2022 verilerine göre Türkiye’de toplam 21 milyon 192 bin 225 adet kitap basıldı. Ancak okuma oranımız, yüzde 0.1 okuma alışkanlığında dünyada 86. sıradayız. Basılan kitapların okunmadığı aşikâr, siz kitapların okunmaması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Şehnaz İşeri: Kitap okuma alışkanlığına sahip değilseniz onu bir ihtiyaç olarak görmez ona ihtiyaç duymazsınız. Kitap okuma alışkanlığının edinmesinde aile içi eğitim okullarda verilen eğitim çok önemli. Özendirme çocukları gençleri etkiler. Ama iş bireyde biter hiçbir şey için geç kalmış değildir. İleri yaşlarda da okuma alışkanlığı kazanabilir.

 “GÜNÜMÜZDE KISA HİKAYELERE YÖNELME VAR”

Tuğçe Yerdelen:  Genç nesilden ziyade özellikle orta yaş ve orta yaşın üstünde okuma merakı var.  Dijital teknoloji ile büyüyen Z kuşağı, ne yazık ki çok fazla kitap okumaya hevesli değil. Sizce önümüzdeki süreçte bu durum değişir mi, gençlerde kitaba olan merak artar mı?

Şehnaz İşeri: Gençlerin kitap okuma alışkanlığı kazanmaları için özendirilmeleri çok önemli. Çevrelerinde kitap okuyan insanlar görmeliler;  sadece evde anne baba değil vapurdaki kadın, İZBAN’daki adam kitap okumalı. Özellikle kendilerine rol model aldıkları hem kendi jenerasyonundan hem üst jenerasyondan şarkıcıların, oyuncuların kitap okumaları onları da ona yöneltir. Kitap reklamlarının sıklığı,çeşitliliğinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Günümüzde kısa hikayelere yönelme var. Bunun ileriki yıllarda çeşitlenerek artacağını düşüyorum. Bu da gençleri okumaya yöneltecektir.

Tuğçe Yerdelen:  Kitabınızın ismi “Firari Gofret Kağıdı” ve oldukça ilginç. Kitabınıza ismi nasıl seçtiniz?

Şehnaz İşeri: Kitabımdaki öykülerden biri “Firari Gofret Kağıdı”. Hayli eğlenceli bir kısa hikaye. Ve kitabımdaki en dikkat çekici isim.

“KELİMELER BİRBİRİNİN PEŞİ SIRA GELDİ”

Tuğçe Yerdelen: Öyküleriniz birbirinden özel, fabl tarzında eser oluşturmak sizi zorladı mı ya da aksine fabl tarzı kaleme almak daha mı rahat geldi?

Şehnaz İşeri: İlk yazdığım fabl öykü olan “Bez Bebek”te zorlanmadım. Kelimeler birbirinin peşi sıra geldikçe öyle mutlu oluyordum ki ama bu her fabl için geçerli değil,  bazıları daha uzun saatlerimi aldı. Benim düşünme, hikayeyi kurma, kurgulama sürem yazma süremden uzun olabiliyor. Son yazdığım fabl hikayem “Sıhhatler Olsun”u bir öğleden sonra birkaç saat ve ertesi gün öğle bir saat çalışarak tamamladım.

“DEFALARCA OKUMAKTAN BIKMADIĞIM İKİ KİTAP VAR”

Tuğçe Yerdelen: Size ilham veren yazarlar ve kitaplar hangileri?

Şehnaz İşeri: Bana ilham veriyorlar mı bilmiyorum ama defalarca okumaktan bıkmadığım iki kitap var: Harper Lee’nin “Bülbülü Öldürmek”, Vasconcelos’un “Güneşi Uyandıralım”. İsabel Allende’nin Eva “Luna Anlatıyor”u da çok farklı ve etkileyici kadın hikayelerinden oluşuyor. Geçen sene Latin yazarlara gecikmiş olarak Gabriel Garcie Marquez’i ekledim “Yüzyıllık Yalnızlık” romanıyla,  “Kolera Günlerinde Aşk” romanı da bu yıl okumayı planladıklarımdan.  Firüzan  “Parasız Yatılı”  çok sevdiğim bir kitap. Özellikle “Edirne’nin Köprüleri” hikayesi. Agatha Christie fanatiğiyim. Sanırım tüm kitaplarını okudum.

 ŞEHNAZ İŞERİ KİMDİR? (kutu)

13 Aralık 1971’de İzmir’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden 1995 yılında mezun oldu. 1992- 1994 yılları arasında MEB’e bağlı Cengiz Özer Elsanatları ve Meslek Edindirme Kursunda Siyah-Beyaz Fotoğrafçılık eğitimi aldı. Bir süre plastik doğrama ve kapı pencere sistemleri üzerine imalat ve satış yapan özel bir şirketin fabrika satış mağazasında merkez sorumlusu olarak görev yaptı. 2007-2014 yılları arasında Han Tiyatrosunda oyunculuk eğitimi aldı. 2018’den bu yana Karşıyaka Belediyesi Şiir Atölyesine devam ediyor.

Bakmadan Geçme