Finlandiya neden en mutlu ülke

Finlandiya Tampere Üniversitesi'nde öğretmen eğitimleri üzerine araştırmalarını sürdüren Aytuna Yamaç, 'Köy enstitülerini koruyabilseydik, bugün eğitim konusunda Finlandiya'dan daha ileride olabilecektik' dedi

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile Edremit Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği 6. Edremit Kitap Fuarı, 19 Ağustos akşamı kapılarını açtı. İlber Ortaylı, Ahmet Ümit, Ercan Kesal, Sedef Kabaş ve Müfit Can Saçıntı gibi birçok aydın ve sanatçının katıldığı fuarın 5. gününde dikkatleri çeken isimlerden birisi de “Finlandiya’da Eğitim Modeli” başlıklı söyleşisi ile Aytuna Yamaç oldu.

FİNLANDİYA’NIN BAŞARI KAYNAĞI NE?

“Finlandiya neden üst üste 7. kez dünyanın en mutlu ülkesi seçiliyor, nasıl başardılar, temelinde ne yatıyor? Bundan bahsetmeli, bunun sebebini anlamalıyız” diyen Yamaç, Finlandiya’nın mutluluğunun temelinde eğitim sisteminin, eğitim sisteminin temelinde de güvenin olduğunu ifade etti.

Finlandiya'da öğretmenlerin sadece eğitim veren kişiler değil, toplumun en saygı duyulan bireyleri olduğunu ifade eden Yamaç, sözlerine şöyle devam etti: "Öğretmenliği yüksek uzmanlık gerektiren meslek olarak görmek, öğretmenlerin sahip olduğu özgürlük ve sorumlulukla doğrudan bağlantılı. Finlandiya'da öğretmenler, müfredatla ilgili esnekliğe, dersleri kendi yöntemleriyle şekillendirme özgürlüğüne sahip. Bu öğrenciler için de geçerli. Öğrencilerin kendi yeteneklerini keşfedebileceği ve besleyebileceği ortam kuruluyor. Spor aktivitelerinden kültür sanat faaliyetlerine kadar sağlıklı yapı kuruluyor ve geri kalan kısmı öğrenciye bırakılarak onlara güven duyuluyor. Sınav ve ödev gibi Finlandiya efsanelerini bir kenara bırakırsak, öğrenciler ders programlarını kendileri oluşturacak özgürlüğe sahip. İşte bu özgürlük, yaratıcı düşünmeyi ve işlerini mutlulukla yapmalarını sağlıyor.”

‘EĞİTİM AKADEMİK ÇALIŞMADAN İBARET DEĞİL’

Finlandiya eğitim modelinde en az matematik ve fen bilimleri kadar ev ekonomisi dersinin de değer gördüğünü belirten Aytuna Yamaç, “Ev ekonomisi dersine önem verilir ve çocuklar, yemek pişirme, çamaşır yıkama, tamir yapma gibi hayat becerilerini öğrenir. 8-9 yaşında okula kendileri yürüyerek, bisikletle veya otobüsle gider ve okuldan sonra evde ailelerini beklerler. Bu yaklaşım, bağımsız ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmelerini sağlar ve bu okullarda kazandırılır” dedi.

‘KÖY ENSTİTÜLERİ İLE FİNLANDİYA’YI GEÇEBİLİRDİK’

“Finlandiya'yı konuşurken, Türkiye'nin eğitim tarihindeki önemli girişimi, Köy Enstitüleri'ni anmamak mümkün değil” diyen Yamaç, sözlerine şöyle devam etti: "1940’lı yıllarda kurulan Köy Enstitüleri, kırsal kesimlere modern eğitim götürmek, ülkenin her köşesinde örgün eğitime erişimi olmayan bireyleri eğitmek amacıyla atılmış ilerici bir adımdı. Bireylerin sadece akademik değil, tarım, sanat ve zanaat alanlarında da donanımlı olmalarını sağlıyordu. Bu uygulama, Finlandiya’da gördüğümüz bütünsel eğitim yaklaşımına ve meslek okulları modeline çok benziyor. Köy Enstitüleri devam etmiş olsaydı, bugün Türkiye, eğitimde Finlandiya'dan çok daha ileri noktada olabilirdi. Köy Enstitüleri, yerel halkın ihtiyaçlarına uygun eğitim programları geliştirerek, bireyin yaşamına doğrudan katkıda bulunacak bilgi ve becerilerle donatılmalarını sağlıyordu. Bu yaklaşım, Finlandiya'nın uyguladığı esneklik ve öğrenci merkezli öğretim yöntemleriyle paralellik gösteriyor. Finlandiya'nın 7 yıl üst üste dünyanın en mutlu ülkesi olarak seçilmesinin ardında, mutluluk anlayışını şekillendiren unsurlar zaten mevcut."

Sahlberg’e atıfta bulunan Yamaç, “Finlandiya'nın ünlü eğitimcisi Pasi Sahlberg, ‘Eğitimin en önemli parçası, öğrencilerin kendilerini tanımaları, yeteneklerini keşfetmeleri ve kendi potansiyellerini ortaya çıkarmaları’ der. Türkiye’deki her yaştan bireyin kendi potansiyellerini ortaya çıkarabilmeleri için hep birlikte tüm gücümüzle okumaya ve araştırmaya devam etmeliyiz” dedi.

Bakmadan Geçme