Gazetecilerin grevi 100. gününde: Bu kara leke onları hayat boyu bırakmayacaktır
Sputnik çalışanları, ‘sendikalı’ olma kararıyla işlerinden atıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi olmak isteyen onlarca gazeteci,...
Sputnik çalışanları, ‘sendikalı’ olma kararıyla işlerinden atıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi olmak isteyen onlarca gazeteci, Sputnik yönetimi tarafından işsiz bırakıldı. Sendikal haklarının ellerinden alındığına değinen gazeteciler, 17 Ağustos bu güne dek sürdürdükleri eylemle Türkiye’nin gündemine oturdu. Gazetecilerin yaşadığı süreci ele alan gazeteciler, “Birçok arkadaşımız yıllardır, bir kısmı birkaç yıldır, bazı arkadaşlarımız çok daha yeni sendikalı olmuş, birlikte hareket ederek kazanırız duygusunu hissederek Türkiye’de 2011 yılından beri faaliyet gösteren Sputnik Radyo ve 2015 yılında haber ajansı olarak da devam eden Rusya devlet ajansı Sputnik’de bir araya geldik.
Türkiye’nin ekonomik gerçekleri ile birlikte, kurum içerisinde yıllardır çözülemeyen idari ve ekonomik nedenlerle, sendikalı olarak bu sorunları aşabileceğimize inandık” dedi.
‘Emekçiler emeklerinin karşılığını alamıyor’
Grevin 100. gününde mektup yazan gazeteciler, “Türkiye’nin her alanında olduğu gibi; medya, basın, gazete, internet haberciliği, radyo, televizyon, matbaa gibi iş alanlarında da emekçiler emeklerinin karşılığını alamıyor. Yıllardan beridir gazetecilik sorunlarının çözümü için verilen mücadeleler; “basın özgürlüğü, etik tartışmalar, sendikal haklar, tutuklanan gazeteciler” gibi başlıklarla devam ederken “onurlu bir ücret” beklentisi bu tartışmaların içinde kaybolup gitti. Bu grev, gazetecilerin yoksulluk sınırında çalıştığı gerçeğiyle kamuoyunu bir kez daha yüzleştirdi” dedi.
Grev kırıcılarının da olmasıyla grevlerine devam etme ısrarı gösteren Sputnik çalışanları ve dayanışmaya gelen gazeteciler; “Biz Sputnik işçileri olarak; Türkiye tarihinin en uzun grevlerinden birini gerçekleştirirken Türkiye’de birçok ilde birçok sektörde devam eden işçi direnişlerinin sesiyiz.
Bizler adil bir ücret diyerek çıktığımız bu yolda, işverenin bu yasal iradeyi tanımaz tutumu, Anayasa’dan aldığımız güçle sendikal haklarımın tanınması konusunda ördüğü duvara elbette ki en yüksek perdeden bir direniş gösterecektik. Sputnik haber ajansının mevcut yöneticilerinin ortaya koyamadığı iradeyi hem Rusya hem de Türkiye kamuoyu önünde ortaya koymak da bir haberciliktir. Bizim bu haklı taleplerimizi görmeden gelen herkes tarih önünde hesap verecektir” dedi.
Grevin 100. gününde konuşan gazeteciler, şunları aktarıyor:
“100 gündür Türkiye’nin sembolik yerlerinden biri olan İstanbul Dolmabahçe’de bir tarih yazılıyor. Bu 100 gün bize çok şeyi bir kez daha öğretti. Bizler alanda hem iklim koşulları ile hem de psikolojik birçok faktör ile mücadele ettik. Bunların içerisinde en önemlisi grev kırıcılara karşı verdiğimiz mücadele oldu.
Bu işin kazanımlarına talip olanlar ne yazık ki risklerinde bizi yarı yolda bırakıp kaçtılar. Grev kırıcılar unutmamalıdır ki bu kara leke onları hayat boyu bırakmayacaktır. Onları ömür boyunca teşhir etmekten yorulmayacağız. Sputnik’te işten atılan gazeteciler hukuksuzca işten atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası her çalışanın sendikal özgürlüğünü garanti altına alır. İş kanunlarında devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde küçülmeye gidilemeyeceğini açıkça yazar. Bizler kimseden bir şey dilenmiyoruz, sadece ve sadece hakkımız olanı istiyoruz.”
Gazetecilerde omuz dayanışması
“Bu grev çoktan zaferle sonuçlanmıştır, biz kazandık… Çünkü bir araya geldik, omuz omuza verdik. Biz kazandık çünkü meslektaşlarımıza “Biz bu mücadelenin neresindeyiz” diye sordurduk. Biz kazandık çünkü bizi duyan tüm işçi direnişleri bizden güç aldı.
Biz kazandık çünkü biz direndik, direniyoruz.
Bizim başlattığımız mücadele ne ilk ne de son olacak. Bu mücadeleyi bir adım yukarı çıkarmak bile başlamak için yeterli. Meslektaşlarımız şunu bilsinler ki; bu yarınlarda doğacakları çocukları için bu grev. Cumhuriyetin 100. yılında 100 günü aşan gazeteciler grevi asla unutulmayacak.
Emeğin mücadelesinde güçlü gazeteci güçlü emek demektir.
Dayanışma ile…”
