Görünürde normal aile tehlikesi
Çocukluk çağı travmalarının yalnızca istismar ve ihmalden ibaret olmadığına dikkat çeken uzmanlar, aşırı koruyucu aile yapısının da gizli bir travma kaynağı olabileceğini belirtiyor.
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, "Görünürde Normal Aile" kavramının, dışarıdan bakıldığında kusursuz görünen ancak derinlerinde duygusal ihmal ve psikolojik baskılar barındıran aileleri tanımladığını ifade etti.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi'nden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, görünürde normal aile yapısında büyüyen çocukların duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlandığını ve travmaların çoğu zaman fark edilmediğini vurguladı. Demir, “Görünürde normal olan bu aile yapısında, travma genellikle fark edilmez ve çocuk kendi duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanır.” dedi. Ayrıca, mükemmel aile imajını sürdürme çabasının, çocuğun gerçek duygularını bastırmasına ve ileri yaşlarda psikolojik sorunlar yaşamasına yol açabileceğine dikkat çekti.
Çocukluk döneminde yaşanan travmaların genellikle duygusal ihmal, fiziksel istismar ve cinsel istismardan kaynaklandığını belirten Demir, son araştırmaların aşırı koruyucu aile yapısını da bu kategoriye dahil ettiğini söyledi. Demir, “Ancak son çalışmalar ‘aşırı koruyucu kollayıcı aile’ alt başlığının da çocukluk çağı travmalarına dahil edildiğini söylüyor. Yani ebeveynleriniz siz büyürken sizi aşırı kontrol etmeye çalışıyorsa, sürekli tüm arkadaşlarınızla tanışmak istiyorlarsa, siz yokken odanızı karıştırıp, günlüğünüzü okuyorlarsa, ihtiyaçlarınızı karşılıyor gibi görünüyor ancak duygusal açıdan kendinizi yalnız hissediyorsanız, görünürde normal bir aileye sahip olabilirsiniz. Ve bu da gizli kalmış bir çocukluk çağı travmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Toplumda görünürde normal aile yapılarının giderek arttığını söyleyen Demir, dışarıdan her şey mükemmel görünse de çocukların duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edilebildiğini dile getirdi. “Dışardan mükemmel aile, anne-baba uyumlu, çocuklarıyla ilgili görünüm mevcut. Çocuk çeşitli kurslara gönderiliyor, eğitimler alıyor, hafta sonu gezileri oluyor, akademik açıdan destekleniyor. ‘Ben çocuğuma her şeyi veriyorum, her türlü ihtiyacını karşılıyorum’ diyor ebeveyn.” açıklamasını yaptı.
AİLE BİREYLERİNİN ROLÜ
Ailenin bireyin gelişimindeki temel rolüne işaret eden Demir, “Bu bakımın niteliği, bireyin yetişkinliğe adımında önde yer almasını sağlar. Ancak aile içi travmalar yoğunsa kişi akranlarına kıyasla bir adım geriden hayatına devam eder. Burada önemli bir kavram olan, gizli kalmış, belki de farkına varılmayan bir aile türü mevcut. Psikoloji literatüründe bu aileye ‘Görünürde Normal Aile’ denmekte.” dedi.
‘Apparently Normal Family’ kavramının detaylarına da değinen Demir, dışarıdan bakıldığında işlevsel ve uyumlu görünen bu ailelerin çocuklarının gerçek duygusal ihtiyaçlarının çoğunlukla bastırıldığını belirtti. Demir, “Bu tür ailelerde çocuklar, dış dünyaya gösterilen olumlu imajın gölgesinde büyürken, gerçek duygusal ihtiyaçları ya göz ardı edilir ya da bastırılır.” dedi.
Görünürde her şeyin yolunda olduğu bu aile ortamlarında, çocuğun yaşadığı travmanın çoğu zaman adının bile konmadığını belirten Demir, “Travmatik ortamın adı koyulmaz ve çocuk bu ortamda kendi olmak yerine ebeveyni odaklı olur. Kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar.” ifadeleriyle gizli tehlikeye dikkat çekti.
Araştırmaların, dışarıdan normal görünen ailelerde büyüyen çocukların çoğunlukla duygusal ihmal yaşadığını ve bunun uzun vadede ciddi psikolojik etkiler yarattığını gösterdiğini belirten Demir, “Araştırmaların, dışarıdan normal görünen ailelerde büyüyen çocukların, çoğu zaman duygusal ihmal yaşadığını ve bunun uzun vadede derin psikolojik etkiler bırakabildiğini göstermektedir.” dedi. Ayrıca, bu çocukların ilerleyen yaşlarda depresyon, anksiyete ve bağlanma sorunlarıyla karşılaşabileceklerini söyledi.
Demir, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bu ailelerde, ebeveynler çocuklarına fiziksel anlamda gerekli olan her şeyi sağlayabilir, hatta dış dünyaya karşı mükemmel bir aile imajı çizebilirler. Ancak, asıl sorun duygusal desteğin, empati kurmanın ve çocuğun iç dünyasına gerçek anlamda temas etmenin eksikliğidir. Bu durum çocukta, ebeveynlerine karşı ‘görünmez’ olma hissini ve sürekli bir tatminsizlik duygusunu tetikler. Görünürde normal ailelerdeki en temel sorunlardan biri, çocuğun duygusal olarak güvende hissetmemesi ve bu yüzden de kendi kimliğini oluşturmada zorlanmasıdır. Ebeveynlerin ‘kusursuz aile’ imajını sürdürme çabası, çocuğun travmatik deneyimlerini göz ardı eder ve bu durum, travmaların hem fark edilmesini hem de işlenmesini zorlaştırır. Çocuk, gerçek duygularını ve acılarını bastırmaya zorlanarak, ilerleyen yaşlarda kendilik değerini sorgulayan, başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanan bir bireye dönüşebilir.”