• Haberler
  • Genel
  • Grell: 'Yatay mimari, sertifikalı malzemeler, disiplinle uygulanan bir yönetmelik'

Grell: 'Yatay mimari, sertifikalı malzemeler, disiplinle uygulanan bir yönetmelik'

Son olarak 2010 yılında meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremde 525 kişinin hayatını kaybettiği Şili'de, siyasetten bağımsız...

Grell: 'Yatay mimari, sertifikalı malzemeler, disiplinle uygulanan bir yönetmelik'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Son olarak 2010 yılında meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremde 525 kişinin hayatını kaybettiği Şili’de, siyasetten bağımsız denetleyici kurumların oluşturulduğunu, binaların güvenilir kurumlar tarafından verilen sertifikalı malzemelerle, 10 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapıldığını belirten Grell, “Yüksek alt yapının korunması, yatay mimariye yönelim ve elbette lateral direncin korunması binaların daha az hasar alması için çok önemli ”cümlelerini belirtti.

Kahramanmaraş merkezli, 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği deprem ve sonuçlarının tartışıldığı çalıştayın ikinci gününde; 100 yılda 7 ve üzeri 78 depremin meydana geldiği, sadece deprem değil, boyu 30 metreyi aşan tsunami ile de mücadele eden Güney Amerika ülkesi Şili’nin depremle yürüttüğü başarılı mücadeleden bahsedildi.

Haber

110 YILDA 7’DEN BÜYÜK 78 DEPREM YAŞANDI

Şili Şehir Bölge Plancısı ve Mimar Cristian Alfredo Wittig Grell; Şili’nin dünyadaki en sismik ülkelerden birisi olduğunu belirterek, meydana gelen depremlerin genellikle 8 ve üzerinde olduğunu fakat deprem sonrası hayatta kalım oranının da çok yüksek olduğunu belirtti. 1960 yılında 9.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğinden bahseden Grell, “Coğrafyamız 11 dakikada değişti. 31 metre yüksekliğinde dalgalar meydana geldi. 1906’dan 2016 yılına kadar hepsi 7’ nin üzerinde 78 deprem meydana geldi. Yani her 4 yılda bir deprem meydana geldi. Bu üzücü bir rekor. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayken dikkatsiz binalar inşa etmek akıllıca olmayacaktır ve elbette aynı durum Türkiye için de geçerli” şeklinde konuştu.

SÖZLER TUTULMADI

2016 yılında yaşanan 8.8 büyüklüğündeki depremde 525 kişinin yaşamını kaybettiğini söyleyen Grell, “Şili’de insan hayatı çok önemlidir. Bir kişinin bile ölmesi bizim için çok acıdır. Hayatını kaybeden 525 kişinin 400’ü tsunami nedeniyle öldü. Bazı kişiler de deprem nedeniyle kalp krizi geçirdi. Yani deprem nedeniyle ölen kişi sayısı oldukça azdı. 1985 yılında meydana gelen 8.0 büyüklüğündeki depremde 178 kişi yaşamını kaybetti. Türkiye’de 1999 yılında meydana gelen depremden sonra, bir daha böyle yıkımların ve ölümlerin yaşanmaması için bazı sözler verilmişti ancak ne yazık ki 6 Şubat depreminde de yine aynı şeyler yaşandı.’’ İfadelerinde bulundu.

Depremin sebep olduğu zararın azaltılması ve direncin artırılması için Şili’nin attığı adımlardan söz eden Grell; öncelikle güçlü, disiplinli ve birbiriyle bağlantılı sismik birim oluşturulduğunu belirterek, “İkinci olarak güçlü, etkin, verimli kurumlar yaratılmasına imkan verildi. Bu kurumlardaki uygulamalar denetlendi. Üçüncü olarak akademik iş birlikleri yapıldı. Kar amacı gütmeyen, dünya standartlarında çeşitli sertifika programları oluşturuldu. Son olarak siyasetten bağımsız profesyonel bir ekip oluşturuldu. Her bina yapılmadan önce denetlendi. Mimari ve mühendislik açısından değerlendirildi. Biz Şili’de depremde yıkılmayacak binaların yapılmasına odaklanıyoruz. Aslında hiç yıkılmayacak binalar inşa edebilirsiniz bu çok pahalı değil. Sadece bir stratejiye bağlı. Biz binalarımızı 10 büyüklüğündeki depremlerde yıkılmaması için yapıyoruz” ifadeleri ile konuştu.

 

YATAY MİMARİ, ZEMİN SINIFLANDIRILMASI

Yüksek maliyetli binalar yerine akıllı binalar yapılması felsefesinin yerleştirilmesi gerektiğinin öneminden bahseden Grell, zeminin yerine bağlı olarak binanın direnç gösterebileceği bir kapasite olduğunu söyleyerek, “Özellikle yatay yapılaşma çok önemli. Alt yapıda yıkımın daha az olması adına tasarım yapıyoruz. Şili’de dünyadaki tüm ülkelerden faklı olarak yüksek direnç ve çok düşük alt yapı zararı görülmüştür depremlerden sonra. Bu nedenle yüksek alt yapının korunması ve lateral direncin korunması binaların daha az hasar görmesi açısından önemlidir. Ve elbette toprağın sınıflandırılması gerekiyor. Toprağın özelliklerine saygı duyup binalarınızı buna göre inşa ederseniz depreme karşı savaşı kazanırsınız. Ayrıca bina yapımında kullanılan malzeme konusunda sertifika veren bağımsız kurumlarımız var. Her malzeme kesinlikle sertifikalı aksi takdirde o binayı yapamazsınız. Güçlü ve çok disiplinli bir yönetmelik olmalı ve uygulanmalı” şeklinde konuştu.

6 Şubat depreminin yer bilimleri açısından önemi ve çıkarılması gereken dersler konusunda görüşlerini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise, Türkiye’de yeni bir kurumsal yapıya ihtiyaç duyulduğunu söyleyen, “Mutlaka bir afet bakanlığı kurulmalı. Ayrıca yer bilimleri kurumu oluşturulmalı. Afet yönetimi ve deprem araştırma enstitüleri kurulmalı, afet ve risk azaltma daire başkanlığı ile kentsel iyileştirme daire başkanlığının bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor” ifadelerinde bulundu. (M.T.)

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme