HAK-İŞ’in raporundan 'adaletsizlik' çıktı
HAK-İŞ İzmir İl Başkanı Gültekin Şimşek, HAK-İŞ Akademi tarafından yapılan ilk çalışma olan raporun, Türkiye’de mevcut...
HAK-İŞ İzmir İl Başkanı Gültekin Şimşek, HAK-İŞ Akademi tarafından yapılan ilk çalışma olan raporun, Türkiye’de mevcut gelir ve servet dağılımının ortaya konulması, oluşturulan milli gelirden değişik toplumsal grupların hakkettiği payı almalarına yönelik, adil ve hakkaniyetli bir vergi sistemi ile sosyal politikaların ortaya konulması amacıyla dört farklı üniversiteden akademisyenlerin altı aylık çalışmayla hazırladığını belirtti.
HAK-İŞ İl Başkanı ve HİZMET-İŞ Şube Başkanı Gültekin Şimşek, millî gelirdeki artışın toplumun bütün kesimlerine adil bir şekilde yansımadığını vurgulayarak, “Bu millî gelirdeki artış ne yazık ki çalışanlara gelmiyor. Tam tersi son 2-3 yıl içerisinde şunu görüyoruz. Millî gelirden dar gelirlilerin, ücretlilerin aldığı pay da düşüyor. Bakın büyüme var. Büyümeden pay alması gerekirken pay almadığı gibi bir de elindekini de kaybediyor. Dolayısıyla burada büyümenin bütün toplum kesimlerine adil bir şekilde yansımadığını görüyoruz. Millî gelirdeki artışın ve makro ekonomik göstergelerin aynı oranda çalışanlar için, emekçiler için, emekliler için yansımadığını görüyoruz” diye konuştu.
Çalışanların yaşadığı zorlukların her geçen gün daha da arttığına dikkat çeken Şimşek, asgari ücretle çalışanların millî gelirden aldığı payın giderek azaldığına vurgu yaptı. Şimşek, “Kaynakların adil bir dağılımı yapılamadığı için sorunumuz var. Bir taraftan büyüme gerçekleşiyor. Bir taraftan işsizlik azalıyor, üretim artıyor, ihracat artıyor. Olumlu şeyler, peki niye bunlar çalışanlara, alt gruplara yansımıyor?” dedi.
Verginin adil toplanması kadar, verginin adil dağıtılmasının da önemine vurgu yapan Şimşek, “Sadece vergi sistemini düzelterek adil bir gelir dağılımını, bir refahın paylaşımını sağlayamıyorsunuz. O zaman verginin nereye, nasıl kullanılacağını da konuşmanız gerekiyor. Peki bütün bu olumsuzluklarla nasıl mücadele edeceğiz?” şeklinde konuştu. Adil bir gelir dağılımını, bir refahın paylaşımını sağlayamıyorsunuz. O zaman verginin nereye, nasıl kullanılacağını da konuşmanız gerekiyor. Peki bütün bu olumsuzluklarla nasıl mücadele edeceğiz?” şeklinde konuştu.
Özellikle emeklilerin toplu sözleşme masasında olacak şekilde yeni bir düzenlenmeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Şimşek, “Emekliler masada olmalı. Emeklilerin müzakere gücü olmalı. On beş milyon emekliden bahsediliyor. Ve bunlar gerçekten ülkesi için, iş yeri için, memleketi için canlı başta çalışmış, emekli olmuş ve onurlu bir şekilde yaşamak isteyen insanların bu yaşamlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri elbette ki analarının ak sütü gibi onlara helaldir. Onun için burada bir düzenlemeye ihtiyacımız var” vurgusu yaptı.
Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için yoğun mücadele verdiklerini ifade eden Şimşek, “Türkiye’nin en büyük açmazlarından bir tanesi sendikalaşma oranımızın düşük olması. Dolayısıyla toplu sözleşmeden yararlanma oranımız daha da düşük. O zaman burada tam tersine giden bir olumsuzluk var. Türkiye sendikal hareketi, yaptığı toplu iş sözleşmeleriyle, örgütlenmeleriyle Türkiye’deki gelir adaletsizliğini önleyici bir enstrüman geliştiremedik” dedi.
Şimşek konuşmasında gayri safi millî hasılanın adil bir şekilde paylaşılmasını istediklerini belirterek, “Şimdi bu kadar krizler, bu kadar zorluklar yaşıyoruz. İşçiler, emekliler, dar gelirliler fakirleşiyor. Kiralarını ödeyemez hale geliyor. Dolayısıyla kiralardan tutunuz, temel tüketim malları, gıda ihtiyaçlarımızla hepsine baktığınız zaman bir yoksullaşmaya doğru gidiyoruz. Elimizdeki imkanlarla daha az alabiliyoruz, alım gücümüz azalıyor. Peki birileri bir eli yağda, bir eli balda. Sermaye büyüyor. Kârlarına bakıyorsunuz, yüzde yüzün altında kârı göstermiyorlar” ifadelerine yer verdi.
Ekonomideki büyümenin memnuniyet verici bir durum olduğuna dikkat çeken Gültekin Şimşek, “Tabii ki ihracat artsın, tabii ki üretim artsın, tabii ki daha fazla ülkemiz yatırım yapsın. Hiç sorun değil. Ama en azından bu zorlukları adil bir şekilde paylaşmamız gerekiyor. İşverenlerin de sermayenin de bu konuda elini taşın altına koyması gerekiyor. İstediğimiz bu. Çünkü bu yapı gerçekten Türkiye’nin imkanlarıyla ifade edemeyeceğiniz bir yapı. İmkanlar var, kaynaklarımız var ama bunlar bir yere doğru gidiyor” dedi.
HABER MERKEZİ