Her 3 kişiden 1'i obez | Tehlike çanları çalıyor

Obezite, günümüzde küresel sağlık açısından en büyük tehditlerden biri olarak kabul ediliyor.

 Dünya Sağlık Örgütü’nün 21. yüzyılın en önemli sağlık problemleri arasında gösterdiği bu hastalık, ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Özel Sağlık Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. İsmail Yaman, Türkiye’de obezitenin yaygınlaştığını belirterek önemli uyarılarda bulundu.

TÜRKİYE, AVRUPA’DA OBEZİTEDE İLK SIRADA

Her 3 kişiden 1'i obez | Tehlike çanları çalıyor

Türkiye’de her üç kişiden birinin obez olduğunu belirten Doç. Dr. Yaman, yapılan son araştırmalara göre ülkenin obezite oranlarında Avrupa’da ilk sırada yer aldığını ifade etti. Obezitenin vücutta aşırı yağ birikimi anlamına geldiğini dile getiren Yaman, “Vücut kitle indeksinin 30’un üzerinde olması obezite olarak tanımlanır. Dünya genelinde yaklaşık 650 milyon obez birey olduğu tahmin edilmektedir” dedi.

Yüksek vücut kitle indeksine sahip bireylerin obeziteye bağlı ciddi hastalıklarla karşı karşıya kaldığını vurgulayan Yaman, “Özellikle vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olup diyabet, insülin direnci, karaciğer yağlanması ve hipertansiyon gibi ek hastalıkları olan bireylerde obezite cerrahisi en başarılı tedavi yöntemidir” diye konuştu.

TÜP MİDE AMELİYATI EN SIK TERCİH EDİLEN YÖNTEM

Obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerin önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Yaman, tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatının dünya genelinde en sık uygulanan yöntemlerden biri olduğunu belirtti. Laparoskopik olarak gerçekleştirilen bu ameliyatın, 1999 yılında ilk kez uygulanmaya başladığını ve 2009’dan sonra yaygınlaştığını söyledi.

Tüp mide ameliyatının avantajlarına dikkat çeken Yaman, “Ameliyat süresi kısadır ve erken dönemde riskleri düşüktür. Ayrıca fizyolojiye uygun bir işlem olduğu için uzun vadede ciddi bir yan etki gözlenmez” dedi. Operasyonun, midenin yaklaşık %80-85 oranında küçültülmesiyle gerçekleştirildiğini belirten Yaman, bu cerrahi müdahalenin üç temel mekanizma üzerinden etkili olduğunu aktardı:

Açlık hormonunun (ghrelin) salgılandığı mide bölgesinin çıkarılması, böylece iştah azalıyor.
Mide hacminin küçülmesi, daha az yemekle doygunluk hissi oluşmasını sağlıyor.
Bazı bağırsak hormonlarının salgısının artması, insülin direnci ve tip 2 diyabet gibi rahatsızlıklarda tedavi edici etki gösteriyor.

AMELİYAT SONRASI HAYATA UYUM SÜRECİ

Tüp mide ameliyatının sadece uygun bireylere uygulandığını belirten Yaman, hastaların detaylı testlerden geçirildiğini ve operasyon öncesinde tüm süreç hakkında bilgilendirildiğini söyledi. Laparoskopik (kapalı) yöntemle gerçekleştirilen ameliyatın yaklaşık 40 dakika sürdüğünü ve hastaların genellikle iki gün hastanede kaldığını belirtti.

Operasyon sonrası sürecin önemine değinen Yaman, “Hastalar bir hafta içinde masa başı işlerine dönebilir. Ameliyattan hemen sonra yürüyüşlere başlanabilir ve 15. günden itibaren hafif egzersizler yapılabilir. Birinci aydan sonra ise mekik ve boks gibi travmaya neden olabilecek sporlar haricinde her türlü egzersize izin verilir” diye konuştu.

OBEZİTE AMELİYATI YENİ BİR YAŞAMA KAPI ARALIYOR

Obezite cerrahisinin başarılı sonuçlar verdiğini ancak uzun vadeli etkinin hastaların yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlamasına bağlı olduğunu vurgulayan Yaman, düzenli takip sürecinin önemine dikkat çekti. “Bu ameliyatlar, hastalara yeni bir yaşama başlama şansı sunar. Eğer hasta doktorun önerdiği takip programına uyarsa, diyabette %76, hipertansiyonda %61, uyku apnesinde %83 ve hiperlipidemi rahatsızlığında %70 oranında iyileşme sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Ancak ameliyat sonrası süreçte hastaların sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıklarına uymaması durumunda kilo alımının tekrar başlayabileceğini belirten Yaman, “Bu ameliyat, güvenilir bir ekip tarafından gerçekleştirildiğinde ve hasta gerekli yaşam tarzı değişikliklerini benimsediğinde hayat kurtarıcı olabilir” dedi.