İş kazalarında Türkiye birinci sırada
İşçi ölümlerinde dünyada üçüncü Avrupa’da birinci ülke olan Türkiye’de, iş kazaları tüm çabalara rağmen önlenemiyor. İşçi...
İşçi ölümlerinde dünyada üçüncü Avrupa’da birinci ülke olan Türkiye’de, iş kazaları tüm çabalara rağmen önlenemiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre Türkiye’de 2022 yılında en az 1843 kişinin hayatını kaybettiği iş kazalarında bu yılın ilk 3 ayında ise 463 kişi öldü. Aynı rapora göre 2023 yılının ilk üç ayında ise iş kazalarından ölen sayısı 463 kişi oldu. 2016 yılında çalışırken ölen sayısı 1970 kişi olurken, 3 yıl boyunca alınan tedbir, yürütülen sıkı denetim ve kontrollerle iş kazalarında ölen sayısı 2019 yılında 1147’ye kadar düşürüldü. 2020 yılından itibaren yeniden artmaya başlayan iş kazalarında ölü sayısı, 2020 yılında 1231 kişiye, 2021 yılında 1382 kişiye ulaştı. İş kazalarının önlenebilir olmasına rağmen her yıl ölü sayısı artarken, ağır bilanço nedeniyle İş Sağlığı ve Güvenliği (İGS) uzmanları da harekete geçti. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kuralların insan hayatında trafik kuralları kadar etkili bir kültür olarak yer alması gerektiğini belirten uzmanları alınan basit tedbirlerin işçilerin hayatını kurtarabileceğini belirtti. Sıfır iş kazası sloganıyla yola çıktıklarını anlatan İSG uzmanları iş kazalarının azalması için yoğun çaba sarf ettiklerini, işçilerin, yöneticilerin ve iş verenlerin de kendilerine destek olması gerektiğini vurguladı.
İş verenlere çağrı
A Sınıfı İSG Uzm. Mehmet Zafer Arısoy, iş verenlere çağrıda bulunarak, “İş kazalarının önlenebilir olduğu dillendirildikçe işçiler de işveren de kurallara uyuyor. Çünkü bunun hem manevi yükünü, hem de maddi yükünü taşımak istemiyor. Bundan dolayı işverenlerde iş kanununa uyma yönünde bir tavır görüyoruz” dedi. İş kazalarının kayıt altına alınmasıyla, toplu korunma ve kişisel koruyucu donanımlarının da kullanılmasıyla iş kazalarının azalabileceğini aktaran A Sınıfı İSG Uzm. Mehmet Zafer Arısoy, “İş kazaları artmış gibi görünüyor olsa da bunun sebebi hizmet alan iş yerlerinin artması ve kazaların kayıt altına alınmasıdır. Daha önceden kayda alınmıyordu. Kayıt altına alınmasıyla da bu yükseliş yerini düşüşe bırakacaktır. Teknolojiye uyum sağlanmaya ve kişisel koruyucu donanımlar ve toplu önemler alınmaya başladı. Bu malzemelerin, kişisel koruyucu donanımlarının üretimi artmış bulunmakla birlikte işveren kolay ulaşabilmektedir. İş güvenliği uzmanı olarak ta 6331 Sayılı İş Kanunu ve yönetmeliklerini de işverenle birlikte yapmaktayız” ifadelerini kullandı
“Uzmanlar sahada ve aktif”
Arısoy, iş güvenliği uzmanlarının ise sıfır kaza sloganıyla her an sahada aktif olarak görev aldığını da hatırlatarak, “Bu bir kültür meselesi ben iş kazalarının düşeceğini umuyorum ama sayısal olarak ölümlü iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da da 1. Sıradayız ve biz hala bunu koruyoruz. Bunu düşürmek sıfır iş kazası sloganını yerine getirmek düsturumuz. Elimizden geleni yapıyoruz. İş güvenliği Uzmanları bilfiil aktif olarak sahadalar. İş sahasında bulunmaları arttıkça inanıyorum ki iş kazaları azalacaktır” ifadelerine yer verdi.
İşçilere çağrı
İşçilerin çalışma ortamında alınan tüm önlemlere gerekli ilgiyi göstermeleri halinde hiçbir şekilde zarar görmeyeceklerini aktaran Arısoy, işçilere yaptığı çağrıda ise, “Çalışan işçi kardeşlerimiz bizim için değil, ya da yasalar gerektirdiği için değil, kendi canlarını, ailelerini düşünerek bu iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymaları, toplu önlemlere ve kişisel koruyucu donanımlara dikkat etmeleri gerekiyor. Bunlara dikkat ederlerse burunlarının dahi kanamayacağını söyleyebilirim” dedi.
En çok yaşanan iş kazaları
İSG Uzm. Müslüm Miraç Haykır ise en çok yaşanan iş kazalarının yüksekten düşme ve elektrik çarpmaları olduğunu kaydederek, bu kazaların da dikey yaşam halatları, yatay yaşam halatları, düşüş durdurucular gibi ekipman ve malzemelerle önüne geçilebileceğini ifade etti. İGS Uzmanı Haykır, “İş kazalarının yüzde 99’u engellenebilir. Ülkemizde işverenlerin iş güvenliğine biraz daha sağduyulu yaklaşıp uygun olan gerekli ekipmanları kullandırtması ve takip etmesi iş kazalarının önüne geçecektir” dedi.
İş güvenliği kuralları kültüre dönüşmeli
Kuralların sadece iş yerinde değil hayatın her bölümünde yer alması gerektiğini ve eğitimlerin üniversitede olduğu gibi ortaokul, ilkokullarda da yer alması gerektiğini savunan İSG Eğitici Asbest Söküm Uzm. Çetin Özdemir, “Her ne kadar iş anlamında görülse de, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri içerisine girildiği zaman, hayatımızda yer alması gereken çok önemli bir kültür olduğunu söyleyebiliriz. Aslında iş sağlığı ve güvenliği hayatımızda trafik kuralları gibi yer alması gereken bir kültürdür. Bu kültürün toplumun bütün kesimlerine yansıtılması lazım. Şuan üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliği ders konusu olarak okutulmakta bu çok güzel bir yaklaşım. Bunun ortaöğretime ilköğretime kadar indirilmesi, her vatandaşın bu konuya duyarlı hale gelmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“Yetkili olduğumuza dair bir kimlik kartı verilmeli”
Uzmanların kartları olmadığı için çalıştıkları her hangi bir kurumda veya her hangi bir sosyal aktivitelerde kendilerini ifade etmek adına zorlandıklarını belirterek, koruma kalkanlarının genişletilmesi için bakanlığa çağrıda bulunan Özdemir, “Bakanlığımızdan talep ettiğimiz şeyler biraz bizim korunma kalkanımızın genişletilmesidir. Bunların başında bir kimlik kartımız olmalıdır. Her hangi bir yerde kendimizi ifade etmek için belirli sürelerde vize edilmek üzere bizim bir kimlik kartımızın olması gerekir. Ben dışarıda bir sosyal tesiste kendimi ifade edemiyorum veya bir iş yerine gittiğim zaman sözlü olarak ifade etmek zorunda kalıyorum dolayısıyla yetkili olduğumuza dair bir kimlik kartı verilmelidir” diye konuştu.
İHA