Mimar Sinan kimdir diyerek onu biraz tanımaya çalışalım. 1488-90 yıllarında doğduğu rivayet edilir. Doğumyeri Ağırnas, Kayseri olarak bilinir. Osmanlı vatandaşı olduğu, 17 Temmuz 1588’de de öldüğü bilinir. Mimar Sinan’ın 81 cami, 51 mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 375 eser yapmıştır. Ayrıca, Edirne ilindeki Selimiye Camisi Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Eserlerinden bazıları ise Süleymaniye Camii, Haseki Külliyesi, Haseki Camii, Selimiye Camii, Eski Valide Camii, Mihrimah Sultan Külliyesi, Mihrimah Sultan Camii, Şehzade Camii, Cihangir Camii, Şah Sultan Camii, Rüstem Paşa Camii, Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi, Sokollu Mehmed Paşa Köprüsü, Kılıç Ali Paşa Camii, Gazi Ahmet Paşa Camii’dir. Yüzyıllar önce yaşamış olmasına rağmen Mimar Sinan’ın eserleri depremlere karşı dimdik ayaktadır. Mesela, Süleymaniye Camii’nin bugüne kadar 89 depremden hasarsız çıktığı bilinir. Peki, Mimar Sinan’ın yüzyıllar önce bildiği, şimdiki mühendislerin bilmediği şey neydi?
SAĞLAM TEMEL
Süleymaniye Camii örneğinden devam edelim. Mimar Sinan, bu eserinin inşaatına ilk olarak sağlam bir temel atarak başlamış. Sadece temelin oturtulmasının 1.5 yıl sürdüğü biliniyor. Süleymaniye Camii zemininin en altında kayalıklar olduğu biliniyor. Sinan ilk iş olarak toprak zemini kaldırmış ve kayalara ulaşmış. Daha sonra 30 bine yakın kazık çaktırmış ve üzerine tonlarca ağırlıkta bloklar koydurmuş. Zeminin piramit şeklinde tasarlandığı ifade edilir. Caminin inşası 7 yıl sürmüş. İlk 3 yılında caminin inşaatı toprak üzerine bile çıkmaz, merak eden padişaha dahi bilgi verilmez. Mimar Sinan 2 yıl boyunca zeminin yük taşır hale gelmesi ve daha iyi sıkışması için beklemiş. Bu tekniğe günümüzde ‘kazık temel tekniği’ adı veriliyor. Hatta bu tekniğin dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli Burj el-Arab’ın inşaatında da kullanıldığı söyleniyor.
PEYNİR VE SOĞAN
Osmanlı mimarisinin önemli eserlerini veren Mimar Sinan, dolgu malzemesi olarak Horasan harcı kullanmış ancak harca ilaveler yapmış. Mesela harcın içine yumurta beyazı, peynir ve soğan gibi malzemeler eklemiş. Harcı protein ve kükürt ile zenginleştirmiş. Böylece Sinan’ın hazırlamış olduğu harç, normal Horasan harcından 2 kat daha sağlam bir hale gelmiş. Ayrıca eserlerin daha esnek olmasını ve depremde zarar görmemesini sağlamış.
KÜMES TELİ
Peki, biz neler yaptık? Zemine bakmadık. Kaya mı, yumuşak mı, fay hattında mı onunla hiç ilgilenmedik. Jeologları dinler gibi yaptık, geoteknik mühendislerinden hiç haberimiz bile olmadı… Müteahhitlerle sadece para pazarlığı yaptık. Harcın içine deniz kumu ve midye koyduk, kolonların içini taşla doldurduk, çatlayan kolonları köpük straforla kapattık, kolon olması gereken yere ayna ve giyinme dolabı sıkıştırdık, binayı dik tutacak kolon demirlerini kümes teliyle bağladık. Alt katın kolonlarını kesip ihtişamlı mağazalar için geniş alanlar yarattık. Sonuç? 41 binin üzerinde yitirilen can… 85 milyon yaralı yürek…
Yüzyıl öncesinin geoteknik mühendisi, inşaat mühendisi, jeofizikçi Mimar Sinan’ı bilmeden, yumurta akını anlamadan, günümüzde yaşananları masaya yatırmadan geleceğin Türkiyesi’ni inşa etmek zor hem de çok zor… Umarım kısaca anlattığım Mimar Sinan’ı örnek alır, geleceğin zeminini sağlam atmak nasip olur.