‘İstilacı sineklerden gelen hastalıklarla ilgili acil önlem alınmalı’
yenikiraz.com'dan Göksu Tekin'in özel haberine göre, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte sivrisinekle bulaşan hastalıklarda ciddi derecede artış...
yenikiraz.com’dan Göksu Tekin’in özel haberine göre, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte sivrisinekle bulaşan hastalıklarda ciddi derecede artış kaydedildi. Avrupa coğrafyasında istilacı sivrisinek ‘Aedes Aegypti’ türünün görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’de daha önce görülmeyen enfeksiyon hastalıklarının artabileceğine dikkat çekti, uyarılarda bulundu: “Bu türün Avrupa’da baskın hale gelmesi, viral hastalıkların sivrisineklerle bulaş ihtimalinin artması anlamına geliyor. Elimizi çabuk tutmalı ve önlem almalıyız” ifadelerine yer verdi.
Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık sivrisinek popülasyonunun artmasının 4 nedeni olduğunu vurguladı. Saltık, bu nedenlerin küresel iklim değişikliği / iklim faciası (yaz mevsimi süresinin uzaması ve daha sıcak olması), nüfus artışı, kıtalar arası hareketlilik, çevre kirliliği olduğunu belirtti. Saltık sözlerini şöyle sürdürdü: Avrupa Birliği’nde sivrisineklerle bulaşan hastalıkların artışı söz konusu olup AB’de 8 ülke ve 114 bölgede görülen ‘Aedes albopictus’ türü sivrisineğin yol açtığı bilinmektedir. Bu tür, Dengue, Chikungunya, Sarı Ateş, ZİKA ve Batı Nil Virüsü hastalıklarına yol açar. Bu hastalıklar 10 yıl önce AB’de 8 ülke ve 114 bölgede görülmüştü. On yıl sonra aynı sivrisinek türü 13 ülkede 337 bölgede görüldü. (E-CDC, 30 Haziran 2023). Hastalığın yayılması ve türün artmasında son 10 yılda belirgin bir artış gözlemlendi. Dengue hastalığına neden olan ve 100’den çok ülkede görülen Aedes albopictus ve Aedes aegypti türü sivrisinekler, Afrika ülkeleri başta olmak üzere Güney Amerika, Güney Doğu Asya ve Batı Pasifik’te görülmektedir. Önlem olarak buraya giden ve gelenlere özel koruyucu denetimi koşuldur.Türkiye açısından bakıldığında, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’ne çok büyük görevler düşmektedir. Anılan hastalıkların yaygın olduğu ülkelere gidip gelen ve bu kişilerle yakın ilişkisi olanların ateş, baş ağrısı, halsizlik, deri döküntüsü gibi durumlarla karşılaştığında mutlaka hekime başvurmalıdır.
KORUNMA YÖNTEMLERİ
Prof. Dr. Ahmet Saltık sivrisineklerden korunmanın iki ana yöntemi olduğunu belirtti. Saltık, kişisel korunma olarak, kapı ve pencerelere sineklik yaptırmak, özellikle yaşlılar ve bebekler için cibinlik, ellere, kollara, kovucu sürmek, kapalı giyinmek ve olanaklı ise klimalı kapalı ortamlarda bulunmak olduğunu belirtti. Sivrisineklerin durgun sularda çoğaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Saltık, sivrisinek larvalarının biyolojik yöntemlerle yok edilebileceğini ve larva yiyen balıkların (Gambusia türü larvivor balıklar) durgun sulara bırakılmasının altını çizerek, çevreye dönük korunma yapılabileceğini ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütü’nün “insan, hayvan ve çevre sağlığı”nın birbiriyle uyumlu, dengeli ve birbirini tamamlar olması için yeni bir atılım gerçekleştirdiğini, bunun TEK TIP TEK SAĞLIK yaklaşımı olarak bilindiğini anlatan Saltık, bu yaklaşıma bütüncül olarak uyulmasının önemini vurguladı. Ayrıca, Avrupa Hastalık Önleme ve Denetim Merkezi (E-CDC) başkanı Dr. Andrea Ammon’un tıbben yapılması gerekenlere açıklık getirdiğini aktaran Prof. Dr. Saltık; “Sivrisinek popülasyonunu denetlemek, sürveyans (hastalıklarla ilgili düzenli, güncel veri toplamak, bu verileri analiz ederek Epidemiyolojik mücadele stratejileri geliştirilmesi), halka bu hastalıkla ilgili bilgi vermek ve eğitmek, işbirliğini sağlamak olduğunu söyledi. İklim krizi / faciası (Climate disaster) ve dünya nüfusunun gereksiz ve anormal artmasıyla birlikte sivrisinekle bulaşan hastalıkların da koşut (paralel) olarak artması dünyada yaşamı tehdit ediyor. Son 10 yılda dünya çapında sivrisinek kökenli olgularda (hastalarda) belirgin artış gözlemlenmesi, hastalığın yaygınlaştığının kanıtı ve yeni olgulara yol açacağının işaretidir. Bunun için kişisel ve çevreye dönük koruma yöntemlerimizi geliştirmeliyiz ve bilinçlenmeliyiz. Kamusal sorumlulukla ve küresel işbirliği ile savaşım yöntemleri uygulamalıyız. Türkiye’de duruma ilişkin sayısal verileri Sağlık Bakanlığınca açıklanmalı ve saydam – katılımcı yöntemlerle hem toplumun bilgi edinme hakkına saygı duyulmalı hem de savaşım (mücadele) halkın katılımı ve işbirliği ile yürütülmelidir. Başka türlü başarılı olma olanağı yoktur” dedi.
Haber Merkezi