• Haberler
  • Gündem
  • İzmir Barosu Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu

İzmir Barosu Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu

İzmir Barosu avukatları, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 17 Aralık 2023 tarihindeki TBMM konuşmasına dikkat çekti....

İzmir Barosu avukatları, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 17 Aralık 2023 tarihindeki TBMM konuşmasına dikkat çekti. Bakan Tekin’in “Sizin tarikat dediğiniz bizim STK dediğimiz yapılarla toplasanız 10 protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz, çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor, çocukların dağa çıkmaması için, sizin insan kaynağınıza insan yetiştirmemek için buradan devam edeceğim” demesi üzerine Türkiye’de büyük yankı uyandı.

İzmir Barosu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dilekçe ile “Uluslararası Sözleşmeleri, Anayasa hükümlerini, Türk Medeni Kanunu’nu, Türk Ceza Kanunu’nu, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu, Milli Eğitim Temel Kanunu’nu, 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’u ihlal ederek suç işlemiştir. Tarafı olduğumuz BM Çocuk Hakları Sözleşmesine, Anayasa’ya ve yasalara göre Devlet, çocuk haklarına saygı göstermekle, çocukları üçüncü kişilerin hak ihlallerinden korumakla, çocukların hak ve özgürlüklerini sağlamaya dönük fırsatlar yaratmakla, Anayasa ve yasalar ile koruma altına alınan ayrımcılığa uğramama, inanç ve düşünce özgürlüğü, gelişim hakkı, nitelikli, bilimsel, laik, sorgulayıcı eğitim alma haklarını ve yüksek yararlarını korumakla ve hayata geçirmekle yükümlüdür. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Milli Eğitim Bakanı’nın TBMM’de yaptığı tarikatlar ve cemaatlerle iş birliklerinin devam edeceğine yönelik açıklamaları kabul edilemez niteliktedir. Bu açıklamalar Anayasa’da tanımlanan emredici ilkelere, hukukun evrensel ilke ve esaslarına aykırılık oluşturmaktadır” dedi.

Anayasa’ya dikkat çekildi

Anayasa’nın 11. Maddesindeki “Anayasa’nın bağlayıcı ve üstünlüğü’ne de dikkat çeken İzmir Barosu, hazırladığı dilekçede şunları ifade etti:

“Anayasanın 11. Maddesi ‘Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü’ kenar başlığını taşımaktadır. Buna göre, Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Görevi gereği çocuk ve gençlerden sorumlu Milli Eğitim Bakanı’nın bu sözleri tarafı olduğumuz insan hakları sözleşmelerinin yanı sıra; Anayasa’nın başlangıç kısmında yer alan “lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, İzmir Barosu Başkanlığı İnsan Hakları Merkezi Sayı: E-58106323-641.03.02[027/42]-304 04/01/2024 Konu : Şikâyet Dilekçemizin Sunulması ve Şüpheli Hakkında Gerekli Yasal İşlemlerin Yapılması Taleplerimiz hakkındadır. 1/ 3 Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı” ilkesine, Anayasa’nın 2.maddesinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir’ hükmüne, Anayasanın 10. Maddesinde yer alan ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ hükmüne, Anayasa’nın Din ve Vicdan Hürriyeti’ni ele alan 24. maddesinde yer alan ‘Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfus sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz’ hükümlerine açık aykırılıklar oluşturmaktadır.”

Yasa örnekleri

İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Zöhre Dalkıran’ın imzaladığı dilekçede, Anayasa’nın maddeleri dikkate alınarak şunlara yer verildi:

“2. Yürürlükte bulunan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu medreseleri kaldıran ve ülkedeki bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekaletine (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlanmasını öngören yasadır. Türkiye’de eğitim alanında reform yapabilmek; millilik, laiklik, modernlik esaslarını uygulayabilmek için eğitim kurumlarının birleştirilmesi amacıyla hazırlanan kanun; ülkenin eğitim işlerinde çok başlılığın kaldırılmasını sağlamış, Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitimin temel kanunu olarak kabul edilmiş ve daha sonra çıkarılan kanunlara esas teşkil etmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın iş birliği yaptığı vakıf ve derneklerin tarikat yapılanması içinde olmaları veya tarikatların vakıf, dernek, medrese, yurt, kurs gibi adlar altında faaliyet göstermeleri 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanunu’na da açık aykırılık oluşturmaktadır.

3.Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 11.maddesine göre ‘eğitim kurumlarında Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasi ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasi olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez ‘Yine aynı kanunun 12.maddesine göre Türk milli eğitiminde laiklik esastır. 17. maddesine göre “Resmi, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetleri, Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine tabidir’ Milli Eğitim Bakanlığı çocuklardan ve gençlerden sorumlu bakanlıktır. Bunun Anayasada da karşılığı vardır. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel kanuna göre çocuklarla ilgili eğitimin sürdürülmesinden gözetiminden denetiminden sorumlu bakanlık Milli Eğitim Bakanlığıdır.

4.Türk Medeni Kanunu’nun 101/son maddesine göre; ‘Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz.’ Yine TMK 56/son maddesine göre; ‘Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz’ hükümleri yürürlüktedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın protokol imzaladığı söz konusu tarikatların vakıf, dernek, sivil toplum kuruluşu veya herhangi bir ad altında faaliyet göstermeleri Türk Medeni Kanunu’na açık aykırılık oluşturmaktayken Milli Eğitim Bakanlığının bu konuşması ve bu oluşumlarla protokol imzalaması da TCK kapsamında Suçu ve Suçluyu Övme suçunu oluşturmaktadır.

5.Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz, çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor, çocukların dağa çıkmaması için, sizin insan kaynağınıza insan yetiştirmemek için buradan devam edeceğim.’ sözleri de çocuklardan sorumlu olan bakanın çocukları, tarikat, cemaat gibi oluşumlarla terör faaliyetlerini ifade ettiği anlamı çıkarılan dağ arasında varlıklar olarak görme anlayışına sahip olduğunu açıkça göstermiştir. Anayasamızda belirtildiği gibi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye 2/ 3 Cumhuriyeti’nde çocukların Anayasa’da belirlenen ilkeler ışığında laik ve bilimsel eğitim alarak ülkenin kalkınması ve geleceği için ihtiyaç duyduğu doğru insanlar olarak yetişmeleri beklenir ve milli eğitimin hedefi de bu olmak durumundadır. Bakanın bu söylemi açıkça halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek niteliktedir ve TCK’nın 216. maddesinde hüküm altına alınan ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunu’ hem de görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmak yönünden TCK’nın 257.maddesinde hüküm altına alınan “Görevi Kötüye Kullanma Suçunu’ oluşturmaktadır. Bakan, bir kamu görevlisi olarak ve görevinin gereklerine uygun olarak davranmamakta ve görevinden kaynaklanan yetkileri Anayasa’nın gereklerine aykırı olarak kullanmaktadır.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıkladığımız neden ve gerekçelerle, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında, Anayasayı İhlal, Görevi Kötüye Kullanma, Halkı Kin ve Düşmanlığa Teşvik, Suçu ve Suçluyu Övme ve Savcılığınızca tespit edilecek diğer suçlar ile ilgili gerekli soruşturmanın başlatılmasını ve yapılacak soruşturma kapsamında kamu davası açılmasını saygılarımızla talep ederiz.”

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme