İzmir Barosu, depremin 4. yıl dönümünde kaybedilen 117 canı unutmadı
İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremin dördüncü yılında hayatını kaybeden 117 kişi İzmir Barosu tarafından anıldı.
Baro Bahçe’de düzenlenen anma törenine, İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, baro üyeleri, depremzedeler ve gazeteciler katıldı.
Anma töreninde konuşan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, depremin ardından hukuki süreci yakından takip ettiklerini ve 1 dosya hariç tüm dosyalarda yargılamaların devam ettiğini söyledi.
Depremde 117 yurttaşın yaşamını yitirdiğini Yılmaz, Rıza Bey Apartmanı’nda can veren 39 kişi için sürdürülen davalarda yaşanan hukuka aykırılıklara dikkat çekti. Mahkemenin binanın güçlendirilmesi konusunda ruhsat gerekip gerekmediğine ilişkin belediyeden görüş istediğini aktaran Yılmaz, aynı belediyenin kamu görevlilerinin aynı dosyada sanık olarak yargılandığını belirterek, bu durumu "hukuka aykırı bir davranış biçimi" olarak nitelendirdi.
“DEPREME DİRENCİ OLMAYAN YAPILARI, MEZARLIK HALİMNE GETİRDİLER”
Türkiye’de üç defa imar affı adı altında bir takım düzenlemelerin yapıldığıma vurgu yapan Başkan Yılmaz, “Ülkemizde depreme dirençli konutlar, iş yerleri yapmak yerine ne yazık ki deprem direnci olmayan ancak sonradan eklentilerle farklı şekillere büründürülen yapılara, binalara yapı kayıt belgesi vermek suretiyle canların yitirilmesinin artmasına sebebiyetler verildi. Üç defa imar affı adı altında birtakım düzenlemeler yapıldı. Aslında imara aykırı olan deprem direnci olmayan bu yapıları ne yazık ki yapı kayıt belgeleri vermek suretiyle mezarlık haline çevirdiler ve bunu büyük bir şenlikle duyurdular. Neden yaptılar bunu? Evet bütçeye para sağlamak, gelir elde etmek için. Ve elde edilen yaklaşık 40 milyar TL'nin ki bu resmi rakamları devletin açıkladığı rakamlar olarak biliyoruz. Ne yazık ki o paraların dahi bütçede kalmadığını depremde yitirilen ve yok olan evleri, yok olan iş, yerleri yok olan yurttaşlara katkı olarak sunulmadığını da gördük. Yani böyle bir düzende yaşıyoruz” diye konuştu.
"Cumhuriyet’in yüz birinci yılını tamamladık, ancak halen deprem gerçeğini konuşuyoruz," diyen Yılmaz, madencilikte yaşanan iş cinayetleri dahil olmak üzere birçok alanda kamu güvenliğini sağlamakla yükümlü yapıların yetersizliğine dikkat çekti. Türkiye Cumhuriyeti'nin artık bir hukuk devleti olmadığını söyleyen Yılmaz, "Bu ülkede ne can güvenliği ne de hukuk güvenliği var" ifadesiyle durumu özetledi.
“HUKUK DEVLETİ İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Geleceğe dair umudunu koruduğunu belirten Yılmaz, Cumhuriyet değerlerine olan inançlarını vurgulayarak, “Yurttaşlarımızın, hak ihlallerine uğrayanların yanında olmaya devam edeceğiz. Hukuk devleti için bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.