İzmir Barosu MESEM'lere savaş açtı

İzmir Barosu, basın açıklaması ile mesleki eğitim programı kapsamında yürütülen staj uygulamasının çocuk işçiliği, emek sömürüsü ve ölümlere yol açtığını belirterek, 'ya programı daha güvenilir hale getirin ya da uygulamayı kapatın' dedi

Mesleki eğitim programı MESEM uygulamalarıyla ilgili basın açıklaması yapan İzmir Barosu, MESEM yoluyla çocuk emeğinin sömürüldüğünü ifade etti ve bu sömürüyle mücadele etmeye devam edeceklerini açıkladı. 

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, pazartesi günü yüz binlerce çocuğun okula başladığını hatırlatarak, “Bir kısmının da MESEM adı altında eğitim veren okullarda 4 gün işte, 1 gün okulda şeklinde emekleri sömürülüyor. İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak bu konuda hazırladığımız basın açıklamasını Başkan Yardımcımız Zöhre Dalkıran okuyacak. Hep anlatıyoruz, sesimizin bir yerlere ulaşmasını bekliyoruz. Gözlerini, kulaklarını kapatıp dilini lal etmiş bir siyasi iktidardan söz ediyoruz. Görmeme, duymama ve yapmamaya odaklı yapıdan söz ediyoruz ama biz umutlarımızı kaybetmedik. Çalışan çocukların hem emek sömürüsü hem de istismarı adına sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” dedi. 

İzmir Barosu’nun MESEM konusundaki açıklamasını okuyan Başkan Yardımcısı Avukat Zöhre Dalkıran, 
MESEM’lerin kapatılıp, çocuk sömürüsünün son bulmasını istediklerini belirterek, “ 14 yaşındaki bir çocuğun yüksekten düşmesi ve 16 yaşındaki bir çocuğun akıma kapılması ile birlikte 2023-2024 eğitim öğretim yılında MESEM kapsamında çalıştırılırken ölen çocuk sayısı 10’a çıktı. Henüz yaşayacak çok şeyi olan, devlet politikalarıyla geleceksiz, güvencesiz bırakılan son olarak da yaşam hakları ellerinden alınan çocuklar ve gençler” diye sözlerine başladı.

Dalkıran’ın okuduğu açıklama şöyle; “Yeni eğitim öğretim yılı başladı, MESEM kapsamında yürütülen uygulama pek çok çocuğun yaşam hakkını elinden almaya devam ediyor. Haftanın 4 günü iş yerinde bir gün okulda verildiği söylenen mesleki eğitim müfredatı çocukların güvencesiz çalıştırılmasıyla sonuçlanan içi boşaltılmış bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Yeri okul olan çocuklar geleceksiz bırakılırken, yetişkinlerle aynı ortamda kontrolsüz olarak bulunduruluyor. Bu durum onları istismara karşı korumasız bırakıyor. Haftanın bir günü okula giden öğrencilerin okul ve rehber öğretmenlerle bağlarının zayıflığı yardım isteyeceği yerlerin ellerinden alınması anlamına geliyor. MESEM kapsamında adeta işçi olarak çalıştırılan çocukların bulundukları yerler iş, kendileri işçi olarak hukuki koruma altında bulunmadıkları için bir işçinin sahip olduğu haklara dahi sahip olmuyorlar. Yasada çalışmaması gereken yaştaki çocukların kimi zaman ağır koşullarda çalıştırılmalarına neden oluyor. 4+4+4 olan eğitim sisteminde erken yaşta okula başlayan çocuklar yine erken yaşta lise çağına geliyor. Hukuken yasak olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı eliyle ucuz iş gücüne dahil oluyorlar. Mevzuata göre çocukların staj yerindeki sağlık ve güvenlerinin denetimi bakanlıkta. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı bu denetimi yoğun ders programı bulunan öğretmenler aracılığı ile yapıyor. Bu denetimlerin seyrek yapılmasına ve kağıt üzerinde kalmasına neden oluyor. Gereğinin yapılması için gerekli istihdam ve çalışma planı oluşturulmuş değil. Bu durum çocukların ve gençlerin eğitimlerinin ötesinde ağır çalışma koşullarında çalışmasına,  yaşam haklarının yok olmasına sebep oluyor. Çocukluklarını yaşamalarını engelliyor. Potansiyellerini yok ediyor. Fiziksel ve ruhsal gelişimlerini engelliyor.” 

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni hatırlatan Avukat Dalkıran, “Sözleşmenin 32. maddesi , sözleşmeci devletlere çocukların korunması için özel önlem alma görevi yüklüyor. Madde şöyle; ‘Taraf devletler çocuğun ekonomik sömürüye v e her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek, sağlığı, bedensel, zihinsel ruhsal, ahlaksal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunmasını kabul ederler.’ Maddede yer alan çalışma koşullarına karşı önlem almak bir yana siyasi iktidar çocukların bu şartlarda çalıştırılmasını politikasının parçası haline getirerek, MESEM’ler eliyle çocuk emeğinin sömürüsünü kurumsal hale getirmiştir. Bu nedenlerle MESEM uygulamasına derhal son verilmelidir. Fakat uygulama devam ettiği sürece çocuğun üstün yararı gereğince okulda geçirdiği sürenin artması, okul müfredatının zenginleştirilmesi, denetim mekanizmasının işlevsel kılınması, staj amacına uygun çalıştırmayan işletmelere yaptırım uygulanması, sadece çocuklarının staj amacına uygun, sağlıklı, güvenli çalışma ortamı yaratan işletmelerde staj yapmalarının sağlanması, bu işletmelerin denetime tabi olması şeklendi düzenlenmeli. Bunun aksi uygulamalarla İzmir Barosu olarak mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz” dedi.
 

Bakmadan Geçme