İzmir Ticaret Borsası'nda 'küçülüyoruz' uyarısı

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli Temmuz meclisinde ekonomiyi değerlendirdi. Kestelli, 'Uluslararası Para Fonu...

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli Temmuz meclisinde ekonomiyi değerlendirdi. Kestelli, “Uluslararası Para Fonu IMF, dünya ekonomisine ait görüşlerini paylaştığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, 2024 yılı küresel ekonomik büyüme tahmini nisan ayında açıklanan yüzde 3,2 seviyesi ile aynı tutulurken, 2025 yılı tahmini küçük bir artışla yüzde 3,3 olarak güncellendi. Enflasyondaki düşüşün küresel anlamda yavaşladığı belirtilen raporda, özellikle hizmet sektörü kaynaklı enflasyonun katılığı vurgulanıyor.  Türkiye ekonomisi için yapılan tahminde 2024 büyümesi yüzde 3,1’den yüzde 3,6’ya yükseltilirken; 2025 beklentisi yüzde 3,2’den yüzde 2,7’ye düşürüldü.
İlk çeyrekte gerçekleşen yüzde 5,7 büyümeyi düşündüğümüzde bu yıl hem IMF beklentisinden hem de Orta Vadeli Program hedefi olan yüzde 4’ten daha yüksek büyümenin gerçekleşmesini bekleyebiliriz. Beklentileri aşabileceğimizi düşünsek bile büyüme oranları ülkemizin refah ve kalkınma hedefleriyle uyumlu değil. Son on yıldaki ortalama yüzde 5 ekonomik büyüme performansımız düşünüldüğünde orta gelir tuzağına takılı kaldığımızı söylemek mümkün. Milenyumun özellikle ilk on yılında orta gelir grubuna yükselmemize, 2014’de yüksek gelir grubu sınırına dayanmış olmamıza rağmen sonrasındaki düşük ekonomik performansımız yüksek gelir grubuna yükselmemize maalesef engel oldu. Bir üst sınıfa çıkmak için, sürdürülemez alışkanlıkları terk edip yüksek verimlilik odaklı, katma değer yaratan bir ekonomik yapıya dönüşmek zorundayız’’ diye konuştu.

Merkez Bankası’nın faizi yüzde 50’de sabit tutmasını ve enflasyonun etkilerini değerlendiren Kestelli, “Son gelişmeler faiz oranlarındaki düşüş beklentisinin bir miktar ötelenmesi anlamına geliyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik durumda bırakın işleri büyütmeyi mevcut işleri sorunsuz devam ettirmek bile çok güç. Birçok sektörde buna şahit oluyoruz. Son bir yılda, tekstil ve hazır giyim sektöründe 100’ün üzerinde firma Mısır’a taşındı, sektördeki işgücü kaybı 100 bini aştı. Ekonomik istikrarsızlığın neden olduğu bu durumun sektörde ve bağlantılı iş alanlarında nasıl bir etkisinin olacağını orta ve uzun vadede çok daha net göreceğiz. Böyle durumlarda ihracat; işlerin sürmesi, istihdamın olumsuz etkilenmemesi için emniyet subabı. İhracatçılar maliyetlerdeki artış, döviz kurlarının eksik değerlenme nedeniyle rekabetçi olamadıklarından şikayetçi. Bunu dış ticaret rakamlarında da görebiliyoruz. Tekstil ve konfeksiyonda son üç yılın ilk beş ayları itibariyle ihracat geriliyor. 2022’nin ilk beş ayında 14,1 milyar dolar olan tekstil ve konfeksiyon ihracatı, 2023’de 13,4 milyar dolara, 2024’de ise 12,7 milyar dolara geriledi. Genel ihracat son 2 yılda 250-260 milyar dolar seviyelerinde sabitlendi. İlk beş ay verileri de 2024’ün tamamında bu seviyelere yakın ihracat olacağını işaret ediyor” dedi.

Kestelli sözlerini şöyle sürdürdü: “İhracatımız 2024’ün ilk yarısında yüzde 2 artarak 125,4 milyar dolara yükseldi. Kilogram başına ihracat değeri yüzde 11,3 düşüşle 1,57 dolardan 1,42 dolara geriledi. 26 sektörden 10’unda kilogram başına değer düşerken 2’sinde aynı kaldı. Sanayi ürünleri ihracatı yüzde 12,1 değer kaybı ile ilk sırada. Tarım ürünlerinde kilogram başına ihracat değeri yüzde 6,4 düşüşle 1,30 dolar olurken, sanayi ürünlerinde kilogram başı değer 1,74 dolar gerçekleşti. Ülkemiz adına bu göz ardı edilmemesi gereken konu. Eğer gelişmiş ülkeler arasındaki yerimizi almak istiyorsak yükte hafif pahada ağır üretim alanında mesafe kat etmeyi başarmalıyız. Çin ve Polonya’nın kilogram başı ihracat geliri bizim iki katımıza ulaşmışsa düşünmekten fazlasını yapmalıyız. Çin, Hindistan, Vietnam, Mısır gibi ülkelerle ucuz işgücüne dayalı rekabet yapma şansımız kalmadı. Açıkçası bu tarz bir rekabet avantajını da hiçbirimiz istemeyiz. Toplumun tüm kesimlerinin refah içinde yaşadığı, kişi başı gelir seviyesinin 30-40 bin doların üzerine çıktığı bir ekonomik yapıyı tesis etmek hepimizin önceliği olmalıdır.”

İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ise, “En büyük problemimiz finansmana erişimin sınırlı ve yüksek maliyetli olması.  İç ve dış politikalar, küresel ekonomik durum, döviz kurları, enflasyon, merkez bankası politikaları, yatırım ortamı ve jeopolitik gelişmeler ekonomimizi şekillendiren başlıca unsurlar. Diğer taraftan, Türkiye’nin dış yatırımları çekebilme kapasitesi ve ihracat performansı, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip. 28 Temmuz 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Strateji Genelgesi yayınlandı. Dünya genelinde yatırım çekme rekabetinin gün geçtikçe arttığı ve zorlaştığı süreçte, Türkiye’nin tüm güçlü yönleriyle güvenli bir liman olma rolünün güçlendirilmesini hedefleyen 2024 – 2028 strateji genelgesinin hedeflerine ulaşması en öncelikli dileklerimiz arasında yer alıyor.’’

HABER MERKEZİ

Bakmadan Geçme