İzmirli iş insanlarından OVP’ye tam destek!
yenikiraz.com’dan Semi Tektaş’ın haberine göre, İzmirli iş insanları 'İzmir İş Dünyası Toplantısı'nda buluştu. İzmir Ticaret Odası'nın...
yenikiraz.com’dan Semi Tektaş’ın haberine göre, İzmirli iş insanları ‘İzmir İş Dünyası Toplantısı’nda buluştu. İzmir Ticaret Odası’nın ev sahipliği yaptığı organizyona, T.C. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer, Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir Milletvekili Mehmet M. Kasapoğlu, T.C. İzmir Valisi, Dr. Süleyman Elban, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN OYUNCUSU
Açılış konuşmasını yapan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “İzmir Ticaret Borsası, 132 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en köklü kurumları arasında yer alıyor. Üyelerimizin temel işi tarımsal ürünlerin ticareti. Ama biz kendimizi, “Tarımın Servetini Dönüştürmek” ifadesiyle tanımladığımız bir nitelikli değişim-dönüşüm hareketinin önemli bir oyuncusu olarak konumlandırıyoruz. Dünyanın bu en bereketli topraklarında binlerce yıldır demlenen değerleri, hakkını vererek geleceğe taşımak için İTB olarak gücümüz yettiğince projeler geliştiriyor, birçok ilke imza atıyor, pek çok konuda öncü rol üstleniyoruz.
• Ülkemizin ilk vadeli işlemler borsası olan ve daha sonra Borsa İstanbul ile birleşen VOB,
• Ülkemizin ikinci, pamuk ürününde ise ilk lisanslı deposu olan ELİDAŞ
• Ve yine ülkemizin ilk yetkili sınıflandırıcı şirketi olan İZLADAŞ Borsa olarak ülkemize kazandırdığımız önemli yatırım projelerimiz arasında başı çekiyor.
Ayrıca, bölgemizin öne çıkan tarım ürünleri ile ilgili sorunların ve çözüm süreçlerinin takibi, nitelikli salon işlemlerimiz, ürettiğimiz ve uyguladığımız çiftçi projelerimiz, tarımı gençlere ve çocuklara sevdirme gayretimiz gibi örnek birçok çalışmayı üyelerimizle birlikte gerçekleştirmeye devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
3 BANKA İLE ORTAK
Kestelli, “İTB şimdi de ülkemiz ve tarım sektörümüz için bir ilk olan “İzmir Tarım Teknoloji Merkezi” ile fark yaratıyor. Amacımız, İzmir’i tarımın dijital dönüşüm ve teknoloji üretim merkezi haline getirecek öncü adımlar atmak. Ülkemiz ve tarım sektörümüz için bir ilk olan İTTM’yi, tarımı sürdürülebilir, rekabetçi ve verimli hale getirmek için bilgi ve iletişim sektörlerinin tarıma daha güçlü katılımını, entegrasyonunu ve tarımın dijital dönüşümünü desteklemeyi amaçlayan bir tarım girişimciliği ekosistemi olarak kurduk. Ülkemizin 3 önemli bankası; Ziraat Bankası, İş Bankası ve Denizbank yüzde yüz kendi iştirakleri ile sermaye ortağı olduğu projemizde İzmir Ticaret Odamız ve Ege İhracatçı Birliğimizin de aralarında yer aldığı birçok Oda ve Borsamızda ortak olarak yer alıyor” şeklinde konuştu.
OVP
Kestelli açıklanan OVP hakkında “Bir sorunu ya da hastalığı tedavi edebilmenin temel şartının teşhisi doğru koymak olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de açıklanan Orta Vadeli Programı çok önemsiyorum. Seçimden sonra rasyonel politikalara dönüşün ısrarla vurgulanması, mali disiplin yolunda kararlar alınması ve şeffaflık açısından önemli adımlar atılması, bir güven ikliminin oluşması için son derece değerli. Sanırım programın dört temel amacında da herkes hemfikir:
• Makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanması,
• Enflasyonun tek haneye düşürülmesi,
• Yatırım, istihdam, üretim, ihracat perspektifinde büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi,
• Ve sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi.
Bunların tamamı doğru teşhisler ve hedefler. Açıklanan Orta Vadeli Programın tarımla ilgili satırbaşlarına baktığımızda da teşhisin gayet iyi yapıldığını net olarak ifade edebilirim” değerlendirmesini yaptı.
TARIM
Kestelli, “Dünyanın içinde bulunduğu koşullarda tarıma yönelik hedeflerin ertelenemez, vazgeçilemez, göz ardı edilemez olduğunu düşünüyorum. Bu yadsınamaz gerçek karşısında, OVP kapsamında açıklanan adımların her kesim tarafından desteklenmesi ve takibi önemli. Özellikle vurgulamak dileğinde olduğum husus ise; OVP ile açıklanan hedefler gerçekleştirilirken ilgili tarafların da görüşlerinin alınması ve uygulamanın işbirliği ile yönetimi. Biz bu süreçte hem İzmir Ticaret Borsası hem de İzmir Tarım Teknoloji Merkezi ile üzerimize düşen her türlü desteği vermeye hazırız.Nitekim, tarım ve ticarette sektörel projeler geliştirmeye ve önerilerimizi ilgili bakanlıklar ile paylaşmaya devam edeceğiz. Yeni üyesi bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu Dijital Tarım Teknolojileri Teknoloji Yol Haritası Çalışma Grubu’nda ulusal tarım teknolojilerinin geliştirilmesi içinde tespit ve önerilerimizi de paylaşıyor olacağız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, el birliğiyle, tarımı yeniden Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi lokomotif sektör haline getirebiliriz. İzmir nüfusunun yüzde 15’i; bir diğer ifadeyle 150 bin aile geçimini tarımdan sağlıyor. Tarımsal ürün ihracatımız 3 milyar doları aşmış durumda. 322 bin hektarlık tarım arazimiz, yetişmiş insan gücümüz, sermaye potansiyelimiz ile bunun çok daha fazlasını başarabiliriz. Bunları yapabilmek için hükümetin yol göstericiliğine ve yaşadığımız sorunların hızlı çözümünde desteğinize ihtiyacımız var. Borsacılık hizmetlerimizin iyileştirilmesi ve üyelerimizin yaşadığı sektörel sorunlarla ilgili taleplerimizi içeren dosyamızı size takdim edeceğiz. Bu kapsamda destek vermenizi beklediğimiz birkaç konuyu da paylaşmak istiyorum.
Borsacılık hizmetlerimizle ilgili olarak;
• Borsa tescili ile muhtasar beyanname verme süresi arasındaki uyuşmazlığın yeni bir düzenlemeyle çözülmesi,
• Tıbbi ve Aromatik Bitkiler alanında İzmir Ticaret Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri iş birliğinde yaptığımız URGE başvurusunun mümkün olan en kısa zamanda değerlendirilmeye alınması,
Sektörlerimizle ilgili olarak ise;
• Üyelerimizin ve iş dünyamızın finansmana erişimi konusundaki sorunların çözülmesi,
• Tarımsal teknoloji girişimleri için özel destek mekanizmalarının geliştirilmesi,
• AB ile yapılacak Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çalışmalarında zeytinyağı ihracatımıza uygulanan gümrük vergisinin kaldırılması ya da ülkemize sağlanan kota miktarının hatırı sayılır miktarda yükseltilmesi,
• Pamuk üretiminde sürdürülebilirliği sağlamak ve tekstil sektörümüzün küresel piyasalarda rekabetçiliğini korumak için sanayimizin yerli pamuk kullanımını teşvik edecek tedarik modellerini ve finansal destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi konularında vereceğiniz destekler üyelerimiz ve sektör açısından önem arz etmektedir.
Yoğun programınıza rağmen ziyaretiniz ve üyelerimizle bir araya geldiğiniz için teşekkür ediyor, başarılı bir görev dönemi temennisi ile saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
ÜRETİM
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Pandemi öncesinde tanık olduğumuz ticaret savaşları, pandemi ile güçlenerek dünyada yeni bir değişim ve dönüşümü başlattı. Ve dönüşümün temelinde “kendi kendine yetebilmek” yani “üretim” yer almaktadır. Böyle bir süreçte; yüzde 99’u KOBİ olan bir yapıda, ihracatımızın yüzde 30’unu gerçekleştiren KOBİ’lerimizin, ihracattaki payını artırmak ve bu yeni düzene uyum sağlamaları için bir Dönüşüm Stratejisi’ne ihtiyacımız vardır. Her zaman altını çizdiğimiz gibi bu stratejinin odağını, Bilgi Bazlı Sanayi oluşturmalıdır. Bunu da katma değerli yerli üretimle başarabiliriz. Peki, ama nasıl? Ar-ge merkezleri özelinde bir örnek vermek istiyorum. Ülkemizde 2008’de kurulan Ar-Ge merkezi sayısı 20 iken, bugün bin 235’e yükseldi. Ancak, kg başına ihracat fiyatı 1,63’lerden 1,26 dolara geriledi. Ve bugün 1.44 seviyelerinde. Küresel ticaretten aldığımız pay sadece yüzde 1,2 olup, kişi başı milli gelirimiz 10.659 dolardır. Hep örnek gösterilen Güney Kore’nin küresel ticaretteki payı 1970’lerde yüzde 0,4 iken, günümüzde yüzde 3’e ve kg başına ihracat birim fiyatı, ortalama 3 dolara yükseldi. Kişi başı milli gelir ise G.Kore’de 33,6 bin dolardır. Yani, bilgi bazlı sanayi noktasında eksiklerimiz çok ve bunları tamamlamadan da ilerlememiz zor. Bu açığımızı ancak, üretim ve eğitim 4.0/5.0 entegresyonu ile kapatabiliriz. İzmir özelinde baktığımızda, özellikle belirli sektörlerde kg başına ihracat birim fiyatı ortalama 20 doların üstündedir. Net ihracatçı bir şehir ve Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci iliyiz. O nedenle, bugün burada elini taşın altına koyan, katma değer yaratan iş dünyasının birinci ağızdan paylaşacağı konuların çözümü, ülke ekonomisine direkt katkı koyacak niteliktedir.
“TİCARETİ KİMİNLE YAPACAĞIZ?”
Yorgancılar, Bir diğer konu da, evet özel sektörümüz çok dinamik ve yüksek maliyetlere rağmen üretiyoruz. Ancak, ticaret savaşları ile birlikte artan kutuplaşma yerini korumacılık ve bölgesel anlaşmalara bıraktı. Öyle ki, Çin bile bu kutuplaşmadan rahatsızlığını dillendirdi. Peki, o zaman ‘ticareti kiminle yapacağız ve nasıl yapacağız? ABD, Avrupa ve Uzakdoğu kendi kurduğu bölgesel anlaşmalarla dünya ticaretini adeta 3 kutba ayırdı. Ne yazık ki, biz hiçbirinde yokuz. O nedenle, ihracatımızın neredeyse yarısını yaptığımız AB ile Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi, içinde bulunduğumuz dijital ve yeşil dönüşüm sürecinde de zorunlu bir hal aldı. Aksi takdirde, ihracatımız ciddi sekteye uğrayacaktır. Dünya ticaretinin yüzde 80’ini elinde tutan on ülke ile hem ticaretimizi artırmamız, hem de bulundukları ticari anlaşmaların içinde yer almamız lehimize bir adım olacaktır. Bununla birlikte, Eurochambres Başkanı Vladimir Dlouhy’nin; “Avrupa’daki yavaşlama Türk iş dünyası ve diğer ticaret ortakları için çeşitli endişeler yaratıyor. Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın Türkiye’nin endüstriyel gelişimini doğrudan etkilemesi şeklinde temel bir risk söz konusu.” Açıklaması, içinde bulunduğumuz süreç açısından çok kritiktir. O nedenle, ticaret heyetlerinin, öncelikli hedef ülkelere daha sık düzenlenmesi ile ticari müşavirlerimizin sayısının ve etkinliğinin artırılmasını son derece önemsiyoruz. İş dünyası olarak bizler, küresel ticarette daha çok pay alabilmek için uğraşırken, yola çıkmamız engelleniyor. Vize başvurularında yaşanan gecikme, red veya çok kısa süreli vizeler ile önümüze set çekiliyor. Bu konuda ilgili ülkelerle girişimlerde bulunulması, çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmesi ve kademeli olarak ihracatçılara yeşil pasaport imkanının genişletilmesini, ülke ekonomimiz açısından dikkatlerinize arz ediyorum.
ENFLASYON
Yorgancılar, “Öncelikli çözüm bekleyen konularımızdan biri de yüksek enflasyon’dur. Yeni ekonomi yönetimimiz ile bu konuda ciddi adımlar atılmaya başlandı ve Orta Vadeli Program’da da kararlı bir duruş sergilenmektedir. Öncelikle bu gelişme bizlere umut verdi. Öngörülebilir fiyatlama yapmamıza engel olan, çalışanlarımızın refah kaybına yol açan, yüksek enflasyonun düşürülmesine yönelik, atılan adımları destekliyor ve bu kararlılığın kesintisiz devamını diliyorum. Bununla birlikte, Kanuna göre uygun şartları oluşan enflasyon muhasebesine geçilmesi de beklentilerimiz arasındadır. İş dünyamızın bir diğer ana konusu da finansman erişimidir. Kredi kullanımındaki sınırlayıcı düzenlemeler ve çok sayıda mevzuat değişikliklerinden dolayı, ticari kredilere ulaşım her geçen gün zorlaştı. Beklentimiz, reel sektörün, özellikle de üreten ihracatçılarımızın kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır. Yeni ekonomi yönetiminin özellikle ihracata yönelik yaklaşımlarından memnuniyet duyduk. Bu süreçte Bakanlığınıza büyük görev düşmektedir. Eximbank sermayesinin artırılmasını önemsemekle birlikte, daralan ticaret ortamında ihracatçımızı desteklemek adına bazı taleplerimiz olacak. Bunlar;
1. Eximbank’ın kredi değerlendirme/limit dönemlerinin, bankalar ve diğer finans kuruluşlarında olduğu gibi daha sık güncellenmesi (Mevcut: Kurumlar Vergisine bağlı yılda 1 kere)
2. Eximbank kaynaklarının ihracatçıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyede artırılması,
3. Reeskont kredilerinde faizin peşin değil, diğer kredilerde olduğu gibi vade sonunda ödenecek şekilde düzenleme yapılması, mevcut uygulamanın reeskont kredilerin faizini TCMB faizine ilave 7-8 puan artırdığının dikkate alınarak firmaların üstündeki yükün artırılmasının önlenmesi,
4. İhracatçı firmalarımız için teminat, nakdi ve gayri nakdi çifte borç anlamına geldiğinden, diğer bankalardan teminat mektubu getirme zorunluluğundan kurtarılması,
5. Kurumlar vergisinde ihracatçılara sağlanan 5 puanlık indirimden, sanayicilerin tamamının yararlanabilmesi, faydalı olacaktır” dedi.
REEL KURLAR
Yorgancılar, “Krediler kadar önemli bir konu da malum reel kurların düzeyidir. TL’nin döviz karşısında aşırı değerlenmesi de, eksik değerlenmesi de sanayimize ve ekonomimize zarar vermektedir. Pratikte bunu yaşayarak görüyoruz. Dolar üzerindeki baskının, ihracatçıları zor durumda bıraktığının, rekabet gücünü azalttığının altını çizmek isterim. Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in de ciddi mesai harcadığı, yabancı sermaye yatırımlarının ülkemize yeniden gelmesini birçok açıdan bizler de çok önemsiyoruz. Bunun için de temel kriter olarak öncelikli baktıkları hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile kurumların bağımsızlığının sağlanması da son derece önemlidir” diye konuştu.
“DIŞ TİCERET HACMİ ARTACAK”
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Sayın Bakanım, göreve geldiğinizden bu yana verdiğiniz mesajları yakından takip ediyoruz. Öncelikle, ihracatçılarımızın uluslararası pazarda, hem rekabet gücü hem de kalite açısından elde ettiği başarılarda, Bakanlığımızın sağladığı katkı ve desteklerin payının büyük olduğunu vurgulamak isterim. Pandemiden sonra şekillenen yeni ticaret akışları ve tedarik zincirlerindeki değişim ile korumacılık eğilimlerinin artmasına karşılık olarak, Serbest Ticaret Anlaşmalarının artırılması, Gümrük Birliği sürecinin güncellenmesi, markalaşma, tasarım gibi konulara öncelik vermeniz nedeniyle dış ticaret alanındaki ilerleyişimizin daha da hız kazanacağına inanıyoruz” dedi.
ENFLASYON İLE MÜCADELE
Özgener, “Temmuz ayında Merkez Bankası tarafından açıklanan enflasyon raporuyla başlayan süreçte, faiz artışları, makro ihtiyati tedbirlerin aşamalı olarak kaldırılması ve son olarak Orta Vadeli Programın açıklanmasıyla birlikte ekonomik sorunların doğru teşhisine yönelik rasyonel adımlar atıldığını görüyoruz. Bu adımların, piyasalar tarafından para politikasına verilen zaman ve kredibiliteyi artırdığı, şeffaf yaklaşım ve gerçekçi tespitlerin güven sağladığı kanaatindeyiz. Nitekim, ülke risk primimizin (CDS) 400’ün altına düşmesi, Dünya Bankasının ülkemize yönelik yeni kaynak aktarım kararı ve kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu haberler bu durumu teyid ediyor. Orta Vadeli Program’da mali disiplinin sağlanması, para politikası ve yapısal dönüşümler ana başlıklarıyla belirlenen hedeflerin hayata geçirilmesiyle ilgili atılacak adımların tavizsiz uygulanmasını temenni ediyoruz. Bu hedefleri hayata geçirirken, enflasyonla mücadele hiç kuşkusuz birincil önceliğimiz olacak. İşlerimizin sürdürülebilirliği ve yatırım kararlarını sağlıklı verebilmemiz açısından, enflasyon seviyesini ve para politikasının yönünü bugünden tahmin etmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
KREDİLER
Özgener, “İş dünyası olarak en çok önem verdiğimiz yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın geliştirilmesi hedeflerimizin yanısıra ikiz dönüşüm olarak görülen yeşil ve dijital dönüşümün Orta Vadeli Program’da geniş olarak yer alması da uzun zamandır bu konuda projeleri olan bir Oda olarak bizleri motive etti. Orta Vadeli Program’da büyümenin üretim, yatırımlar ve net ihracattan gelmesi öngörülüyor. Ekonomi ve ticarette tabana yayılan topyekun bir hareketlenme olması için KOBİ’lerimizi en etkin şekilde ihracata, yatırıma ve dolayısıyla ile istihdama yönlendirmenin başlıca çabamız olması gerektiği kanaatindeyiz. Bu noktada son dönemde uygulanan makro ihtiyati sınırlandırmalar ve daraltıcı para politikası uygulamaları krediye erişimde zorlanan KOBİ’lerimizin orta ve uzun vadede sürdürülebilir planlama yapmalarını güçleştiriyor. Bankaların limit güncellemesi yapmamaları, kredi maliyetlerinin çapraz ürün satışlarıyla yükselmesi, kredilere uygulanan değişken ve yüksek faiz oranları üyelerimizin krediye erişimde yaşadığı başlıca sorunlar. Bu yönde, nakit akışının yönetilmesi ve işletme sermayesinin fonlanmasına yönelik, yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmesinin önem taşıdığını düşünüyoruz. Eximbank kredisi kullanımında ise, KOBİ’lerin oranı 2021 yılından 2022 yılına artış gösterse de, toplam destek hacminin dolar bazında gerilediğini görüyoruz. Finansal sorunların bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde üyelerimizin düşük maliyetli kredi alabilmeleri büyük önem taşıyor. Özellikle pandemi döneminde Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kooperatiflerinin uygun faiz oranlarıyla esnaflarımıza ciddi destek sağladığını gördük. TOBB’a bağlı Odaların üyeleri bu imkanlardan faydalanamadılar. Oysaki, birçok sektörde Odamız üyeleri ve esnaf odası üyelerinin yaptıkları işler ve faaliyet alanları benzerlik gösteriyor. Benzer şartları taşıyan firmaların esnaf veya tacir olduğuna bakılmadan devlet destekleri ve krediler konusunda aynı imkanlardan yararlandırılmasının, desteklerin etkin ve adil dağılımı açısından önem taşıdığını düşünüyoruz. Buna çözüm olarak, esnaflara düşük maliyetli kredi imkanı sunan Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kooperatiflerine benzer bir yapının TOBB’a bağlı tüm Oda ve Borsa üyeleri için de oluşturulmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Üyelerimizin finansal anlamda yaşadığı bir diğer önemli sorun ise, vergi ve SGK borcu olan firmalara konan banka blokeleri. Uygulamada firmanın hesabı olan tüm bankalar nezdinde aynı anda ve firmanın tüm hesaplarını bloke edecek cinsten oluyor. Bu durum ne yazık ki firmanın rutin ödemelerini aksatıyor. Bu nedenle, sürecin borç miktarını aşmayacak ve süratli olacak şekilde ilerlemesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
UR-GE PROJELERİ
Özgener, “İhracatın tabana yayılması ve KOBİ’lerimizin uluslararası pazarlara erişiminin sağlanması konusunda en büyük desteklerimizden biri de, UR-GE Projeleri. Bakanlığımızın desteği ile bugüne kadar 10 UR-GE Projemizi tamamlamış bulunuyoruz. Şu an 4 farklı sektörde projelerimiz devam ediyor ve 6 sektörde daha yeni projelerin açılması için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Projelerimizin en önemli başarısı, Brezilya gibi uzak pazarlardan Avrupa, Ortadoğu gibi geleneksel pazarlara uzanan geniş bir coğrafyada düzenlediğimiz ikili iş görüşmeleri sırasında üyelerimizin sipariş alması ve yeni iş bağlantıları kurması oldu. Bu ikili iş görüşmeleri toplantılarının uluslararası fuarlarla eş zamanlı olması ve fuar alanı içinde bir salonda yapılmasının, firmalarımızın fuar ziyaretçileriyle de buluşmasını sağlayacağını ve ihracatımızı misliyle artıracağını düşünüyoruz. Yurtdışına düzenlediğimiz gezilerin yanısıra yabancı alıcıları da kentimizde ağırlama imkânına sahibiz. Bu alım heyetlerinin de aynı şekilde, İzmir’deki uluslararası fuarlarla eş zamanlı düzenlenmesi ve fuar alanı içinde bir salonda yapılması; kentimiz ihracatına olumlu yansıyacaktır” diye konuştu.
Haber Merkezi